-Batın; arada böyle eğlenelim.
Bana kalırsa sadece sen eğlendin ama neyse
-Batın; yapma yeşil şey eminim ki benden daha çok eğleniyordun ama senle 1 gün geçirmek güzeldi.
Teşekkür ederim seninlede öyle. Neyse gitsem iyi olacak diyerek arabadan iniyordum ki Batın bileğimi tutunca tekrardan ona döndüm.
-Batın; bugün bir başka güzeldin Hazal.
Ne diyeceğimi bilemedim bu zorba bana iltifat mı ediyordu? Iı teşekkür ederim Batın. Diyerek hemen arabadan inip koşarak eve çıktım. Eğer kalsaydım bayılabilirdim. Hemen Azra'yı arayıp bize gelmesini söyledim. Üstümü değiştirdikten sonra kapıyı çalması isabet olmuştu. Koşarak kapıyı açıp odama gelmesi için gel gel diye bağırıp ilerledim. O kadar heyecanlıydım ki durduğum yerde gülüyordum.
-Azra; ne oluyor be? Sözde her şeyi anlatmak için gittin görende seni evlenme teklifi almış sanır. Ne oluyor? Dur bir yerinde ya anlatsana kızım senden daha çok heyecanlandım patlatma da anlat.
Azra bugün ne güzel bir gündü öyle. Rüya gibiydi Batınla lunaparka gittik.
-Azra; vaay ne alaka lunapark?
Anlamadım ki konuştuk bir müddet bana neler anlattı neler sözde ben anlatmaya gittim ama o daha olay meseleler anlattı diyerek bugün ne yaptık ne ettiysek her şeyi birbir anlattım. Ağızı açık bir şekilde beni dinlemesi daha çok heyecanlı şekilde anlatmama neden oluyordu. En sonunda da araba dan ineceğim esnada bugün çok güzel olduğumu söyledi.
-Azra; oo kalk kız oturmaya mı geldik?
Diyerek telefondan şarkı açıp oynamaya başladı. Sonunda yüzümüz biraz olsun gülüyor be kalk kalk diyerek oynayınca kahkahalarıma engel olamıyordum.
-Azra; ama Hamza'ya harbi şaşırdım. Öyle tipten böyle bir mesele zaten olması lazım, yoksa bu kadar etrafa değişik bakan bir yapıya sahip olaması gerçekten zor.
Sen bir de bana sor çok üzüldüm onun adına. Batın ın ettiği laf çok hoşuma gitti. Şey demişti hayat çok acımasız bu lafı kullanınca içimden ama yaşanılmaz da değil demek geldi. Baksana yarın ne olacak bilemiyoruz belkide bu yüzden hayat bize güzel geliyordur.
-Azra; kim bilir?
Sana hemen anlatmak istedim Azra. Yoksa içimde kalır patlardım vallahi.
-Azra; sorun yok canikom vallaha çok şaşırdım bir o kadar da mutlu oldum keşke şu yaşadıklarınızı Ada da bilseydi.
Kahkaha atarak; aynen ya bak o zaman nasıl çatlıyordu.
-Azra; aynen öyle ya. Artık eve gitsem iyi olacak Elif Sultan beni merak etmesin diyecemde pek ettiğini sanmıyorum.
Deyip gülerek bana sarıldı. Bende ona sarılarak yine gel dedim.
-Azra; azıcıkta sen gel her dakika buradayım.
Tamam tamam diyerek yolcu ettim onu.Gece olunca yatağıma uzanıp olanları düşünüyordum. Daha kaç ay öncesine kadar tek derdim bir lokma ekmek ve yemek yemekken şimdi ki dertler bambaşkaydı. Hayatımın 17 yaşından sonra yeni başlayacağını nereden bilebilirdim ki? Batına önceleri gıcık olmuşken şimdi her dakika yanında olma isteği var. Evet, hayat acımasız ama yaşanılmazda değil. Bu düşünceler ve üstüne günün yorgunluğu ile uykuya dalmam kolay oldu.
Sabah kalkınca okula gitmek için hazırlanmaya başladım. Batını görecem diye mutluyken Ada denen yellozu görürüm diye de üzülüyordum.
Yüzsüz o kız tam bir yüzsüz diye söylenirken annemin içeri girmesi ve bana ters ters bakması biraz ürkmeme neden oldu.
-Sezen abla; günaydın kuzum.
Günaydın anneciğim diyerek ona bakmaya devam ettim.
-Sezen abla; kime yüzsüz diye diye söyleniyordun?
Gülerek, kimseye annecik deyince
-Sezen abla; Bir derdin, sıkıntın olursa bana anlatmaktan çekinme olur mu annem? İstemezsen babana da anlatmam ben iyi sır tutarım. İçine atacağına gel her şeyi bana anlat. Eminim Azra'ya her şeyi anlatıyorsundur. Bu çok güzel bir şey ama ondan da daha çok güvenmelisin bana. Annelik bunu gerektirir tamam mı kuzum?
Peki anneciğim. Okulda ki bir kız canımı sıktıda aklıma gelince sesli düşündüm o kadar.
-Sezen abla; peki anladım canım bir sorun yok öyle değil mi? Bu arada çabuk hazırlansan iyi olur baban beklemesin.
Tamam anneciğim yok yok sıkıntı yok deyip gülerek çantamı sırtıma takıp aşağı indim. Ya da bi nevi kaçtım.
Babam beni okula bırakacak diye mutluydum. Bir müddet yürüyerek gitmek ister miyim? Sanmam.
Araba da baya bir sessizlik hakimdi bende annemin bana söylediklerini düşünüyordum. Evet daha önce ona hiçbir şey anlatmamış ya da söylememiştim. Acaba kırılıyor mu? Diye düşünürken yok canım sadece uyarıyor deyi verdi iç sesim. Ah! Bilmiyorum umarım öyledir. Okula varınca babam seni çıkışta alırım iyi dersler deyip gidince sadece tamam diyerek el salladım. Evet yine bu bela okula gelmiştim ve evet bugün ilk sınavı olacaktık genelde tedirgin olmaz hatta mutlu olurken şimdi tam tersiydi. Derslerim yine iyiydi ama sınavda nasıl olur bilmem. Sınavın ilk ders olması avantajdı çünkü girip kurtulacaktık.-Batın; neredesin kaç dakika dır?
Diye sorunca bakıp geldim işte diye güldüm.
-Batın; bak günüm yeni aydınlandı haberin olsun.
Neye uğradığımı şaşırıp sınıfa bakarken sınıf bağıra çağıra oo diye tezahürat yapıyorlardı. Bende çaktırmayıp sadece gülüp geçtim. Tüh! Keşke şimdi Ada burada olsaydı diye de iç çekmeyi ihmal etmedim tabii.
Sırama oturur oturmaz Batın yanıma gelince biraz heyecanlanmıştım ne oluyor bana böyle? -Batın; Sınavda yanında oturmamı ister misin?
Neden?
-Batın; bana ihtiyacın olabilirde ondan.
Peki otur diyerek sırıttım.
-Batın; olur.
Hoca gelince gerçekten bir korku üstüme çöktü ne yapacaktım ben? Matematiği pek fazla da bilmiyordum zaten. Vural abi ve Sezen ablaya mahcup olmak hiç istemiyordum. Şu matematik sınavları neden hep ilk sınav olur ki? Diye iç çekerken
-Batın; hayat bir sınav kızım bundan mı korkuyorsun?
Sen niye beni böyle rahatlatıyorsun? Gerçekten sağ ol çok rahatım şuan.
-Batın; bilmem sevgi kelebeği falanımdır belki.
Sadece falansın Batın.
-Batın; Buda başka bir görüş
Diyerek gülmesi benimde gülmeme neden oluyordu.
Hoca kağıtları dağıtmaya başlamıştı bile. Şu sınıfta kim çalışkan? Kim tembel? Onu bilseydim bari bir çalışkan bulup kurulurdum yanına.
-Batın; korkma sana kopya veririm.
Sen kendini kurtar önce.
-Batın; peki
Acaba gerçekten bir şeyler biliyor mudur? Aman nereden bilecek canım? Derse girdiği var sanki diyerek önüme baktım. Sonunda kağıdım önümdeydi ve çok güzel hiçbir şey bilmiyorum. Çaktırmadan Batına bakınca resmen kağıdı sildi süpürdü ne yapıyor o öyle? Vay diyerek sadece onu izliyordum 15 dakika sonra kağıttaki bütün boş yerleri doldurmuştu ve benim kağıt hala bomboştu. Onu izlemeye devam ederken isim ve soyisim yazan yere Hazal Karahan yazması şok olmama neden oldu.
Kafayı mı yedin? O benim adım ve soyadım.
-Batın; biliyorum
Diyerek bir hamleyle kağıtları değiştirmesi ciddi anlamda fazla mutlu olmama neden oldu. 15-17 dakika sonra elindeki kağıdı da bitirince, kağıdımıda alıp hocaya verip tekrar yanıma oturdu. Ve ben hala şaşkınlıkla ona bakıyordum
-Batın; korkma ya bir 90 alırsın.
Sen nereden biliyorsun matematiği?
-Batın; Annem sağ olsun özel hocalar dersane falan işte.
Bir bırak ya senin derse girdiğin yok özel hoca vs. Dersaneye mi gideceksin?
-Batın; neden olmasın? Kalk kantine gidelim kahve içmeyince başım ağrıyor.
İyi tamam deyip kapıya doğru ilerledim. Batın, Kuzey ve Hamzalara kaş göz yaparak kantine gittiğimizi haber verdi tamam deyince bizde sessiz bir şekilde kantine doğru ilerledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAN DOĞAN IŞIK
Teen FictionHayatımın 17 yaşımdan sonra yeni başladığını nereden bile bilirdim ki? Önceden kendi halimde 2 arkadaşa sahip, bir aileye mevcut üye olmayan, yalnız bir kız iken, şimdi kocaman bir aileye sahibim... ANCAK; Geçmişimi unutamam onlar geleceğime ışık t...