Ceylin, elini güzelce yıkadı ardından da havlu ile kuruladı ve annesinin onu beklediği odaya doğru adımladı. Küçük kız okuldan gelmiş, Melek Abla'sı ile hasret gidermiş ve ardından da annesi Derin üzerini çıkarmasına yardım etsin diye onun yanına doğru gidiyordu. Genç kadın kızının at kuyruğu yapmış olduğu saçını açtı ve yanağını öptü, ardından da kokusunu içine çekti. Kızı, ona bu dünyadaki cenneti var ediyordu ve o da bundan mahrum kalmayarak kızını öpüp koklamaya doyamıyordu.
"Hadi gel, üzerini çıkartalım kızım," dedi ve onun üzerindeki kazağı eteklerinden tuttu. Küçük kız sadece başını salladı ve annesine uydu. Kollarını yukarı kaldırdı ve bedeninden ayrılan kumaşı izledi. Derin, kızının en sevdiği kazaklardan birini seçmişti onun için. Eline aldığı kazağı kızının başından geçirdi ve düzeltti. "Benim kızım ne güzel oldu böyle?" dediğinde onun karnını gıdıkladı ve kızının dudaklarından dökülen kıkırtılar mutluluğuna mutluluk kattı.
"Ya anne," diyen küçük kız gülmeden de duramıyordu. Derin onun burnunu iki parmağının arasına alıp kıstırdı. "Hadi mızmızlanma, daha üzerini çıkartacağız sonra da yemeğe geçeceğiz," dedi, azarlamıyordu kızını. Bunu gerekmedikçe yapmazdı, sadece hızlı olması için onu uyarıyordu. Melek Hanımlar yemeğe başlamak için onları bekliyordu, daha fazla onları bekletmeyi istemiyordu genç kadın.
Sabah kızına giydirdiği kırmızı renkli olan eşofmanı çıkardı ve gördükleri karşısında ne olduğunu anlayamadı. Demin yaşadığı mutluluk duygusu yavaş yavaş bedenini terk ederek ondan uzaklaşıp gidiyordu sanki.
Genç kadın gergince yüzünü sıvazladı. Kızının bedeninde görmüş olduğu morluk ile karışık kızarıklıklar hem korkmasını sağlıyor hem de elinin ayağına dolaşmasına vesile oluyordu. Sakin kalmaya çalışarak, "Bunlar nasıl oldu bir tanem?" diye sordu ve onu korkutmamaya çalışarak sesini oldukça alçak ve sakin tutmaya çalıştı.
Küçük kız annesinin sorusu üzerine bedenindeki kızarıklıklara baktı. Omzunu silkeledi ve annesiyle göz göze gelerek onun sorusunu cevapladı. "Bilmiyorum ki, oyun oynarken düştüğümde oldu galiba," diyerek cevap verdi. Bunun nasıl olduğunu hatırlamıyordu ve cevap olarak aklına bu geliyordu.
Genç kadın da onun bu sözleri üzerine başını salladı sadece. Kızının bacağını elleri arasına aldı ve çevirerek iyice kontrol etti. Bacağındaki yer yer kızarıklıkların sebebinin bu olabileceğine kanaat getirince ayaklandı. "Ben sana krem getireyim anneciğim, sen de beni bekle burada," dedikten sonra odasına yöneldi. Yatağının yanında bulunan dolabın çekmecesini açarak eline merhemi aldı ve kızının odasına geçti. "Bak bu senin yaralarına iyi gelecek kızım," dedi ve kapağını açtı.
İşaret parmağına sürdüğü kremi kızının bacağına değdirince küçük kız acı ile bacağını çekmeye çalıştı. Canı acıyor, kremin yaydığı soğukluk içini ürpertiyordu. "Canın mı acıdı?" genç anne sorusunu sorar sormaz parmağını çekti. "Evet," cevabını da alınca dudaklarını birbirlerine bastırdı. Kızıyla göz göze geldi. "Ama anneciğim bu senin için gerekli, yaralarının iyileşmesi lazım," dedi ve onu ikna etmeye çalıştı. Canını bile isteye yakmadığını söyleyerek onun güvende olduğunu hissetmesini istiyordu.
Küçük kız annesine güvenle baktı. Her zaman canını bile isteye yakmadığını ve bundan sonra da yakmayacağını bildiği için canı acımasına rağmen annesine engel olmamak için sesini bile çıkartmadan bekledi. Genç kadın kremi sürdü ve iyice yaydı. Yavaş hareketlerle ve okşayarak kremi yaydı, yaptığı iş bitince de kremi kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin Yeşili (Anlaşmalı Evlilik) -Askıda-
Ficção Geral(İki kitap tek bir kitap içerisinde yer almaktadır. Ek olarak bir başka kitap paylaşmak yerine buradan devam ettim, keyifli okumalar dilerim ^^) Bir kelebek geçti üstlerinden sonra da aşkın tohumlarını kadının kalbine düşürdü. Kelebek anlaştı topra...