💙💚~19. BÖLÜM~💙💚

1.7K 525 197
                                    

"Hayatta hep mutlu olursam hayalini kuracak neyim kalır?"

-Dostoyevski-

Mavinin Yeşili

Bölüm: 19

Anlam yüklediğimiz şeylerin maddi değeri olmazdı gözümüzde.

Annesinden ona kalan bu saat, kaç liraya satılsa, Derin'in gözündeki değere ulaşabilirdi?

Elinde tuttuğu, doksanlı yıllara ait olduğu çok belli olan saat, nefesini tutarak açtığı kırmızı kutudan çıkmıştı. Annesine ait olduğunu düşünüyordu zira babası ona annesini anlatırken çokça bu saatten bahsetmiş, bu saati ona detaylıca anlatmış ve bu saat için, "Annenin gözünün nuru," tabirini kullanarak anlatmıştı.

Ona dediklerinin biri de annesine, evlilik yıldönümlerinde aldığı bir hediye idi. Annesinin bu saati kızına vermeyi hep çok istediğini ama kaderi yüzünden yapamamış olduğunu, zamanı gelince de bir şekilde onun eline ulaşacağını anlatıp durmuştu, geceleri uyumadan hemen önce.

Şimdi ise, babasının tam da dediği gibi zaman ve mekana rağmen onun eline ulaşmıştı bu saat.

Yutkundu.

Annesine ait olan ve onda bulunan tek şey bu saatti. Bir zamanlar annesinin bileğinde olan bu saat, artık onun bileğinde olacaktı.

Derin, annesini hissetmek istercesine saatin üzerinde parmaklarını gezdirdi, her bir detayında gezinen mavi gözleri ile de onun üzerinde bulunan küçücük bir çiziği bile hafızasına kazıdı.

Derin bir nefes çekti içine. Her şeyi toparlamak için uğraşırken bu sefer arkasını toparlayamıyor, koca bir dert dağının içinde sürüklenip duruyordu. Her ne kadar mutlu olmaya çalışsa da geçmişi onun yakasını bırakmıyor, gelişeceği ile iş birliği yaparak acısına acı katıyordu.

Derin, son kez saate baktı ardından yavaş hareketlerle onu kutudaki yerine tekrar koydu. Bu sefer de titreyen ellerini zarfın üzerine tuttu. Burda neler yazdığını bilmese de annesinden ona kalan bir şeylerin olduğunu hissedebiliyordu. Parmakları, zarfı kavradı ve yavaş hareketlerle onu açtı.

Zarfı, yatağın yanına, boşluğa gelişi güzel bırakıp elinde kalan katlı kâğıdı da derin bir nefes alarak ve kendimi içinden çıkacak her şeye hazırlayarak açtı.

Çok güzel bir el yazısıyla yazılmış bir mektup vardı. Mürekkep boya ve kâğıt, üzerindeki solmalardan ve bozulan mürekkep lekeleri sayesinde çok eskiden beri, bu kutuda açılmayı beklediklerini bas bas bağırıyordular.

Gözlerini kâğıdın üzerinde gezdirdi ve okumaya başladı.

Ben hissediyorum miniğim. Kötü şeyler olacak ve biliyorum bunu sende hissediyorsun. Elim, karnımın üzerinde ve içerde durmadan kıpırdanmandan bunu anlayabiliyorum. Şu an, babanın çalışma masasında, elime aldığım bir kalem ve kâğıt ile yazıyorum bu cümleleri sana. Söz uçar yazı kalır, derler. Ben ise belki görüşemeyiz diye yazıyorum bu satırları sana.

Güzel kızım benim, yavrum, hayatında belki olamayacağım ama seni her daim, nerede olursam olayım çok seveceğim. Belki bedenen yanında olamayacağım lakin ruhum hep seninle olacak.

Mavinin Yeşili (Anlaşmalı Evlilik) -Askıda-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin