"Ey can; hiç kimseye hak ettiğinden daha fazla değer verme; ya onu kaybedersin ya da kendini mahvedersin."
-Hz.Mevlana-
Mavinin Yeşili
Bölüm: 22- Yalanların Gerçeğe Dönüşmesi
Derin, Emre ile kol kola bir şekilde düğünün yapılacağı mekana girince onları bir alkış tufanı karşıladı. Birazdan dünya evine girecek olan bu çifti, herkes büyük bir sevinç ile karşılıyordu. Nikah memuru ve şahitleri, masada onları bekliyorlardı. İkili, uzun ve ışıklı yoldan yürüyorlardı.
Derin, gelin odasındayken su içtiği için mutlu oldu zira şu an bunca kişinin arasından geçip masaya yürürken dili damağı kurumuştu. Eli ayağı titriyordu, Emre'nin koluna girmiş olmasaydı şu an yere kapaklanabilirdi.
Peri masallarındaki prenses gibi hissediyordu kendini şu an. Herkes onları alkışlıyor ve tebrik ediyordu, sevdiği adam ile bunları yaşıyor olmak az da olsa onu mutlu ediyordu ama bu masalı bozan tek şey, bunların hepsinin formaliteden olmasıydı. Her şey bir plan sonucunda ortaya çıkmıştı. Şu an yaptıkları, insanları kandırarak onları gerçek olmayan durumlara inandırmaktı ve kimseye gerçeği anlatamazdılar. En ufak bir hatada, bu büyü bozulacak, gerçekliğe dönülecek ve herkes onların yalancı olduklarını anlayarak onlara kötü kötü bakıp kandırılmış olmanın vermiş olduğu hissiyati böyle yok edeceklerdi.
Derin, gerilemeden edemiyordu, birinin bu gerçekleri öğrenecek olmasını ve bundan sonraki olayları kafasında kurguladıkça ölüp ölüp diriliyordu. Olayların gerçek yüzünü bilen kişiler, sonuna kadar güvendiği kişilerdi ama bu ihtimali de aklından geçirmeden edemedi.
Derin, bu düşünceler içinde boğuşurken Emre'de ondan çok da farksız değildi. Derin gibi o da her ihtimali gözden geçiriyor, bu bir ay içinde gerçeklerin gün yüzüne çıkmaması için neler yapabileceklerini düşünüyordu ve istemese de olur da gerçekler ortaya çıkıp hayatlarını alt üst ettikten sonra ne yapması gerektiğini tek tek düşünüyordu.
İkili, yoğun düşünceler içinde nikah masasına ulaştı. Emre, nezaketen Derin'in sandalyesini çekip oturmasını bekledi ve sonra onun yanında bulunan, ona ayrılan beyaz sandalyeye geçti. İkisi, yerlerini alıp oturana kadar salondaki alkışlar ve gürültü kesilmedi. Nikah memuru, salonda oluşan sessizlikle beraber konuşmaya başlarken salondaki herkes pür dikkat nikah nazarındaki çifti izliyor, onlara mutluluk dilekçesine bakıyorlardı.
"Siz, Kemal kızı Derin Yade Saraç, yanınızda oturan Çınar oğlu Emre Karahan'ı hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde bir ömür boyu eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?" Nikah memuru, konuştuğu için ağzına doğru tuttuğu mikrafonu bu sefer Derin'e uzattı.
"Evet," diyen Derin, hiç tereddüt etmeden konuşmuştu. Bulunduğu anın vermiş olduğu duygu yoğunluğu, ona konuşmayı bile unutturacak cinstendi. Aslında, bu nikahta formalitedendi ve Emre ile kurdukları planın küçük
bir parçasıydı ama işin içinde Emre vardı.Derin, hangi ara ona bu kadar fazla aşık olduğunu bilmiyordu. Onunla ilk göz göze geldiğinde, kalbi hiç tanık olmadığı bir ritimde çarpmaya başlamıştı, hastanede onunla anlaşmayı imzalarken ilk defa orada ona aşık olduğunu kendine itiraf etmişti ama kalbindeki bu aşkın tohumu hangi ara büyüyüp koca bir çınara dönüşmüştü bilemiyordu. Şu anda, küçük yaşlarındaki anılarını hatırlamaya çalışıyor gibi Emre'nin onun hayatına girdiği andan itibaren yaşadıklarını gözden geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin Yeşili (Anlaşmalı Evlilik) -Askıda-
Fiksi Umum(İki kitap tek bir kitap içerisinde yer almaktadır. Ek olarak bir başka kitap paylaşmak yerine buradan devam ettim, keyifli okumalar dilerim ^^) Bir kelebek geçti üstlerinden sonra da aşkın tohumlarını kadının kalbine düşürdü. Kelebek anlaştı topra...