4.bölüm:)

579 20 0
                                    

Canım sıkıla sıkıla of çeke çeke girdim okula. Bizim kızların koyu bir sohbete girdiğini gördüm.
Günaydın diyerek içeri girince, hep bir ağızdan günaydın dediler. Hoca derse girer girmez yoklama almaya başlamıştı. Başımı sıraya koyup biraz kafa dinlemek istedim. Sude yanıma gelerek selam şekerim nabersin? dedi. Bu kız gerçekten çok tatlı. İyidir ya dedim. O tartışmadan sonra iyi olduğuna sevindim. Gerçekten bir önemi yok diyerek gülümsedim. Aynen kız aman, çekemeyen çok oluyor bizi.
Haklısın deyince, sırıtıp önüne döndü. Kuzeyin sırada uykuya daldığına emindim ona bakıp gülmeden edemedim. Kapı hızlı şekilde çalınca bütün gözler kapıya yöneldi ve evet bizim tayfa Batın ve donuk kankaları teşrif ediyordu sınıfa. Gerçekten garip insanlardı. Selam hocam, günaydın hocam diyerek sınıfa girdiler. İnsan bir özür diler be diye söylenirken, Sude kahkaha patlattı. Ne gülüyorsun? Ciddiyim dedim. Bunları iyice tanıdıktan sonra böyle bir şeyin imkansız olduğunu anlarsın dedi. Ah! Gerçekten garip insanlar diye iç çekerek önüme döndüm.

4. Derse girince başım ağrımaya başlamıştı
- Duru; Sıkıldım ya gelin dışarı çıkalım.
- Sude; bunu söyleyen bizim profesör mü? Allahım kıyamet mi kopuyor acaba?
- Duru; ulan bir matematik dahisiyiz diye de insanlığımızdan mı şaşacaz lan? Bende insanım hatırlatırım yani.
- Sude; iyi be sanki ne dedik.
- Sıla; aynen kankalar hadi inelim kantine bir şeyler yiyelim sanki açım ama sanki:)
- Sude; siz gidin ben yan sınıfa uğrayacam işim var sonra gelirim.
Deyip gidince bende kitap okuyacam deyip kitap çıkardım.
Peki siz bilirsiniz deyip, Duru, Sılayla aşağı inmeye başladı.
Bende kitap okumaya devam ettim.
Kapı açılınca kim olduğuna bakmak için başımı çevirip baktım ki sınıfın en soğuk ve dikkat çeken çocuğu Hamza içeri girdi. Bana soğuk bir yan bakış atıp arkaya oturunca biraz ürkmüştüm doğrusu o neydi be?

6. Derse girince sanki zaman hiç akmıyor gibi hissediyordum ne sıkıcı günler böyle, diyerek iç çekmekle yetiniyordum.

Son ders zil çalınca halay çekesim geldi. Hemen çantamızı toparlayıp çıktık sınıftan. Çıkışta Kuzeyle beraber yürürken önümüze siyah lüks bir araba çıktı. Öyle bir dirift yaparak durdu ki nefesim boğazımda tıkanmıştı. Korkudan sesim kesildi. Kuzey sinirle arabaya bakarken, arabadan Batın'ın ineceğini tahmin dahi etmiyordum.
- Kuzey; oğlum kafayı mı yedin lan sen? Ne yapıyorsun?
- Batın; işine bak sana ne? Nerede ne yapacağımı sana mı soracam lan? Diye tersledi onu.
Hemen tepki gösterip kapa çeneni diye atılı verdim. Ne yaptığını zannediyorsun sen? Ne kadar korktum farkında mısın? Hiç mi düşüncen yok senin? Git az ötede oyna uzak dur bizden. Diyerek çok fena laf atmıştım. Afalladığını hissediyordum.
- Batın; yenisin diye bir şey demiyorum haddini aşma.
Diye sert çıkınca,
- aşarsam ne yaparsın? Gelip döver misin?
Elini öyle bir sıkmıştı ki bembeyaz olduğunu gördüm.
Ama korkmuyordum o kadar sinirliydim ki şu an onu düşünecek halde değildim.
-Batın; kızım benimle uğraşma bak canın yanar hoş olmaz. Uzayın buradan.
- Kuzey; sen iflah olmazsın be. Yürü Hazal uğraşmayalım şununla.
Kuzey kolumdan tutup hızla beni çekiştirince karşılık verip aynen yürü gidelim dedim. Ama tam yürümeye başladığımız esnada Batın kolumu öyle bir tuttu ki neye uğradığımı şaşırdım. Seni ben bırakırım bin arabaya demesi, delirmeme neden olacaktı neredeyse.
Nesin sen zorba mı? Bırak kolumu Batın. Diyerek savundum kendimi. Ama dinleyen kim?
- Kuzey; kafayı mı yedin sen lan? Bıraksana kızı derdin ne senin?
- Batın; sanane lan? işine bak.
- Kuzey; işim Hazal'ı eve bırakmak uzak dur iyi olmaz Batın.
Yaa! Yeter kendinize gelin ne yapıyorsunuz siz? Diye bağırınca hepsi durup bana baktılar. Okuldan fazla uzaklaşmadığımız için hepsi hemen hemen bizi izliyorlardı.
Batın'a sen kimsin ya? diyerek bağırdım kimsin? Kim? Şehir eşkiyası mı? Zorba mı? Ne işsin, hayırdır? Sinirden gözlerim dolmuştu ve bu en nefret ettiğim şeydi.
- Batın; şey ben sadece...
Sen sadece ne?
- Batın; ağlama... tamam lütfen ağlama.
Ağzında ağlama lafını sessiz sessiz gevelerken arkamı dönüp koştum.
Hazal, Hazal bekle diye bağıran Kuzeyi duymamazlıktan geldim. Ağlayınca çok güçsüz bir insan olmak baya insanın canını acıtıyordu. Ne kadar ilerledim bilmiyorum ama baya yol almıştım. Kuzeyin beni çağırmasıyla daha fazla direnmeden pes edip arkamı döndüm.
- Kuzey; Hazal lütfen bekle.
Ne var Kuzey?
- Kuzey; her şey benim suçum özür dilerim.
Ne alaka deyince,
- Kuzey; ben babandan izin al yürüyelim demesem belki bunlar olmazdı.
Gerçekten çok derin düşünüyordu. Kahverengi gözleri sulanmıştı. Önemli değil dedim. Senin bir suçun yok nereden bile bilirdin ki? Deyince bana sarıldı. Gerçekten seni üzmek istemiyorum Hazal lütfen beni hiç bir zaman yanlış anlama olur mu? Deyince hayatımın şokunu yaşadım. Bende ona sarılarak sorun yok sakin ol dedim. Sarıldığım esnada yüzümü sola çevirince birinin bana baktığını gördüm ah! Evet bu Batındı.
Batın:)
Kendimi çok kötü hissediyordum çok zoruma gitti onun ettiği laflar ağırıma gitmişti. Ama bir yandan haklıydı zorba mıyım lan gerçekten? Diyerek Hazal'ın peşinden koştum. Özür dilemeliydim o kadar çocuksu baktı ki yüzüme kıyamadım ona. Gidip özür dileyecek ve onu tanımak istediğimi haykıracaktım. Tam arkasından koşmuştum ki yan sokağa dönünce gördüğüm manzara pek hoşuma gitmemişti. Hazal, Kuzeye mi sarılıyordu? Kahretsin ki evet sinirden gözlerim alev topuna döndüğünden eminim. Aralarında bir şey var mı acaba? Diyerek bakarken Hazal beni fark etti. Bir müddet daha baktıktan sonra sinirle oradan çekip gittim.
Hazal Karahan:)
Batınla İki, üç saniye göz göze geldikten sonra sinirle çekip gittiğini gördüm. Umarım yanlış anlamamıştır. Diye dua ettim. Sarılmayı bırakınca direk eve doğru ilerledik.

Eve gelir gelmez anneme aç olmadığımı, dinlenmek istediğimi söyledim. Ve odama koşarak gittim. Bugün ne olmuştu böyle? Diye düşünmeden edemedim. İnstagram da takılırken Batın'ın sayfasına girdim baya takipçisi vardı hesabıda açıktı. Vay be çok cool fotoğrafları vardı. Allah var yakışıklı çocuk ama saygısızın teki diyerek kapattım sayfayı. Telefonu da bir kenara attım.
Bir mesaj sesi gelince telefonu elime geri aldım.
- Bilinmeyen; çıktığınızı bilmiyordum:(
Kimsin?
- Bilinmeyen; sana ne :)
Kimsin dedim?
- Bilinmeyen; tahmin etmek zor mu gerçekten?
Batın.
Bu kesinlikle oydu. Direk telefona kayıt ettim.
- Zorba; madem anladın. Salağa yatma, sana ilk gün de dedim bilerek mi yapıyorsun? Yoksa gerçekten salak mısın?
Numaramı vermedim ki ben buna.
Babam numaranı istediğin arkadaşlara ver demişti. İstemediğin insanlar alamaz diye tembihlemişti. Bu nasıl olur?
Numaramı nereden buldun?
-Zorba; benim için zor değil ;) beni ne diye kaydettin merak ettim?
Ne diye olacak zorba diye.
- Zorba; kalbim kırıldı ama:)
Var mıydı? ki... her neyse Kuzeyle çıkmıyoruz. Yanlış anlama yani diyerek mesajı yolladım.
- Zorba; neden yanlış anlamamı istemiyorsun?
Harbiden neden böyle bir şey dedim ki? Neyse çaktırmamalıyım.
Bilmem şimdi milllete yayarsın falan boşuna adımız çıkmasın diye dedim.
- Zorba; ulan var ya...
Ne var?
- Zorba; bizden sır çıkmaz kızım.
İyi.
- Zorba; bende de salak diye kayıtlısın.
Soran oldu mu?
- Zorba; bil istedim:)
Cevap tabii ki vermedim oda yazmadı zaten ama numara mı nereden buldu? Diye düşünürken uyumuşum.
Batın;)
Bu kız gerçek bir salak. Yani Sude hiç mi aklına gelmez senin. Allah'ın salağı işte. Sudeyi tembihleyip sakın senden istediğimi bilmesin deyince sıkıntı yok demişti. Ee Hazal hanım bizimde bir şeklimiz olduğunu gör bakalım. Öyle karar ver ben mi? Yoksa Kuzey mi?

KARANLIKTAN DOĞAN IŞIK  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin