Batın:)
Her şeyim hazırdı uçağın kalkmasına sadece yarım saat vardı ve Ömer, Kuzey, Hamza hâlâ beni ikna etmeye çalışıyorlardı. Kararım kesindi bugüne kadar ne içimdeyse yaptım. Kimseyi takıp, dinlemedim. Onların boş laflarını dinlerken telefona gelen mesajla telefonu elime aldım.
Bu Hazaldı onu salak diye kaydettim sanıyordu ama ilk günden beri Hazalımm diye kayıtlıydı mesajı görünce bir hışımla açtım.
-Hazalımm; Kiminle mutlu olmak istersen ol. Bu senin kararın ama canımı yakmak için Ada' yı tercih etmeseydin belkide bu kadar ağırıma gitmezdi. Diyecek bir şey bırakmadan çekip gittin. Ama sakın unutma Batın şöyle bir söz varki;" her şeyin değeri anlaşılır kaybedince..." umarım ne söylemek istediğimi anlatmıştır.
Mesajı okuyunca neye uğradığımı şaşırdım. Her şeyi geçtim de Ada ne alaka? Yine bu kız arkamdan ne iş çeviriyordu? Diye düşünürken çantamı ve bavulları Hamza'ya vererek tamam gitmiyorum bu eşyaları evime bırak işim var yanınıza gelecem sonra, diyerek koşa koşa arabamın yanına gittim.Her yerde onu arıyordum ve bu sinirle eve gitmesi mümkün değildi. Kuytu köşelerde ki yerlere bakarak etrafa bakınıyordum ama nereye baktıysam bulamadım. En sonunda bir parkın kenarında ki duvara dizlerinin üzerine çökmüş bir şekilde onu görünce göz yaşlarımı tutamadım hayatına girdiğim günden beri kıza huzur vermemiştim ne yaşıyordu böyle?
Hazal Karahan:)
Onu bir müddet affedebileceğimi sanmıyorum kırdı hemde çok bu kolay kolay geçip gidecek bir şey olmadığı için acısını iyice çıkaracaktım. Sabahtan beri kaç kez aradı saymadım bile en son attığı mesaj ise şöyleydi;
-Zorba;
Kırdım biliyorum hemde sonuna kadar ama telafi edecem inan bana her şey için çok üzgünüm Hazal. Yalvarırım yalnız bırakma küçüklüğümden beri yalnızlıktan korkarım ben. Hadi lütfen lütfen cevap ver.Beni hep böyle küçüklüğüyle sınaması canımı çok yakıyordu. Ama belkide o psikoloji de olabilir diye düşünüyordum. En küçük boş meseleler yüzünden ne haldeydik. Eve çoktan varmıştım ve baş ağırısından direk yatağa bırakmıştım kendimi yarın Batın'ın yanına gitmeye karar verdim. Telefonla konuşacak, yazacak halde değildim. Evine gidersem belkide barışırız ve bu saçma sapan mesele burada son bulurdu.
Sabaha kadar uyuyamadım dersem yalan olmazdı çünkü gerçekten uyuyamamıştım. Başımda ki ağrı daha çok şiddetleniyordu ve bu sanırım hiç geçmeyecek. Sabah sabah kalkıp alelacele hazırlanıp çıkmak istiyordum. Batınla konuşursam daha iyi olacağını düşünüyordum okula gelmeyeceğini bildiğim için erkenden evine gitmek istedim.
Yolda yürürken ne konuşacağımı ayarlamaya çalışıyordum ve evet sonunda konuşmam hazırdı. Evinin önüne gelince kalbimin boğazımda attığına emindim. Kapıyı bir kaç kez tıklasamda kimse kapıyı açmadı tam umudumu kaybedip dönecekken birden kapının açılması ve Ada'nın yarı çıplak halini görmem bir olmuştu. Ne yapıyorsun sen burada? Bu halin ne? Diye bağırınca oda şaşkın şaşkın bana bakıyordu birden yüzündeki o şaşkın ifade giderek yerine sinsi bir gülüş geldi. Batın odada uyuyor çağırayım mı? Midem bulanıyordu hemen oradan uzaklaşmak istedim villanın bahçesinden çıkar çıkmaz kendimi sokağa attım ama karşımda Batını görünce biraz afallamak zorunda kaldım. Karşıdan bana gülerek geliyordu bu ne be? Ne oluyor? Rüya mı yoksa?
-Batın; Hazal nasılsın? Beni görmeye mi geldin? Lütfen o yüzden olsun. Gel çok güzel simit aldım beraber atıştıralım.
- Batın sen
-Batın; ney ben?
- senin evinde Adanın ne işi var?
-Batın; geldi mi? İyi babasına her şeyi anlattım Hazal daha fazla onunla uğraşamam yaptığı bütün kötülüğü babasının yüzüne vurdum babası onu Londra'ya gönderiyor haberi bizzat ben verecem ki içi daha fazla acısın
- Ne? Neden söyledin?
-Batın; daha fazla onunla uğraşmak istemiyorum varlığı zarardan başka bir şey değil.
-Anladım haklısın ama Londra gibi bir yere gidince neden insan yıkılıp, üzülsün ki şahsen mutlu olurdum
-Batın; inan bana bu onun yıkılışı olacak
- vay be değişik
-Batın; hadi gidelim
Tamam diyerek içeri doğru ilerledik. Ada tekrar kapıyı açınca neye uğradığını şaşırmış bir halde bize bakıyordu. Onu pis etmek için dahi olsa, Batın uyuyor mu demiştin? Sana zahmet çağırır mısın? Ona diyeceklerim var da
Batınla kahkaha seslerimiz bütün villayı sarsıyordu Ada sinirli ve gergin bir şekilde bize bakarak; ne için çağırdın beni? Böyle rezil etmek için mi?
-Batın; seni rezil eden ben değilim kendi kendini bu hale getirmişsin benim yaptığım bir şey var mı?
-Ada; ne var Batın?
-Batın; hazırlan canım Londra'ya gidiyorsun.
-Ada; ney? Saçmalama
- gerçekten şaşırıp sinirlenmeye başlıyordu çok değişik buna harbiden anlam veremiyordum.
-Ada; canımı sıkmaya çalışma Batın ne oldu? Adam akıllı söyle.
-Batın; baban bizzat aradı ve sana haber vermemi söyledi hepsi bu.
-Ada; hep senin yüzünden pis sinsi, köpek
- öyle argolar kullanıp, bağırıyordu ki gerçekten biraz tedirgin olmuştum. Batın onu tutarak; ne yaptıysan kendin yaptın. Hazal ın hiçbir suçu yok, uzak dur diye bağırıyordu.
Ada ona öyle bir şekilde baktı ki o gözlerle sanırım Batın ölebilirdi.
-Ada; gitmeyecem Batın göreceksin.
-Batın; görelim Ada
-Ada; her şeyi o salak Meriç yaptı babama beni sen şikayet ettin biliyorum. Ben sadece söyledim nereden bilebilirdim ki Hazala silah sıkıp yaralayacak?
-Batın; ney? Neyi Meriç yaptı? Ne söyledin?
-Ada; ne?
- ne diyorsun sen be? Bu kadar şeytan olamazsın hayır yalan
önce yüzünde şaşkın bir ifade varken o şaşkınlık gidip yine sinsi bakışa döndü
-Ada; evet ben dedim. Hazal o yarışmada birinci olmayacak ve dediğim oldu Batın kazandı sende hastanede can çekişiyordun. O gurur anını görmedin evet görmedin.
- sen ruh hastasısın böyle bir düşünce nasıl olur bir insanda? Psikolojik tedaviye ihtiyacın var.
-Ada; kes sesini beni sen bu hale soktun ve asla seni mutlu etmeyecem buna yürekten inana bilirsin.
-Batın; kes lan o şerefsiz Meriç yaptı öyle mi? Sen söyledin birde yürü lan benimle
- Batın nereye diye sorunca sende gel diye yanıt verdi alelacele arabaya binip ilerledik. Göz yaşlarıma hakim olamıyordum bunun altından da Ada çıkmıştı.Bir evin önünde durunca Ada'nın titrediğini fark ettim. Nereye geldik. Diye sorunca;
-Batın; Takip et beni
Tamam diyerek arkasından ilerliyordum Ada'nın kolunu sıkıca tutup çekiyordu.
İçeri girer girmez beni vuran kişi bize ters ters bakmaya başladı. Batın öyle bir bağırarak kapıya tekme atıp Adayı adamın ayağının dibine fırlattı ki canı acımıştır diye ben üzüldüm.
-Batın; siz iki şeytan nasıl bir olup böyle adi bir plan hazırlarsınız lan? Londra ya değil canım ceza evine gireceksin seni yaşatmayacam kızım bittin sen
- Ada'nın ağlama sesi bütün salonu inletiyordu.
-Meriç; neyin kafasını yaşıyorsun Batın?
-Batın; kes lan sesini kes Ada bizzat itiraf etti sakın inkar etmeye kalkma senin burada cesedini sererim yere.
-Meriç; hop hop sakin ol şampiyon düzgün konuş önce bakalım.
- Batın koşarak üstüne zıplayıp gözüne yumruk atmasıyla şaşkın bir şekilde çığlık attım. Batın yapma diye bağırsamda takmadı onu tutarak; gel buraya haklıyken haksız duruma düşme diye kulağına fısıldadım
-Batın; polisi ara çaktırmadan çabuk
- ne?
-Batın; çabuk dedim.
-Tamam diyerek hemen aradım.Yaklaşık 10 dakikadır polisin gelmesini bekliyorduk ve evet sonunda siren sesleri gelmeye başlamıştı bile.
-Meriç; lan
-Batın; yolun sonu
- Ada daha fazla titreyip, ağlayınca ondan daha fazla tedirgin oldum ama bana yaptıkları yanında bu neydi ki?
Polisler Meriç ve Ada'yı aldıktan sonra arkalarından bizde karakola gitmek için arabaya doğru ilerledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAN DOĞAN IŞIK
Roman pour AdolescentsHayatımın 17 yaşımdan sonra yeni başladığını nereden bile bilirdim ki? Önceden kendi halimde 2 arkadaşa sahip, bir aileye mevcut üye olmayan, yalnız bir kız iken, şimdi kocaman bir aileye sahibim... ANCAK; Geçmişimi unutamam onlar geleceğime ışık t...