Multi medya: Ceylin Saraç
Multi medyadaki şarkı: Zeynep Bastık 'fırça'
Keyif almanız dileğiyle...
Seviliyorsunuz❣❣❣
İyi okumalar...
"Her seçiş
bir vazgeçiştir."-Santre-
Mavinin Yeşili
Bölüm:8- Ardı Arkası Kesilmeyen İstekler
Tik tak tik tak...
Yakında olacak şeyleri beklemeyen biri için bu saat sesi onu rahatsız hissettirmezken gelecek bir zamanı bekleyen biri için de o sesi dinlemek sonu bitmeyen bir tünele girmek gibiydi. Bekliyordu ama neyi beklediğini bilmediği için bu süre uzayıp gidiyor, ona adeta işkence ediyordu. Genç adam, kolundaki saat sesinden zamanın geçtiğini anlasa da beklediği zaman gelmedikçe hafiften rahatsız olmaya başlıyordu.
Yaklaşık üç saat önce doktor yanlarına gelerek kısa bir açıklama yapmış, Hakan Bey'in durumunun iyi olduğunu ve ne zaman uyanacağının belli olmadığını söyleyip gitmişti. Sena Hanım, eşini görmeden rahatlamayacaktı ama eşini bir müddet görmemesi gerekiyordu. Bu yüzden bir köşede içine içine ağlarken Burcu ona destek oluyordu.
Demir, Volkan'ı da yanına alarak hastaneye gelmişlerdi. Onlarda, seslerini çıkarmadan bir köşeye oturmuşlardı. Acı içinde kıvranan aile fertlerine nasıl yardım edeceklerini bilmedikleri için bunu yapmakla yetiniyordular.
Önlerinden geçip Hakan Bey'in odasına giren hemşirenin ardından hepsi hareketlendi. "Ne oldu ki?" diye soran Sena Hanım aralarındaki bu sessizliği bozan kişi oldu. Emre sıkıntı ile kravatını düzeltti. "Babaanne endişelenme, rutin kontrollerdir," diyerek yaşlı kadının rahatlamasını umdu, genç adam. Yaşlı kadın elini kalbinin üzerine koyup eşi uyansın diye içinden ettiği dualarına kaldığı yerden devam etti.
Yaklaşık üç dakika sonra içeri giren hemşire, odadan çıktığında hepsi birden ayağa kalktı. Hemşire yüzündeki gülümsemeyle birlikte, "Hakan Bey uyandı. Ben Doktor Bey'i çağırıp geliyorum. Son durumu size o bildirecek. Geçmiş olsun," hemşire, bilgi vermesinin ardından yanlarından geçip hızla ayrıldı.
Burcu ve Sena Hanım birbirlerine sıkıca sarıldılar. Yürekleri ağızlarında bir şekilde bekledikleri cevabı sonunda almanın rahatlığı vardı üzerlerinde. Emre iki eliyle yüzünü kapatıp yüzünü sıvazladı. Ailesi diyebileceği kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmezken o da en az babaannesi ve kız kardeşi kadar endişelenmişti. Bu, yüzünden belli olmuyordu lakin her duyguyu başkalarına yansıtmak gerekmezdi.
Demir ayağa kalkıp Emre'nin yanına giderek yanına oturdu, omzunu sıktı. Diğerleri duyup endişe etmesinler diye fısıltıyla, "Biraz sakinleşmelisin, gerildiğini ve onun için endişelendiğini görebiliyorum," demesinin hemen ardından genç adam bunu bekliyormuş gibi dik tuttuğu omuzlarını düşürdü. Gerilen kaslarını rahat bırakıp gevşetince üzerindeki yükün biraz olsun rahatladığını hissetti. Olmadığı biri gibi davranmak da insanın omuzlarına yük olarak biniyordu.
Volkan, "Hakan Amca daha bizim gibi yüz kişiyi daha cebinden çıkarırdı zaten," dedi, onları biraz olsun rahatlatmak için. Demir, bunu fark ederek ekledi, "Öyle tabii. Koskoca Hakan Karahan'dan bahsediyoruz. O hiç kolay kolay pes eder mi?" demesinin hemen ardından Emre gelen doktora baktı. Doktor yanlarına vardığında, "Ben hastayı kontrol edeyim. Durumuna göre sizi içeri alırız." dedi ve hepsi onu onayladığında yanındaki hemşireyle birlikte içeri girdi doktor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin Yeşili (Anlaşmalı Evlilik) -Askıda-
Ficção Geral(İki kitap tek bir kitap içerisinde yer almaktadır. Ek olarak bir başka kitap paylaşmak yerine buradan devam ettim, keyifli okumalar dilerim ^^) Bir kelebek geçti üstlerinden sonra da aşkın tohumlarını kadının kalbine düşürdü. Kelebek anlaştı topra...