11.bölüm**

224 7 0
                                    

Parti hemen hemen yarım saat, bir saat önce başlamıştı. Kuzey ve Azra yanımda baya koyu bir sohbete dalmışlardı o kadar koyu ki Kahkaha sesleri başımı ağrıtıyordu. Ve gerçekten baya yakınlardı, baya baya yani. Her neyse biraz hava alacam deyip, dışarı yani bahçeye çıktım. Batın benden önce bahçeye çıkmış olmalıydı ki evet Ada mı o? Aman ya şu yelloz burada ne arıyor? Diyecektim ki kambersiz düğün olmaz demişler öyle değil mi? Kendimi gizleye gizleye aşağı doğru sakin bir yer aramaya başladım evet güzel bir yer bulmuştum. Çimenlerin üstünde oturmam sıkıntı olmazdı ama zaten çimenlerin üstünde puf dedikleri koltuklar bulunuyordu. Bahçede ki dj öyle güzel tonda şarkılar açıyordu ki tam benlikti. Tam şarkının ritmine kaptırmışken kendimi, yanımda bir gölge hissetim. Kafamı çevirince, selam vererek sıcak bir gülümseme yayan bir çocuk dikiliyordu karşımda. Gülümsemeyle verdiği selamı geri çeviremezdim, bende gülerek selam dedim. Seni tanıyorum sen bizim okuldasın deyince, kusura bakma ben seni çıkaramadım dedim. Haklısın ben yan sınıfım, Batın'ın yakın arkadaşlarındanım. Bu arada ben Doruk samimiyetini sevmiştim. Bende Hazal diyerek karşılık verdim.
-Doruk; peki yanına otura bilir miyim Hazal?
Tabii diyerek yan pufa geçmesini söyledim. Biz Dorukla sohbet ederken gözüm istemsizce Batına kayıyordu. Ada ona öyle bir sarılmıştı ki gerçekten çok iticiydi. Şarkının eşliğinde dans ediyordu ama Batın işte onda yine tık yok:)
-Doruk; ee sen ne zaman geldin bizim okula? seni bir kaç kez görmüştüm okulda yeni olduğunu biliyorum ama...
Evet bu 1-2 aydır yeni geldim dedim gülerek.
-Doruk; anladım hangi okuldaydın?
Okulu bırakmıştım aslında gitmek istemiyordum. Diyerek lafı değiştirmek istiyordum.
-Doruk; anladım:)
diyerek sırıttı sanırım oda anladı.
-Doruk; bizim okul güzeldir seveceksin eminim:)
Umarım diyerek güldüm. O esnada Kuzey ve Azra nın bahçeye çıktıklarını gördüm ve bir dakika el ele mi tutuşmuştu onlar? Gözleriyle beni aradıkları çok belliydi. Elimi kaldırıp kendimi gösterince, acele acele yanıma gelmeye başladılar. Ve gerçekten çok mutlu görünüyorlardı.
-Azra; Hazal biz Kuzeyle çıkıyoruz.
Neye uğradığımı şaşırdım ve birden ne? Diye karşılık verdim.
-Azra; bende teklifi alınca aynen öyle cevap verdim Hazal. Diyerek güldü
Çok sevindim, çoook mutlu olun deyince, sağ ol tatlım deyip biz ileride oturacağız sonra yanımıza gelirsin tamam mı? Deyip gülerek ilerlediler.
Gerçekten çok şaşkındım bunlar ne ara bu kadar yakın olmuştu ki? Diye soru sorarken kendime Her neyse sonra evde konuşuruz dedim ve bunu beynimin bir köşesine yerleştirdim.
Batın; oo Doruk hayırdır koçum?
-Doruk; oo doğum günü çocuğu hoş geldin.
-Batın; pek hoş bulmadım ama.
-Doruk; ney?
-Batın; Hazal ne iş?
Sana ne Batın?
-Doruk; bir sorun mu var?
-Ada; bırak şunları ya ne güzel bir birlerini bulmuşlar gel biz gidelim.
-Batın; kızım sende bir çık kolumdan be amma sülük gibi yapıştın ya. Uzak dur bir git burdan.
-Ada; ne diyorsun Batın?
-Batın; git diyorum.
-Ada; şu gereksiz içinse...
-Batın; hadi uza hadi
Ada bana öyle bir ölümcül bakış atıp gitti ki biraz ürktüm. Ama takmadım tabii. Hatta mutlu da oldum hak etti pis yelloz.
-Batın; gel gelelim size ne yapıyorsunuz burada?
Batın asıl sana hayırdır? Diyerek karşılık verdim. Sana ne? Ne yapacaksın ne yaptığımıza? gitsene, eğlenmene bak diyerek tersledim onu. O esnada Sude nin sesini duyarak kafamı onun olduğu tarafa çevirdim.
-Sude; selam minnoşlar ay şu içeceği bana verir misin? Alkolsüz değil mi hıh teşekkürler. Aa Hazal ne yapıyorsun burada? oo Batın doğum günü evladı. Selam dorii ne yapıyorsunuz bakalım?
Batın doğum gününe davet edince geldim bende oturuyoruz gelsene.
-Sude; aman yok bizimkiler ileride onların yanına gidiyorum sonra uğra yanımıza okey mi baby?
Gülerek tamam dedim.
-Sude; o zaman see you.
Deyip gülerek yanımızdan uzaklaştı.
-Doruk; dans edelim mi Hazal? Deyip gülerek bana bakınca.
-Batın; ne alaka lan?
-Batın doğum günü çocuğu olarak gidip biraz eğlensen diyorum.
Tamam deyip kalktım ve bahçede dans eden grubun arasına girdim. Doruk hemen arkamdaydı. Doruk, koyu gözlü iri yapılı uzun boylu tatlı bir çocuktu. Bana öyle tatlı bakıyordu ki, gözünde ne ima ettiğini anlayamıyordum. Biz dans ederken Batın'ın bana attığı ölümcül bakışları takmamaya çalışıyordum. İki dakika geçti geçmedi Doğum günü şarkısı çalmaya başladı. Ve içeriden kocaman büyük 4-5 katlı bir pasta gelmeye başladı. Batına bakınca öyle bir sinsice sırıtıyordu ki bana.
bilerek şimdi getirtildiğini anladım. Etraftaki insanlar erken gelmedi mi? Zaman ne çabuk geçti değil mi? Diyerek yorum yapıyorlardı. Herkes hep bir ağızdan iyi ki doğdun Batın diye bağırmaya başlayınca, ben sadece alkışlamakla yetindim. Herkes onu tebrik edip, sarılıp hediye veriyordu ki Ada yanına gelip; sana kırgınım ama iyi ki doğdun diyerek onu öpüp sarıldı. Batın'ın ona sarılmaması herkesi güldürüyordu ama pek umurunda değildi sanki. Eline bir anahtar vererek doğum günü hediyen deyip sırıttı. Etraftaki herkes oo diye bağırıyordu Azra yanıma gelerek kızım şuna bak resmen araba almış çocuğa helal be. Batın sağ ol deyip umursamazca cebine attı anahtarı ve gerçekten şaşkındım kendi hediye mi vermek istemedim ama yapacak bir şey yoktu. Sıra'nın bana geldiğini fark edince iyi ki doğdun Batın, son anda haber verdiğin için aceleyle küçük bir hediye aldım kusura bakma bu hediyen diyerek, hediye paketini uzattım. Ada, elinden çekip tamam kenara bırakalım bakarsın sonra dese de Batın elinden çekip ver şunu dedi.
Son anda beğenip aldığım gömleği eline vererek geri çekildim. Teşekkür ederim Hazal bakalım ne almışsın? Deyip sinsi sinsi paketi açtı. Mavi gömleği elinde tutunca," vay bu rengi çok severim çok hoş tekrardan sağ ol diyerek güldü." Bende güle güle kullan deyip gülümsedim. Hamza, Barış, Ömer hepsi kutlayıp bağıra bağıra gülmeye başladılar sanırım espiri yapıyorlardı. Pasta kesimide bitince herkes yine dağıldı bir tarafa. Doruk yanıma gelip tekrar oturunca, biz baya baya uzun sohbete girmiştik yine. Ben lavaboya kadar gidip geliyorum diyerek Doruğun yanından ayrılınca, tamam bekliyorum canım diyerek güldü. İçeri gideceğim esnada bahçe nin arka tarafında bir karartı fark ettim. Bu merakım bir gün canımı fena derde sokacağını biliyordum ama şimdi onu düşünemezdim. Bahçenin arka tarafına gidince 5 tane iri yapılı uzun boylu tipleri fısır fısır konuşuyorlarken buldum. Seslerini biraz daha iyi duymak için yakınlaştım. Öndeki yüzü fazla belli olmayan çocuk odası ikinci kat diyordu. Yanında ki ise "merdiveni yan tarafa koydum. Işık açılınca anlarız içeride olduğunu bekleyelim."
Ne diyordu bunlar? Daha fazla merak ettim. Arkada ki çocuk; eh Batın bey görelim bakalım kim, kimden korkup, ürküyor. Beynim dondu. İkinci kat Batının odası mı? Olamaz bunlar kim? Bir şeyler yapmam gerekiyor. Diyerek koştum içeri, Kuzey ve Azra bahçede olduğu için onlara yetişmem çok zaman alır bu yüzden kendim halletmem gerekecek diye düşünüp, üzülürken Hamza'nın içeride oturup bir şeyler içtiğini gördüm. Onu görünce bu kadar mutlu olacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Hamza'nın yanına gidince, nefesim boğazımda kaldı konuşamıyordum.
Hamza; Hazal iyi misin?
Hamza.
Hamza; ne oldu lan? Gel soluklan şöyle adam akıllı söyle ne oldu?
Her şeyi bir bir anlatmaya çalıştım ve sonunda başardım. Çok korkuyorum kim bunlar Hamza?
-Hamza; Batın'ın kavga ettiği köpekler işte. Tamam sen bana bırak, ben hallederim bir şekilde tamam mı? Olmaz dedim. Batın bilmesin bugün onun günü tatsızlık olmasın Hamza.
Tamam kendimiz hallederiz çocuklara haber verelim deyince, Of Hamza olmaz kimse bilmesin dedim. Tamam be tamam kendimiz halledebiliriz belki ama bize çok kızacaklar şimdiden kendini hazırla, demesi ürkmeme neden oldu. Batın'ın çok kızacağını bilsemde gününü zehir etmek istemezdim. Hadi gel benimle diyerek Batının odasına doğru ilerlemeye başladık.

KARANLIKTAN DOĞAN IŞIK  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin