Yeşilin En Koyu Hali
Bölüm: 2- Planın Zedelenmesi
Günün akşamında, güzel bir akşam yemeğinin ardından herkes salondaki yerlerini almıştı. Burcu'nun heves ile ortaya attığı sohbet etme fikri, herkesin hoşuna gittiği için mutfakta hazırlıklar yapılıyordu.
"Bu kadar uğraşacağımızı bilseydim demezdim ya," diyerek sızlanan Burcu'ya güldü Derin. Keki doğramakla uğraşıyordu ve kahve ile de ilgilenme görevi Burcu'ya kalmıştı. "Hadi hadi sızlanma," diyerek dirseği ile ona dokundu, elinde bıçak vardı. "Taşıracaksın şu kahveyi," diye söyleyerek onu uyardı çünkü genç kadın kahve hariç her şeyle ilgileniyor, elinde tuttuğu telefona bakışlarını odaklıyordu. Derin, onun sıkıldığını fark edebiliyordu.
"Bir şey olmaz, ben dikkat ediyorum," diyerek konuşmasının hemen ardından, kahve ona nispet yaparcasına cezvenin kenarından taşıyordu. "Eyvah!" diyerek kendi kendine yakınan Burcu, elindeki telefonu hemen tezgâhın üzerine bıraktı ve cezveyi ocaktan aldı. Bir yandan da oacğı silmek için bir bez arıyordu gözleriyle.
Dudaklarını ısırdı, her şeyin birden olması sinirini bozmuştu. Ocağın altını kapattı ve fincanlara kahveyi doldurdu. En sonunda Derin'in "Ben sana demiştim," dercesine bakışları yüzünden içindeki suçluluk duygusu artarken konuştu. "Ben biliyordum başıma geleceği yenge," dedikten sonra eline bir bez aldı, çekmeceden.
"Sakarlığım başıma bir gün iş açacak," diyerek sızlanırken ocağı siliyordu. Her yeri dikkat ile silmeye çalışıyor, mavi gözleri ile etrafı tarayarak bir kusur bulmaya çalışıyordu. Derin, ona yardımı dokunsun diye kahvelerin yanı için bardaklara su katarken, "Biz ona sakarlık demeyelim de dikkatsizlik diyelim bence," cevabını verince Burcu buna gülmekle yetindi. Birkaç gündür bunu etrafındaki kişilerden çokça duyuyordu.
"Her şey tamam mı?" en sonunda mutfaktaki işleri bitince son bir kez daha kontrol etmek amacıyla bunu sormuştu Derin. Burcu bu soru karşısında omuzlarını salladı. "Bence sorun yok, şu tepsileri alalım da geçelim salona artık," bıkkınca konuşması yengesini güldürmüştü. Başlardaki hevesli ve canlı halinden eser kalmayan genç kadın tepsilerden birisini kavradı. Bir diğeri de Derin'e kalmıştı.
Burcu önden ilerleyip mutfaktan çıkınca genç kadın da onu takip etti. Kahveleri herkese ikram eden Burcu yerine geçerken Derin de ikramlıkları sehpalara bırakmıştı. Kızı için hazırladığı sütü kızına uzatınca onun gülümsediğine şahit oldu ve bu, yorgun olan bedeninin birden mutlulukla rahatlamasına sebebiyet verdi.
Küçük kız dökmemeye dikkat ederek sütünü yudumluyordu. Sena Hanım'ın yanından ayrılmayı istemediği için yaşlı kadının yanına oturuvermişti. Annesinin yanına oturması da onu çok mutlu etmişti. Bulunduğu ortam, onu huzurlu kıldığı için keyifle sütünden bir yudum daha aldı.
Hakan Bey, kahvesinden bir yudum aldı ve gülümsedi. Derin buna pek şahit olmadığı için şaşırsa da kendini hemen toparladı. Yaşlı adam her daim yorgun olduğu için her zaman odasında dinleniyor, genç kadın da onu pek fazla göremiyordu. "Ne güzel düşündün, hep birlikte vakit geçiremiyorduk uzun zamandır," diyen yaşlı adam torununa bakıyordu.
Burcu ağzına bir leblebi atarken omuzlarını umursamazca salladı. "Siz de çok işkoliksiniz, yüzünüzü gören cennetlik vallahi," dediğinde bu sözleri onu dinleyenleri güldürmüştü. Hakan Bey gülerken belli belirsiz başını sallamakla yetindi. Torununa hak veriyordu ve bunun ona çok iyi geldiğini fark edebiliyordu.
Sena Hanım eline aldığı bir krakeri yanında oturan küçük kıza uzattı ve sözü devraldı. "Havalar güzelleşsin, bir piknik falan yapalım bari," diyerek fikrini ortaya koydu. "Kaldık evin içinde, doğru düzgün dışarı çıkıp hava alamadık," işleri haricinde evde çıkmayan yaşlı kadın, artık bunaldığını hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin Yeşili (Anlaşmalı Evlilik) -Askıda-
Ficción General(İki kitap tek bir kitap içerisinde yer almaktadır. Ek olarak bir başka kitap paylaşmak yerine buradan devam ettim, keyifli okumalar dilerim ^^) Bir kelebek geçti üstlerinden sonra da aşkın tohumlarını kadının kalbine düşürdü. Kelebek anlaştı topra...