14.bölüm:)

201 2 2
                                    

Neredeyse 2 hafta olmuştu taburcu oluşum ama Batın ortalıklarda yoktu. Onuda geçtim Ömer, Hamza, Barış, Kuzey de ortalıkta yoktu. Azra her dakika arıyor ama ulaşılmıyordu. En sonunda cesaretimi toplayıp Batını aradım. Bir iki saniye sonra Efendim diye kalın bir ses duydum. Batın deyince efendim Hazal dedi. Şey okula geliyorum da bugün siz gelmiyor musunuz?
-Batın; Hayır bir kaç işimiz var sonra gelecez. Şey Azra kuzeyi merak ediyor da.
-Batın; sorun yok şarjı bitmiş taksın ulaşır ona merak etmesin.
hım tamam peki şey... efendim Hazal söyle açık açık özledin mi beni? Ne lafı geveliyorsun ağzında tamam bende seni özledim. Diyerek mal mal sırıtması canımı sıktı. Ne özleyecem seni be. Ben öylesine bir delilik etme diye şey ettim.
-Batın;İyi tamam şey etmezsin olur biter. Dikkat et kendine yorma kendini.
tamam görüşürüz dedim.
tamam diyerek telefonu kapattı. Deli eder bu insanı ya Azra da gülüp geçti.
- Azra; Allah bilir ne yapıyorlar?
aynen Allah bilir deyip okula gittik. Azra ısrarla seni bırakacam deyince tamam dedim en azından işime gelirdi. Yolda yürürken sormadan edemedim. Azra, Kuzey senden küçük değil mi? Hayır cevabını aldım. Peki nasıl?
-Azra; Kuzey benle yaşıt sordum ona Batın,Kuzey,Ömer, Hamza benimle yaşıt Barış ise seninle işte.
Ciddi misin? Deyince evet canikom dedi. Her neyse ya ben nerede olduklarını çok merak ediyorum. Nerede bunlar?
-Azra; diyorum ya kanka Allah bilir.
Sağ ol ya bana baya yardımcı oluyorsun.
-Azra; ne diyim ya? Sen söyle bakalım ne duymak istersin?
Deyip sırıtınca, sözde sevgilisiniz hiç mi merak duygun yok? Diye diye ona sövüp saya saya okula doğru ilerledik.
-Azra; kuzum çıkışta seni alırım.
Babam gelecek sağ ol kuzu.
-Azra; Tamam iyi madem dikkat et kendine.
Sende diyerek okula girdim. Vay be özlemişim şu okulu.
-Sude; ay canikom gelmiş nerelerdesin sen ya?Çok geçmiş olsun canım iyi misin? Olanları duyunca çok korktuk.
Tamam ya teşekkür ederim iyiyim bu kadar endişe etme diye güldüm. Ece de yanıma gelerek geçmiş olsun dedi. Hepsine teşekkür ederek yerime oturdum. Sıla o kadar ısrar etti ki kalkıp onun yanına oturdum. Ders çok sıkıcı olduğu için uykum geliyordu. Ama dinlemek zorundaydım.

Neredeyse zaman hiç geçmiyor diye ağlayacaktım. 6. Dersteydik daha iki ders vardı. Batında yoktu. Özledin mi? Diye bir ses duyunca, nefesim boğazımda tıkandı sandım.
-Ada; oo nerelerdesin sen ya gözükmüyorsun?
Beni özlediğini bilmiyordum. Diyerek ters ters ona baktım.
-Ada; gebersen umrumda olmaz.
Aynı şekilde.
-Ada; Şşt sıla Batın nerede?
-Sıla; ne bileyim Ada, bekçisi miyim?
-Ada; Batın olmazsa bu sınıfta ki herkes salak ya.
-Sude; hazır Batın yokken gitsene buradan biraz kafamız rahat olsun.
-Ada; fazla dilin uzamış senin hayırdır?
-Sude; hayırsa bizede bir tabak ayır canım.
-Ada; ya şu ergen laflarını bir kenara at öyle konuşalım lütfen.
-Sude; kimsin sen ya? Ne sanıyorsun kendini okulun sahibi falan mı?
-Ada; falan değil canım sahibiyim.
-Sude; ama seni fena yaparım zorlama beni Ada.
-Ada; ney,ney,ney sen bana racon mu kesiyorsun? Senin saçını başını yolarım kızım.
-Ece; saçmalamayı kesin.
Ama kimse Ece'yi dinlemedi ve Ada, Sude nin saçlarına yapıştı arkadaşları Ece ve Sıla ya yürüdü tabii dayak yiyen taraf Ada nın salak tayfası oldu. Ama Ada ve Sude fena kavga ediyorlardı. Araya girmek istemiyorum ama sorumlu hissettim kendimi. Benim yüzümden olduğunu düşündüm. Ve yapmayın diye araya girdim ama Ada ayağı ile karnıma öyle bir tekme attı ki. Ortadan yarıldım sandım. Tişörtüm saf kan oldu ve biri çığlık atarak Hazal'ın karnı kanıyor diye bağırdı. Karnıma bakınca direk düştüm.

Gözlerimi açınca yine bir hastane odasında olduğumu fark ettim. Karşımda Batını görmek içimde kelebeklerin uçmasına neden oldu. Batın diyerek bağırıp boynuna sarılmam biraz garip oldu ama, pek umursamadım. Oda sıkı sıkı sarılınca, karnım ağrıdı biraz ama sorun yoktu. İyi misin? Diye sorunca evet çok iyiyim dedim. Annem, babam, Ömer, Hamza, Kuzey, Barış hepsi yine aynı şekilde yanımdaydılar ve tabii Azra yine ağlamakla meşguldü. Ağlama be bu ne böyle sulu göz diye alay etsemde fayda etmedi.
-Batın; Ada nın cezası bende siz rahat olun.
Başlamayın yine o da haklı olarak kendini savunuyordu.
-Batın; Sudeyle kavga ederken senin karnına tekme atması doğal yani öyle mi?
Batın lütfen.
-Batın; Hazal asıl sana lütfen.
Bu arada Siz neredeydiniz?
-Batın; biraz işimiz var dedik ya.
Geç onu adam akıllı söyle işte.
-Batın; tamam ya. Serhat'n peşindeydim.
Bak biliyordum, ya sana dur dedim değil mi, neden dinlemiyorsun ki?
-Batın; ötme hemen ya zaten bulamadık ama o tekrar gelecek bakalım o zaman kaça bilecek mi?
İyi
-Batın; gerçekten aptalsın. Beni görünce bu kadar mutlu olduğunu bilmiyordum.
Bende bilmiyordum diyerek güldüm gülmeme eşlik edince utandım biraz.

Yarın okula gitmek istemiyordum. Ama yapacak bir şey yoktu. Gidip hiç bir şey olmamış gibi de davranamazdım oflayıp puflarken telefona mesaj geldi bakalım kimmiş derken.
Bilinmeyen numara ve bir video gönderilmiş. Açıp izlemek istedim oynat tuşuna basarak izlemeye başladım.
Ama hayır, olamaz, kanım dondu gördüklerime inanamadım. Yok artık bu Ada değil mi? Bir sandalyenin üzerinde oturtulmuş, dudağı patlak, saçı, başı dağınık bir halde ve çok fena ağlıyordu. Hazal, Hazal, Hazal ben, ben özür dilerim isteyerek olmadı. Sana bulaşmayacam bir daha beni affet. Tamam adi herif söyledim işte bırak beni diyor ve video orada bitiyordu. Bunu yapan Batın olamaz öyle değil mi?

Sabah sabah kalkıp okula hazırlanmak gerçekten güç iş, hele ki bu meselelerden sonra okula gidiyorsam daha güç. Kendi kendime yine erken çıkıp yola koyulurken bu sefer annemi uyandırarak, haber edip çıkmıştım. Baban bıraksın demesine rağmen onu dinlemedim.
Yürümeye ihtiyacım var ya kaç zamandır ayağım yere değmiyor. Diyerek söyleniyordum ki karşımda Ada yı görünce baya şaşırdım. O kadar mahcup bakıyordu ki suratıma. Hazal videoyu aldın sanırım deyince, bunu sana kim yaptı Ada? Dedim.
-Ada; söyleyemem Hazal ama pişman olduğumu bil.
Tamam geçti gitti lütfen söyle.
-Ada; lütfen aramızda kalsın.
Tamam deyince hemen Batın, Batın yaptı dedi.
Ney? Saçmalama dedim inanmak istemeyerek, başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki. Hayır o böyle cani olamaz, yapmaz. Ama bana onun cezası bende demişti. Ah! Yapamazsın bunu Batın hayır.
-Ada; lütfen kimse bilmesin.
Deyip çekip gitti. Batın nasıl yaparsın bunu? Aklım almıyor Ada ya aramızda kalacak dedim ama sanırım kalamayacak.
Hemen telefonu elime alıp Batın'a mesaj attım. Neredesin?
-Zorba; özlendim yine demek.
Neredesin Batın?
-Zorba; yoldayım okula geliyorum bir sorun mu var?
Evet acil konuşmamız lazım.
-Batın; İyi bekle geliyorum neredesin?
Okul yolundaki parkta seni bekliyor olacam.
Tamam
Evet, görelim bakalım gerçekler neler?

Hazal diye bir ses duyunca ayağı kalkıp arkamı döndüm evet çok şükür gele bildi. Nerede kaldın be.
-Batın; geldim kızım işte, ne oldu? Söylesene artık.
Ada'ya bunu nasıl yaparsın? Tamam anladım sevmiyorsun onu, eskiden bir yaran var ona karşı ama amacın ne? İnsanlara benim yüzümden zarar verme, veremezsin, karışamazsın.
-Batın; neyden bahsediyorsun sen?
Hemen videoyu izletip ona ters ters baktım. -Batın; Hazal ben...
Tamam sus hemen ondan özür dile yoksa asla seninle konuşmam Batın. Diyerek çekip gittim sinirden gözlerim doldu ama hemen sildim. Arkamdan ben yapmadım diye bağırınca, tekrar ona dönüp bir özür dilerim demekten bile acizsin, pisliğin tekisin diyerek sert çıkıp çekip gittim.
Ama ya haklıysa...

KARANLIKTAN DOĞAN IŞIK  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin