"Git bu evden! Anlıyor musun? Git!"
Demek bu kadar basitti. Bana sırtını çevirmiş, üniversite için bana para bile vermeyen ailemin beni evden kovması bu kadar basitti.
Yüzümde sinirden oluşan gülümsemeyle ona döndüm.
"Senden nefret ediyorum." dedim ve odama çıktım. Ağlamıyordum,Ağlayamazdım. Onlar için ağlamak bana göre değildi.
Belki de haklıydılar. Gitmem gerekiyordu, bu lanet evden gidip kendi başımın çaresine bakabilirdim.
Dolabımdan siyah valizimi çıkarıp kıyafetlerimi gelişi güzel içine tıktım. Aşağıdan hâlâ bağırma sesleri geliyordu.
Valizimi topladıktan sonra yatağımın altındaki kutuyu çıkarıp içinden on bir yaşımdandır biriktirdiğim paramı alıp cebime attım.
Evet, gidiyordum. Artık rahat edebilirlerdi.
Aşağı indim, onların yüzüne bile bakmak istemiyordum.
Kapıya doğru ilerleyip hızla evden çıktım. Nereye gidebilirdim?
Angelina? Hayır, o sürtük hiçbir iyiliği karşılıksız yapmaz.
Kylie? Olabilir fakat her gün eve farklı bir erkekle geldiğini duydum..Çevremdeki kızlara güvenemezdim... Peki, erkekler?
Calum'un yanına gidebilirdim.. Ah, unutun bunu. Kız arkadaşı beni öldürür.Yolun kenarında durup valizimin üstüne oturdum. Telefonumu çıkartıp rehberi açtım. Matt'i arayabilirdim. Eski okulumdan güvenebileceğim sayılı kişilerdendi. Numaraya basıp aradım.
"Hadi Matt.. Lütfen." derken dudağımı kemiriyordum.
"Alo?" dedi telefonun ucundaki Matt.
"Matt, Benim Maggie. Maggie Spout."
"Maggie! Sen iyi misin? Sesin.." derken sözünü kestim.
"Ah, evet. İyiyim... Senden bir iyilik isteyecektim." Matt bana yardım edebilirdi..
"Tabi ki." dedi içten bir sesle.
"Birkaç günlüğüne sende kalabilir miyim?" Umarım hâlâ onu bıraktığım gibi masumdur.. Anlarsınız işte.
"Ta-tabii.. Bir sorun olmadığına emin misin?" dedi.
"Eminim.. Ve Matt," dedim.
"Evinin adresini atar mesaj atar mısın?"
--------------------------********--------------------------
"Teşekkür ederim, Matthew." dedim valizi kenara koyup montumu çıkarırken.
"Sorun değil.. Ah, etraf fazla dağınık. Kusura bakma." dedi ve yerdeki cips paketini ayağıyla ittirdi. Güldüm
"Asıl sen kusura bakma... Sadece birkaç günlüğüne. Söz veriyorum, bir ev ve iş bulduğumu zaman hemen gideceğim." Ne kadar yüzsüzdüm!
"Sorun değil, biz arkadaşız. Arkadaşlar bu günler içindir" dedi ve kendini burdan çok rahat duran tekli koltuğun üstüne attı.
Benle aynı yaşta olmasına rağmen şuan bana abi şefkati gösteriyordu.
"Şu meseleyi anlatmak ister misin?" dedi kollarını dizine yaslayarak.
"Anlatmasam daha iyi... Sadece bir iş bulsam bana yeter."
"Sana yardımcı olabilirim.. Tabi sen de istersen." dedi. Yardımcı mı?
"Bunu cidden yapar mısın?" dedim.
"Tabii.. Sen şimdilik misafir odasına geç. Ben bir haber olursa sana söylerim." dedi ve ayağa kalktı.
"Gel sana odayı göstereyim."
----------------------********--------------------------
Gece saat iki.. Hâlâ gözüme uykunun 'u'su bile girmedi. Ya bir iş bulamazsam? Ya üniversite hayallerim suya düşerse? Olmasın.. Olamaz. Tanrım, lütfen!
"Maggie?" dedi Matt ve ardından kapıyı tıklattı.
"Girebilirsin Matt." dedim sırtımı duvara dayayıp.
Sakince kapıyı açtı ve içeri girdi. Işığı yakıp, gülümsedi
"Şanslısın.. Fazla iyi olmasa da bir iş bulabildim."
"Cidden mi?" dedim yataktan hızla kalkıp yanına giderek.
"Cidden." dedi ve güldü. Boynuna atlayıp sarıldım.
"Teşekkür ederim, Matt! Çok teşekkür ederim." dedim. Sarılmama karşılık verip derin bir nefes aldı. Geri çekilip ona baktım.
"Peki.. Ne bulabildin?" dedim heyecanla.
"Hizmetçilik..." dedi sesi düşerken. Yüzümdeki gülümsemenin solmasına izin veremezdim. Hiç yoktan iyiydi.
"Peki nerede?" dedim aynı heyecanla.
"Dallas'ın yeni evinde..." DALLAS MI?!