"Ve bazen iyi şeyler biter ki,
'daha iyileri' başlayabilsin."-Marilyn MONROE-
Mavinin Yeşili
Bölüm: 10
Kadın, "O giden de kimdi kızım?" diye sordu. Melek Hanım, Emre'yi tam merdivenlerden inerken görmüştü. Genç adamın sırtını görmüş, yüzünü göremediği için kimin geldiğini anlayamamıştı. Emre onu görmeden kapıdan çıkarken onun ardından çıkan Derin ile meraklanmıştı Melek Hanım.
Derin, ses tonunu Ceylin onu duyamasın diye düşürürken, "Ceylin'in öz babasıydı," dedi. Aklına evlilik olayını ona anlatmadığı geldiğinde içini bir korku kapladı. Melek Hanım'ın soru sormasına fırsat vermeyip ayaküstü olayları anlatsa da en sonunda konu mutfak masasında sonlanmıştı. Derin, kendini bitkin hissediyordu ama bunu dışarıya yansıtmamaya özen gösteriyordu. Bunu düşünmemek kendine iyi geleceğini bildiğinden, hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmaya gayret ediyordu.
İkili bir süre daha konuştuktan sonra yemek hazırlığına başladılar. Derin, gelmeden önce yaptığı işin birçoğunu yarın halledeceğini düşünerek şirkete gitmeyi istememişti. Melek Hanım'ın çok fazla tepki göstermemesi onu içten içe mutlu ederken kafasında bugünden sonra olacaklara ilgili bir sürü olay vardı. Mesela Ceylin bu evliliği nasıl karşılayacaktı? Ya annesini paylaşmak istemeyerek itiraz ederse ne yapmalıydı? Ya da Emre'ye bağlanırsa o zaman ne olacaktı? Kızı bu küçük yaşında bunca şeye nasıl katlanacaktı? Küçücük bedeni, kendinden büyük bir hastalıkla mücadele ederken bunlara da nasıl katlanacaktı?
Derin, aklında süzülen birçok soruyla cebelleşirken yaptığı işe odaklanmaya çalıştı. Bu, kendini çıldırmaktan korumak için şarttı zira zihni, bir yığın düşüncenin arasında ezilip kalacaktı.
...
Emre, hızla şirkete girdiğinde onu telefon aracılığıyla arayan çalışanının yanına gelmesini istedi. Çalışan kişi, bir müddet sonra onun yanına geldiğinde, "Efendim, misafiriniz toplantı odasında sizi bekliyor," diyerek durumu izah etti ve patronundan gelecek en küçük bir tepkiyi bile kaçırmamaya özen gösterdi.
Emre'nin yüzünde tek bir mimik dahi oynamazken merdivenleri kullanarak toplantı odasına girdi ve karşısında gördüğü yüzle birlikte bedeni kasıldı. İnsanlar gözleriyle birini öldürebilseydi eğer, genç adam bunu saniyesinde yapmış olurdu. Karşısında, baş köşede oturmuş pişkince sırıtan adamda etkili değildi bakışları. Berat ne onun sert çehresinden ne onun kasılan vücudundan ne de onun öldürücü bakışlarından korkmuştu. Emre'nin onu öldürmek istediğini söylemeden anlayan genç adam istifini bozma zahmetine dahi girmiyordu.
Aksine genç adamın sinirden delirmiş hali, Berat Özkan'ı keyiften dört köşe bir hale getiriyordu. Onun karşısında pişkin pişkin sırıtırken Emre'nin onun üzerinde herhangi bir etki bırakmadığı bariz bir şekilde ortadaydı.
Emre'nin kapı kolunu sıkan parmakları büyük bir gürültüyle kapıyı çekip kapatırken hızla Berat Özkan'ın yakalarını kavradı. "Ölmek mi istiyorsun! Seni sadece birkaç kemik kırıkla bıraktığıma dua etmen gerekirken burada ne işin var?!" diyerek tükürürcesine konuştu.
Berat'tan bir kahkaha koptuğunda Emre tek eliyle silahını çıkardı. Onun anlına dayarken, "Belli sen ölmeye gelmişsin buraya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin Yeşili (Anlaşmalı Evlilik) -Askıda-
Fiction générale(İki kitap tek bir kitap içerisinde yer almaktadır. Ek olarak bir başka kitap paylaşmak yerine buradan devam ettim, keyifli okumalar dilerim ^^) Bir kelebek geçti üstlerinden sonra da aşkın tohumlarını kadının kalbine düşürdü. Kelebek anlaştı topra...