Öncelikle bu bölüm 4500-5000 kelime aralığında geçmişe gittiğimiz için uzun oldu biraz ve iki ayrı bölüm olarak paylaşmak istemedim. Ayrıca sahne geçişleri de çok fazla. Kendinizi buna hazırlamanızı öneririm :)
Keyifli okumalar dilerim^^
"Toprak gibi sessiz olduğum an bil ki; Şimşek gibi gökte gürlüyor feryadım."
- Mevlâna-
Mavinin Yeşili
Bölüm: 3- Anıların Bütün Sesleri Bastıran Fısıltıları
21 AĞUSTOS 2015
Derin, son kez kendine aynadan baktı. Hazır olduğunu düşünerek mor çantasını omzuna astı. Üzerinde beyaz bir kısa kollu tişört, altında ise İspanyol paça siyah bir pantolon bulunuyordu. Kahverengi saçlarını at kuyruğu yaptığı için çok sportifti. Kolundaki saate baktığında gidecekleri yere geç kalacaklarını düşünerek telaşlandı. Hızla odasından çıktı ve Eylül'ün kapısının önünde durdu. Onun hâlâ daha hazır olmadığını sormadan bilecek kadar iyi tanıyordu arkadaşını.
Eylül ile birlikte on sekiz yaşına gelene kadar kaldıkları yere yani yetimhaneye gideceklerdi. Derin, bu yüzden içinde hem heyecanın hem de üzüntünün kıpırtılarını hissedebiliyordu. Orada çalışan kişiler, yetimhanenin yeni müdürü olan Ayşe Hanım gelene kadar onlara pek iyi davranmamışlardı. Sadece Eylül ve Derin'e özel bir şey değildi bu davranışları, küçük büyük demeden herkese bu şekilde davranmışlardı, üzüntüsünün en büyük sebebi buydu.
O insanlar, bu işi para için yapmaktan öteye gitmemişlerdi, davranışlarında merhametin kırıntıları barınmıyordu. Önlerine geleni azarlıyor, yetimhanedeki herkesin suspus olmalarına neden oluyordular. Bu yüzden de Ayşe ve Bahar Hanım gelene kadar geçen zaman onlar için hiç de güzel geçmemişti, onlar da bu insanlardan nasiplerini almış, hayatlarındaki kötü anıları bu şekilde kazımışlardı.
Derin, kapıyı tıklattı ardından içeriden bir ses bekledi lakin çıt çıkmıyordu. Bir kere daha tıklatıp, "Eylül bak geç kalacağız, çabuk hazırlan!" diyerek arkadaşını uyardı genç kadın, kapının arkasından. Bir yandan onun odasından çıkmasını sabır ile bekliyordu.
Eylül duyduğu sesle birlikte üzerini kontrol etmek için aynaya bakmaya fırsat bulamadan koşar adımlarla dışarı çıktı, biraz daha oyalanırsa arkadaşı ona çok kızacaktı. Derin'e karşılık olarak, "Geldim, geldim. Beklesen biraz ne olurdu sanki?" dedi, hafif bir sitemle. Derin tek kaşını kaldırarak, "Sence de biraz geç kalmadık mı?" Sorusunu sorarken eliyle sol kolunda bulunan saati gösterdi. Gidecekleri yere önceden haber vermişti ve geç kalmayı istemiyordu. Eylül gözlerini devirdi.
Derin onun bu hareketini önemsemeyerek yürümeye başladı. İkisi de merdivenlerden inip kapının önüne kadar geldiler. Melek Hanım, onlara kapıyı açarken, "Hadi hayırlı yolculuklar," dedi ve bunun üzerine iki kız da ona gülümsediler.
Daha tanışalı bir yıl kadar olmasına rağmen Melek Hanım'ı çok sevmiş ve benimsemişlerdi. Yaşlı kadın, her ne kadar onların öz annesinin yerini alamasa da bu yokluğu onlara aratmamak için elinden geleni yapmış, yaptığı işte de bir hayli başarılı olmuştu.
İki kadın da ayakkabılarını giyip dışarı çıktıklarında Mustafa Bey'in onlar için açtığı araba kapısından içeri girdiler. Mustafa bey, onlar arabaya yerleştiklerinde açtığı kapıyı kapattı ve arabanın arkasından dolaşıp kendi yerine geçti ardından da arabayı çalıştırıp hareket ettirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin Yeşili (Anlaşmalı Evlilik) -Askıda-
Ficção Geral(İki kitap tek bir kitap içerisinde yer almaktadır. Ek olarak bir başka kitap paylaşmak yerine buradan devam ettim, keyifli okumalar dilerim ^^) Bir kelebek geçti üstlerinden sonra da aşkın tohumlarını kadının kalbine düşürdü. Kelebek anlaştı topra...