28.bölüm:)

110 2 0
                                    

Alelacele hastaneye koşup elimdeki kupayı ona göstermek için heyecanlı heyecanlı odasına doğru ilerlerken, herkesin ağladığını fark ettim. Üzüntüden ağladıklarını düşünerek adımlarımı yavaşlattım. Azra yanıma koşarak gelerek ölemez Batın hayııır diye bağırmaya başladı. S-sen n-ne diyorsun?
-Azra; kalbi durmuş
Dizlerimin bağı çözüldü yere düştüm bir yere tutunamadım olamaz ki hayır olamaz o beni bırakmayacaktı sözü vardı. Sözünü tutmalı o hayır hayır diyerek kapısına tekme attım. Doktora yalvar yakar onu görmek istiyorum diye ağladım resmen aynı şeyleri tekrar yaşıyordum. Hayır diye ağlarken Vural abi bana sarılarak sakin ol sakin ol ellerinden geleni yapıyorlar.
Hâla bir umut olduğunu bilmek bile o küçük umuda sarılmak bile o kadar güzeldi ki.

                                                             Ada:)
Kızın kalbi durmuş ahmak sana vur dediysek öldür demedik.
-Meriç; laflarına dikkat et hem o kıza bir şey olursa bütün suçu üstüne atarım bilmiş ol.
- ne saçmalıyorsun sen? Beceriksizliğini benden mi çıkarıyorsun? Yarışmayı kazanmamaları için bir şey yap dedim. Yaptığına bak.
-Meriç; oyaladım lan işte daha ne?
- ne yazar yinede kazandılar. Tek tesellim Hazal'ın yarışmayı kazandıklarını görmemesi. Kendime verdiğim sözü tuttum en azından. Kazandı ama Batın kazandı o değil.
-Meriç; ne tür bir şeytansın sen lan?
- kes Meriç o kız ölmeyecek ölürse seni tanımıyorum bilmiş ol.
-Meriç; o iş öyle kolay değil Ada hanım.
Amacına ulaştıktan sonra böyle hiçbir şey olmamış gibi çekip gidemezsin.
- ne istiyorsun?
-Meriç; elbet bir gün işim düşer şimdi defol.
- aptal ve beceriksizler diyerek hemen oradan uzaklaştım. Aslında bir yandan da korkmuyor değilim. Batın bu olanlarla ilgim olduğunu bilirse canımı fena yakacağından hiç şüphem yoktu. Ama hiç pişman da değilim geberse mutlu bile olurum. Meriç haklı mı acaba? Ben nasıl bu kadar ruhsuz ve şeytan oldum? Onun yüzünden o kız her şeyi berbat etti. Batın beni seviyordu elimden alma gibi bir hata yapmayacaktı üzgünüm Hazal, kaybettin.

                                                 1 hafta sonra:)
-Batın; o kadar korktum ki. Beni bırakmayacağını söylemiştin.
- yapma Batın bıraktım mı peki?
-Batın; bırakmadın tabii sen çok güçlü bir kızsın.

                                                               Batın:)
Ne kadar zor da olsa benim Hazal'ım başardı o zorlu ameliyatlardan kurtuldu çok şükür normal odaya aldılar.
Hazal, neler oldu? Evimin önünde ne yapıyordun? Diye sorunca; bir özel numaradan telefon geldiğini ve korumam olduğunu, hasta olduğumu onu sayıkladığımı, hemen gelmesi gerektiğini söylemişler. Ama kim? Benim evimde koruma yok ki.
Neden böyle kötü şeyler hep Hazalı buluyor? Benim ona zaafım olduğunu bilerekten mi ona zarar vererek canımı acıtmaya çalışıyorlar? Ne halt ederlerse etsinler başarıyorlardı. Hazaldan hoşlandığımı sadece Ada biliyordu. Ama o böyle bir canilik etmez. Eder mi? Adam tutacak hali yok ya bu düşüncelerden kurtulup Hazal'ın elini tutarak ona destek oldum yarın taburcu olacak ve kupayı o zaman gösterecektim. Şimdi fazla yorgun daha fazla rahatsız etmek istemiyordum.

                                               Hazal Karahan:)
Batın yeter lütfen aç değilim.
-Batın; Yemen lazım kaç haftadır ağzına lokma götürmüyorsun bir deri bir kemik kaldın.
- tamam yeteri kadar yedim yeter ama.
-Batın; peki Hazal ama acısı çıkacak.
-  bana o kadar iyi bakıyordu ki yanında küçük bir çocuk gibi hissediyordum. Gözlerindeki o soğuk koyu renk gitmiş masum ve bir o kadar da kırmızı gözler gelmişti. Eminim ki ne zaman dan beri doğru düzgün uyumamıştı. Göz altlarındaki morluklar ve göz torbalarının şişkinliği fazla belirgindi. Saçları dağılmış o cool Batın gitmiş yorgun bir Batın gelmiş gibiydi. Refleks oldu galiba ellerim saçlarına gitti. Saçlarına dokunurken bana masum masum bakıyordu. Gözlerinde ki yaşlar tekrar akınca istemsizce benimde gözlerim doldu. Neden Batın? Neden kendini bu kadar yıprattın?
-Batın; kalbin durdu Hazal. Seni kaybetme korkusundan ne yapacağımı bilemedim.
Annem aklıma geldi. Onun gibi yerde yatıyordun sana verdiğim kolye ah! Bu kader mi Hazal?
- sakin ol Batın buradayım. Seni bırakmayı düşünmüyorum. Merak etme, sana verdiğim sözü unutmadım. Diyerek masum masum gözlerine baktım.
-Batın; hiç düşünme ve hiç unutma
- düşünmem de unutmam da
-Doktor; nasılsınız Hazal hanım
Biz koyu bir sohbete girmişken, doktorun odaya girmesiyle konuşmayı sonlandırdık.
-Sağ olun daha iyiyim
-Doktor; bir kaç test daha yapalım sonra bugün taburcu edelim sizi ne dersiniz?
-çok iyi olur derim.
-Doktor; iyi o zaman siz dinlenmenize bakın geliyorum ben
Diyerek odadan çıktı.
-Batın; sonunda çıkıyorsun
- aynen çok şükür ki
Batın
-Batın; efendim
- şarkı yarışması ne oldu? Kaybettik değil mi?
-Batın; Evde gösterecektim ama madem şimdi sordun şimdi göstereyim.
Dolabın çekmecesini açıp içinden orta boy bir kupa çıkarınca gözlerim kamaştı.
-Batın; kaybedersek üzüleceğini biliyordum. Senin için Hazal. Kazanan biziz
- ney? Sen sen ciddi misin?
-Batın; ciddiyim tabii.
- çok teşekkür ederim
-Barış; ah! Grubun kraliçesi sensiz hallettik ama merak etme içlerinde olduğum için kaybetme şansları yoktu.
- süpersin diyerek gülümsedim
-Batın; okulun ödül dolabına koymayı düşünüyoruz.
- aynen en iyisi
-Ömer; bir şeyin yok ya baksana benden sağlamsın
- ne demezsin diyerek sırıttım.
-Azra; beni bırakıp gitseydin var ya seni öldürürdüm.
- hepimiz sesli kahkaha atarken,
-Barış; öleni nasıl tekrar öldürecen akıllım Allahım insanlarda hiç akıl kalmamış demesi daha çok gülmemize neden oldu. Gözlerimden yaşlar gelince,
-Batın; iyi misin?
- çok gülünce yaşarıyor arada.
-Batın; anladım
-Doktor; gelebilir miyim küçük hanım?
- buyurun diyerek gülümsedim.
-Doktor; e seni çok iyi gördüm. artık taburcu etmemde bir sakınca yok. Sapa sağlamsın küçük hanım.
- çok teşekkür ederim diyerek hemen fırlamaya çalışsam da Batın kolumdan tutup yavaş yavaş kaldırdı.
-Batın; sakin ol 10 gün daha tutarım bak seni burada
- iyi be tamam. Yeter ki çıkarın beni buradan.
Tatlı tatlı gülüp iyi hadi hazırlan o zaman diyerek odadan çıktılar. Azra ile yalnız kalınca
-Azra; bir daha bensiz bir yere gitme kızım.
- nasıl yani?
-Azra; şöyle ki; bir halt edeceğin zaman haberim olsun destek olurum yanında dururum en azından.
- süper bir dostsun
-Azra; sende öyle hadi gel yardım edeyim hazırlan bakalım.
Azra'yla konuşurken annem içeri girerek yanıma geldi.
-Sezen abla; Oy kuzum benim baban çıkış işlemlerini yapıyor bende doktorla konuştum. Hazırlan da çıkalım.
- tamam annem zaten hazırım hemen kaçırın beni buradan diye sırıttım.
-Sezen abla; tamam bir tanem çıkıyoruz hadi.

                                                             Batın:)
Şimdi adam akıllı konuşalım oğlum.
-Barış; neyi abi?
- şu meseleyi neyi olacak lan.
-Ömer; her dakika Hazal'ın başına bir iş gelmesi sizce tesadüf mü?
- işte bende bunu düşünüyorum. Hazalı tanıyan biri bu adiliği yapıyor.
- Kuzey; ve ondan nefret eden.
-Hamza; mutluluğunu hazmedemeyen de olabilir.
- o zaman
-Barış; kesin o şeytandır abi bak şimdiden söylüyorum sana.
- Kuzey; bende Ada diye düşünüyorum abi.
-Hamza; tamam da Ada bu kadar araba ve ya çeteyi nereden bulacak?
- hıh işte bende bunu diyorum. Tamam kız manyak zengin. Ama böyle bir şey yapacağını sanmıyorum.
- Ömer; abi kızın gözü dönmüş şahsen beklerim.
- Hazal bir gelsin de bir müddet dinlendikten sonra konuşalım bakalım ne diyecek?
-Kuzey; en iyisi
- Azra; Hazal ile beraber eve gidiyorum. Vural abi bırakacak bizi, siz gidebilirsiniz.
- tamam yarın evde kalın, ziyarete gelecez konuşacaklarımız da var.
-Azra; tamam da zaten hasta haliyle nereye gidecekse? Alemsin Batın neyse tamam ben Hazala haber veririm görüşürüz.
-Kuzey; görüşürüz tatlım.
- Şu meseleyi de çözelim bakalım neler olacak?

KARANLIKTAN DOĞAN IŞIK  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin