Merhaba Papatyalarım♡ Nasılsınız? Ben iyiyim fakat uzun zamandır bölüm yazmıyordum. Bana kızmayın :( Ders çalışmaktan kafamı kaldıramaz oldum ve bölüm yazacak vakit bulamıyorum :/ Ama telâfi edeceğim :))
Keyifli okumalar♡
Multideki müzikle dinleyebilirsiniz.
-----------------------------------------------------------------------------------
"Bir 'Ne yapıyorsun orada?' meselesi..."
Korkuyla gözlerimi açmış gelen sese odaklanmıştım. Babama neler diyeceğimi daha doğrusu bu olayı nasıl açıklayacağımı düşünüyordum. Bunlar yetmezmiş gibi bir de Bora'nın bakışları düşünmemi engelliyordu. Gözlerimi ondan çekip kolumu esaretinden kurtardım.
"N-Ne diyeceğim?" Bakışlarım yerde ve biraz korku vardı üzerimde.
"Bu yaşadıklarının ne kadarını biliyorlar?" Alayla gülümsedim.
"Hiçbirini." Onların bilmemesi daha iyiydi bu durum için. Daha biz birbirimizi koruyamazken onları da bu duruma sokarsam sonumuz hiç iyi olmazdı.
"O zaman sakince kapıyı aç ve dışarı çık. Arkadaşının kaza yaptığını ve onlara haber veremeden gitmek zorunda olduğunu söyle." Mantıklı cevabına kafamı onaylayarak cevap verdim. Kesik kesik aldığım nefesleri düzene sokup yavaşça kapının kulbuna dokundum. Ama açacak cesareti kendimde göremiyordum. Gözlerimi Bora'nın sert çehresine çevirdim. Yakalandığımız için biraz sinirliydi fakat durumu toplayacak kadar cesaretliydi. En azından benim kadar korkmuyordu.
Benim kapıyı açacak cesaretim olmadığını anlayınca biraz eğilip kapıyı açtı. Yüzünü bu kadar yakından inceleme fırsatım olmamıştı fakat keşke bu durumda olmasaydık da izleyip her santimini ezberleyebilseydim. O da benim gibi bizi birbirimize çeken büyüye kapılmıştı. Bunu yoğun bakışlarından anlıyordum. Arabada siyah camlar olduğu için bizi görebilmeleri imkansızdı. Daha fazla bu durumda kalırsak ikimiz içinde iyi olmazdı. Boğazımı temizleyip aramızdaki etkileşimi bozdum ve onun geri çekilmesini sağladım. Tekrar yerine oturan Bora sesini düzeltip konuşmaya başladı.
"Hadi...Git." Gitme der gibi çıkan sesini duymamaya çalışıp ona verebilecek bir cevabım olmadığı için yavaşça bacağımın birini kapıdan dışarı çıkardım. Babamın vereceği büyük tepkiye kendimi hazırlayamamıştım. Diğer bacağımı da atıp arabadan usulca ayrıldım. Arkamda olduğunu hissettiğim babama dönmeyi korkuyordum. Heyecandan ve korkudan hızlanan nefesimi gözlerimi kapatıp düzeltmeye çalıştım. Birkaç dakika sonra düzeltip arabanın içindeki Bora'ya baktım gitmesi için. Kafasıyla onaylayıp yavaşça sokak boyunca ilerledi ve gözden kayboldu. Sonra da tüm sokağı inleten bir kahkaha...Bir dakika ne?
Arkamı döndüğümde Mert'i bulmayı beklemiyordum. Bana -daha doğrusu yüzümün aldığı hâle- bakıp bakıp gülüyordu. Etrafa gözlerimi çevirdiğimde koca sokakta sadece bizim olduğumuzu görünce garipsemiştim. Babam neredeydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus Karası
Teen FictionBir kız düşünün...ablasını cinayete kurban edilen. Kahramanı olan ablasının öldüğünü öğrenen bir kız düşünün. Hayatının yalandan ibaret olduğunu öğrenen bir kız düşünün. Düşündünüz mü? Bu kız Ece Göksun...nam-i değer Okyanus Gözlü Kız. Bir adam düş...