43.bölüm**

76 3 0
                                    

Hayatımın şoku diyebilecek kadar şaşkındım. Vural abiye bakınca onunda adam doğru söylüyor bakışlarını görebiliyordum. Ama bu düşüncede dahi olsak hemen affedeceğim anlamına gelmiyor tabii.
- Ne yani Vural abi beni alınca mı hemen aklına gelir oldum? Doğru söyle para için buradasın değil mi? Seni hiç tanımamayı tercih ederdim. Küçük ve rezil bir insanmışsın.
-Metin; ney? Para mı? Ben ne yapayım parayı kızım? Benim çok şükür evim, arabam, mesleğim var. Para için burada değil, senin için buradayım.
- o zaman niye? Neden beni bıraktın? İnsanın eşi olmazsa çocuğuna sarılıp hasret gidermez mi? Onun kokusunu evladında hissetmez mi? Ne diye söylesene? Ne diye bırakıp gittin? Korkuyorsan ne diye evlendin annemle?
-Metin; korkmaktan kastım, annensiz olmaz dedim. Büyük bir zaman dilimine kadar psikolojik tedavi gördüm. Dengem alt üst olmuştu. Bana inan kızım ne olur? Daha o zamanlar çokta gençtik, cahildik. Annen ile birbirimizi sevdik diye erken evlendik. Ona çok benziyordun ve seni görmeye tahammül edemiyordum. Beni anla ne olur?
- o zaman şimdide tahammül gösterme büyüdüm, bak artık sana ihtiyacım yok. Benim zaten bir ailem var. Boşuna mahkeme mahkeme gezme bir ay sonra reşitim ve tarafım tabii ki Vural abi olacak. Senden daha iyi babalık ediyor bana. Bir güne bir gün evlatlık olduğum aklıma gelmedi. Keşke asıl babam o olsaydıda sen bir hiç olsaydın. Diyerek odadan hıçkıra hıçkıra çıktım. Ayaklarım tutmuyor ama gidiyordu işte. Nereye gittiğini dahi bilmeden koşuyordu. Arkadan biri kolumu tutup çekince birden omuzuna düştüm. Batın bırak beni çıkıp, gitmek istiyorum bu cehennemden.
-Batın; çok iyi konuştun sakın üzülme sen en doğru kararı verdin.
- peki ne diye ağlıyorsun?
- Batın; üzülmene dayanamıyorum ki kızım.
- yani benim yüzümden öyle mi?
-Batın; duygulandım o kadar. Başka bir şey yok. Şimdi ne yapacaksın onu söyle?
- bilmiyorum ki her şey üst üste geliyor. Yetişemiyorum.
-Batın; yürü seninle biraz kafa dinleyelim.
- nereye?
-Batın; düş önüme yosuncuk.

- burası çok güzel bir bahçe nereden buluyorsun böyle yerleri?
-Batın; yeterki kafa dinlemek olsun her türlü bulurum ben. Hem annem de çok severdi burayı
- ben... affedersin bilemedim.
-Batın; sorun yok yosunum alıştık artık. Beni yanlış anlama Hazal ama adam doğru söylüyor gibi geldi.
- sabaha kadar doğru olsun yaptığı yanlış bir seçim nelere mâl oldu sen gördün işte.
-Batın; haklısın iyi düşünmeliydi.
- aynen öyle hem ben bizimkilerden vazgeçemem. Artık yeni bir sayfa açmak için geç kaldı. Kaç tane açıp kapattım. Bir müddetten sonra bende yoruldum artık. Bir yerde sabit bir şekilde durmam gerekiyor. Öyle değil mi?
-Batın; öyle tabii. Sen merak etme Allah bize elbet yol gösterir.
- alıştım onlara sanki yıllardır yanlarındaymışım gibi geliyor. Şimdi hiç tanımadığım bir adamın iki lafına bakarak hareket edemem.
-Batın; seni yanıltmak gibi bir derdim yok beni yanlış anlama ama ne kadar tanımazsan bile o senin gerçek baban. Tamam nefret edebilir, sevmeye bilirsin ama gerçek bu.
- amacın ne? Ne demeye çalışıyorsun? Bana onu mu savunuyorsun yoksa?
-Batın; kesinlikle amacım o değil. Gözünü açmaya çalışıyorum. Vural abi ve Sezen abla daima yanında olacaklar. Ama babanı bulmuşken hala direnip evlatlık olarak kalmak mantıklı geliyor mu sana Hazal?
- evlatlık, öz, üvey bu tür şeylere takılmıyorum. Kimin yanında mutluysam ona göre hareket etmeye çalışıyorum hepsi bu. Biliyorum asla bir gerçek evlat gibi olamam gözlerinde ama yanlarında mutluyum Batın.
-Batın; ben sadece söylemek istedim. Gerisi tabii sana kalmış bir şey.
- eve gidelim mi artık?
-Batın; sözlerimden mi rahatsız oldun?
- hayır yanlış anlama beni. Kendince fikrini dile getirdin. Sadece biraz yorucu bir gündü o kadar.
-Batın; peki hadi gidelim.

Sabahtan beri annem ne olup, bittiğini merak ederek bana sorular soruyordu. Ve bende cevaplıyordum en sonunda biraz dinlenmek istiyorum deyip odama kaçmıştım. Yatağıma uzanmış, olanları düşünüyordum ama en zoruma giden şey, Batının cümleleriydi. Kötü taraf ise haklı oluşuydu. Gerçekten evlatlık olmak yerine ne kadar sevmezsem, tanımazsam bile o babamdı. Ona beni bıraktı diye kızıyordum. Ama onun yaptığının aynısını yapıp bende onu bırakıyordum. Ne diye kızıyorum ki ona o halde. Ama yinede sonuna kadar haklı olan benim ve eminim onunla gitsem bile beni üzecek birine benzemiyor. Vural abi ve Sezen ablayı bırakmak istemiyorum ki o nasıl olacak? Göz yaşlarıma hakim olamıyordum nasıl bir süreçti bu böyle? Hıçkırık ve yaşlı gözlerimle uykunun kollarına bıraktım kendimi.

Sabah kalkar kalkmaz ne yapmalıyım? Diye düşünüp, aşağı indim. Vural abi yine Sezen ablaya bir şeyler anlatıyordu. Sesizce adımlarımı atıp ne söylediğini anlamaya çalışıyordum.
-Sezen abla; başka bir evlatlık alsaydık belkide bu durumu yaşamıyor olurduk.
- ney? Gerçekten böyle mi düşünüyorlar? Göz yaşlarımı tutamayıp serbest bıraktım.
Hemen odama koşup kapımı iyice kilitledim. Hâlâ inanamıyorum Sezen abla nasıl böyle bir düşüncede olur? Bir yandan haklı tabii canım. Bende bir ara böyle düşünmüştüm.

Sezen abla;
Ne yaptıysam adam akıllı anlatmıyor bana, sana bir şey diyor mu?
-Vural; hayır sadece istemediğini söyledi o kadar yani bizim tarafı savunuyor.
- canım ya onun yerine "başka bir evlatlık alsaydık belkide bu durumu yaşamıyor olurduk" diye düşünüp boş yere kendini üzüyor.
-Vural abi; biliyorum ama bunu ona kaç kez söyledik kendini kötü hissetmemesini de söyledik. Gerisi ona kalmış bir şey, artık kendi bilir. Bütün kararı artık ona bırakıyoruz nerede mutluysa kimse ona itiraz edemez.
- haklısın neyse sana çay getireyim ben.
-Vural; sağ ol canım.

Hazal Karahan:)
Evde çok bunaldığımı hissedip hemen hazırlanıp dışarı çıkmak istedim. Bir şort ve bir tişört giyip hemen aşağı indim. Annem mutfakta, babam ise salondaydı. Onlara görünmeden kapıyı yavaşça açıp evden çıktım. Aslında Azrayı arayıp benle gelmesini isteyecektim biraz gezerdik en azından ama evden izin almadan çıktım. Yalnız olmanın daha iyi olacağını düşünerek vazgeçtim.

Aklıma bazı planlar geliyordu ama onları yapmak baya güç iş. Cesaretim elbette var ama Vural abi çok kızar diye düşünüyordum. Gerçi ne yazar ki? Düşünceleri ortada işte.
Biraz hava aldıktan sonra çaktırmadan eve dönmeye karar verip hemen hızlı bir şekilde yürümeye başladım.

Neyseki kimse fark etmeden eve dönmüştüm ve evet hazırladığım planı yarın erkenden uygulayacaktım.

KARANLIKTAN DOĞAN IŞIK  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin