Merhabalar :))
Nasılsınız bakalım? Umarım iyisinizdir.
Bölümde küçük bir şiddet sahnesi var, üstünkörü geçip orayı atlayabilirsiniz.
Keyifli okumalar (:
Mavinin Yeşili
Bölüm: 28- Ansızın Kırılan Prangalar
Sırtına çarpan kemerin izleri bedenini cayır cayır yakıyordu ama bundan da ötesi bir köle misali onun ayaklarına kapanıp yalvarmak bu acının iki ya da üç misline bedeldi.
"Bütün mal varlığımı bitirdin! Adi herif her şeyi eline yüzüne bulaştırıyorsun!" hiddetle bağıran yaşlı adam elindeki kemeri yukarıya kaldırıp altında küçücük kalan bedene indirdi. Oğlu olması, onun için bir önem arz etmiyordu. Yanında bulunan ve her ay para ödediği adamlardan pek de farkı yoktu, onun gözünde.
Kemerin tok sesi uzun koridorda yankı yapıyordu ve bu sese genç adamın acılı sesi de eşlik ediyordu. Güçlü, kudretli ve herkesi ezip geçmeyi babası öğretmişti. Bunların yanına da azicliği de eklemekten çekinmiyordu babası.
"Ben bunları senin için yaptım!" Acıdan kısılan sesini olabildiğince yüksek tutup ona duyurmaya çalıştı. Yaşlı adam bu sözler üzerine duraksayınca genç adam rahat bir nefes alabildi zira darbelerden ötürü zar zor nefes alabiliyordu. Ciğerlerinin oksijene ihtiyacı vardı, koşmuşcasına sık ve derin solukları ciğerlerine bahşediyordu.
Buz gibi soğuk olan fayanslardan güç alıp doğrulmaya çalıştı ama kolları titriyor, atmış sekiz kiloluk bedenini kaldırmaya yetmiyordu. Göğsünü yere yaslayıp öksürdü. Babası onu fena hırpalamıştı, tedaviye ihtiyacı vardı.
"Benim için yapacağın en iyi şey; doğmaman olurdu." İhsan Özkan, oğluna tiksinircesine baktı. "Senin yüzünden daha kaç kayıp vereceğim bilmiyorum," acı acı konuştu. Her şeyin sebebi olarak onu görüyordu. Sevdiği eşi, o doğduğu için çekip gitmiş ve onu terk etmişti. Sırf başka bir kadınla birlikte olup dünyaya bir bebek geldi diye terk edilirken suçu hep kendinde değil de Berat'ta bulmuştu.
"Her kadınla yatıp çocuk peydahlaman benim suçum değil!" kalbi korkudan titrerken ne olacağını umursamadan, ki buna ölmek de dahildi, bu sözleri sarf etti. Artık aciz olmak istemiyordu. Kudretli ve güçlü olmalıydı. Kimsenin ayağına kapanıp yalvarmamalı, herkes onun ayağına kapanmalıydı.
İhsan, bu sözler karşısında daha fazla hiddetlendi. Sağ ayağını geriye çekip hızlıca ileriye doğru savurdu ve darbesi Berat'ın karın boşluğuna denk geldi. Genç adam, gözlerini doğru düzgün açamadığı için bu darbeyi beklemiyordu. Darbe sonucu cenin pozisyonunu aldı.
Babası durmadı, sinirini ondan çıkarması gerekiyordu. Eğildi ve yakasından tuttu, beyaz ve ütülü olan gömleği kanla kaplanmış, buruş buruş olmuştu. "Ne diyorsun lan sen!" cümlesini bitirir bitirmez ona yumruk attı ve bıraktı. Bedeni sırt üstü boylu boyunca uzanırken deli gibi ölmeyi diliyordu.
Yirmi sekiz yıllık yaşamında ilk defa bu kadar içten bir dilekte bulunuyordu.
Ağzındaki kanı tükürdü, yüzüne gelen sert yumruk dudaklarını ve diş etlerini patlatmıştı. Kanın tadı ağzının her bir noktasına yayılıyordu. Sol tarafına döndü ve yan yattı. Bu sayede kan boğazına doğru akmıyordu
Gülmeye başladı. Sinirleri oldukça bozuktu. Bu durum, düşmeye ya da kavga etmeye benzemiyordu. Babası, onu sevmediği ve suçladığı için onu dövüyordu.
İhsan, ne yapacağını bilemiyordu. Dövmek, bir yere kadar etki ederken onun canını yakamamış olmak bedenindeki her bir kan damlasını fokur fokur kaynatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin Yeşili (Anlaşmalı Evlilik) -Askıda-
Ficção Geral(İki kitap tek bir kitap içerisinde yer almaktadır. Ek olarak bir başka kitap paylaşmak yerine buradan devam ettim, keyifli okumalar dilerim ^^) Bir kelebek geçti üstlerinden sonra da aşkın tohumlarını kadının kalbine düşürdü. Kelebek anlaştı topra...