💙💚~15. BÖLÜM~💙💚

2.4K 822 157
                                    

Samimi olmak en güzel keramettir. Bırakın uçmak kuşlara münhasır olsun."

-M.ÜNLÜ-

Mavinin Yeşili

Bölüm: 15

Bir şeyin olacağı varsa olur, sözü şu an da genç adamın üzerinde büyük bir etki gösteriyordu. Yemek masasında, her zamanki gibi dedesi, babannesi ve kız kardeşi Burcu ile yemek yerlerken birazdan söyleyeceği sözler için ne olursa olsun diye düşünüyordu. Söyleyeceği şeyler, Derin'in bir kızı olduğuydu lakin Ceylin'in kendi kızı olduğunu söyleyemezdi. Buna bir yerde cesaret edemezken bir yerde de dedesi Hakan'ın ve babaannesi Sena'nın, Ceylin'i isteyip istemediklerini kafasında kestiremiyordu.

Babaannesinin bir torun istediğini bildiği için Ceylin'in kendi öz kızı olduğunu ona söylemesinde bir sakınca görmüyordu Emre ama dedesinin Ceylin'i isteyip istemeyeceğini bilemiyordu. Dedesinin de bir torun istediğini çok iyi biliyordu ama Nefes'in doğurmuş olduğu bir çocuğu ister miydi sorusuna bir türlü cevap bulamıyordu. Bir yerde de dedesinin Ceylin'in onun öz kızı olduğunu öğrendiğinde onu yanlarına almak isteyeceğini düşündüğü için bu gerçeği sır gibi saklıyıp, üzerini topraklarla kapatıp gömmek istiyordu ve dedesine söylemek istememesinin en büyük sebeplerinden biri de buydu.

Bu Emre'nin Ceylin'i isteyip istememesiyle alakalı değildi, bu Ceylin'i düşündüğü içindi. Emre, Ceylin'in Derin'e olan bakışlarını ve tavırlarını görmüştü. Bu sebepten ötürü de dedesi eğer Ceylin'i yanlarına almak isterse eğer, anne kız birbirlerinden ayrılacaklardı ve Emre buna sebep olmayı istemiyordu.

Emre, yeşil gözlerini sofranın üzerinde gezdirdi. Bu düşünceler yüzünden, içinde oluşan sıkıntı sebebiyle tabağına koymuş olduğu bir parça peynir, iki üç tane zeytin ve iki dilim domates yerli yerinde duruyordular çünkü Emre aklındaki düşüncelerle boğuşurken bir lokma bile olsun yiyemiyordu.

Emre'nin tabağına koyduklarını yememesi ve sıkıntıyla masanın üzerinde gezdirdiği yeşil hareleri, Hakan Bey'in gözünden kaçmamıştı. Torunuyla konuşup kendi içinde cebelleştiği derdi öğrenmeyi istiyordu bu yaşlı adam. Oturduğu sandalyede geriye doğru yaslanıp elindeki çatalı tabağının yanına bıraktı. "Emre," dedi. Emre'ye seslenmesinin sebebi torununun bütün dikkatini üzerine çekebilmek içindi.

Emre, hızla başını kaldırıp dedesi Hakan ile göz göze gelirken masadaki Sena Hanım ve Burcu da Hakan Bey'in Emre'ye seslenmesi üzerine meraklı gözlerle Hakan Bey'e bakmaya başladılar.

Emre, hafifçe öksürüp boğazını temizledi. "Efendim dede?" diyerek Hakan Bey'e cevap verdi.

"Oğlum, doğru düzgün tabağına aldığın kahvaltılıkları yemedin. Bir sorun mu var?" diye sorduğunda bir cevap bekledi Hakan Bey.

Emre, sıkıntıyla bir nefes çekti ciğerlerine. İçinde savaştığı bu durum, dedesinden kaçmamıştı ve konuya nasıl ve nerden başlayıp konuşması gerektiğini bilemiyordu.

Aklında kesinlikle Ceylin'in onun öz kızı olduğunu söylemek yoktu çünkü Emre kendini bir "baba" olarak göremiyordu. Bütün yollar Ceylin'in onun öz kızı olduğunu söylememeye çıkarken Emre içinde oluşan bu huzursuzluğun sebebini bilmiyordu ama bir ağa takılmıştı.

Bu ağ, babalık iç güdüsüydü ve Emre bu iç güdü yüzünden iki cümleyi bir araya getiremeyerek duraksamasına sebep oluyordu.

Yıllarca, hem kameraların önünde hem de onlarca insanın önünde konuşma yapan Emre, şimdi ise iki cümleyi nasıl bir araya getireceğini bilemiyordu ve içinden bunu değilde Ceylin'in onun öz kızı olduğunu söylemek geçiyordu ama bunu yapamazdı. Derin'e veridiği bir söz vardı. Ceylin için uygun bir ilik bulunduğunda ikisinin de hayatında hiç var olmamış gibi çıkacaktı. Dedesine bu gerçekleri söylemesi, onların hayatından çıkamasını bir hayli zorlaştırırdı.

Mavinin Yeşili (Anlaşmalı Evlilik) -Askıda-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin