-Maggie-
Sabah uyanıp telefonumu kontrol ettim. Kilit ekranındaki bildirimleri okurken gözüme gelen mesaj takıldı.
"Cameron 30 Dakika Önce
Günaydın."Dün gece yazdığım mesajı almış olmalıydı.
Evet dün gece uyumadan önce ona mesaj atmıştım. Aslında atmamam en iyisiydi fakat kendimi tutamayıp ona yazmış ardından da utanmadan cevap beklemiştim.
Ve o bana yedi saat sonra yazmıştı.Telefonun kilidini açıp cevap vermek için elimi klavyede hareket ettirirken durup yazdığım mesajı sildim.
Yazmamak en iyisiydi.Telefonu kitleyip tekrar komidinin üstüne koyduğumda esnedim.
Aniden "Günaydın!" Diye odaya giren Shawn'ı görünce güldüm.
"Günaydın," dedim yorganı üstümden kaldırıp.
"İyi uyudun mu?"
"Sanırım," dediğimde "Dün gece birkaç kez seni kontrole geldim. Ellerin sürekli soğuktu." dedi.
Ellerime bakıp güldüm. "Strese gelince hep böyle olurlar zaten."
Gülüp "İstersen eve doktor çağırabilirim." Dedi.
Demek ki onlarda böyleydi.
"Hayır," dedim kafamı sağa sola sallayıp. "Kesinlikle gerek yok."Yavaşça öksürüp "Ben alt kattayım o zaman," dedi. Kafamı salladığımda alt kata indi.
Tam yataktan kalkıp banyoya girecektim ki telefonuma gelen bildirimle durdum.
"Cameron Şimdi
Bende kalan eşyalarını almak ister misin yoksa ben mi getireyim?"Kaşlarımı kaldırıp kilidi açtım ve cevap yazdım.
Kime:Cameron
Evde eşyamı bırakmamıştım?Mesajı gönderip cevap bekledim. Yaklaşık on saniye sonra gelen mesaja güldüm.
Kimden:Cameron
Ah,lanet.. Her neyse. Tamam.Daha ne olduğunu anlayamadan alt kattaki Shawn bağırdı. "Maggie!"
"Geliyorum," dedim telefonu kitleyip cebime atarak.
"Hadi ekmekler soğuyor!" Dediğinde merdivenlerden iniyordum.
"Geldim!" Dedim gülümseyip sandalyemi çekerken.
"Yumurtayı nasıl yersin bilemedim." Dediğinde güldüm. "Yumurta sevmem."
"Oh," dedi. "Ciddi misin?"
Kafamı salladığımda gülüp tavanın altını söndürdü. "Güzel o zaman hepsini tek başıma yerim."
Gülüp bardaklarımıza portakal suyu doldurduğumda "Dışarı çıkmak ister misin?" Diye sordu.
"Aslında kendi evime geçmeyi düşünüyordum." dedim.
"O evde tek başına kalamazsın." Dediğinde kaşlarımı kaldırıp "Neden ki?" Dedim.
"Çünkü ben izin vermiyorum." Deyip güldü.
Gülüp "Ama orası benim evim."dedim.
"Burası da evin sayılır," dedi. "Baksana sana tişörtlerimden bile verdim!"
Gülüp üstümdeki tişörte baktım. "Teşekkür ederim Shawn."
"Tişört için mi?" Dedi sırıtıp. "Merak etme zaten bu tişörtü sevmezdim."
"Tanrı aşkına!" Dedim tişörtü gösterip. "Bu siyah tişörtün neresini sevmiyorsun?"
"Bana fazla dar geliyordu," deyip omuz silktiğinde "Bu seninle ilgili bir sorun. Tişörte suç atma!" Dedim.Gülüp tabağına kahvaltılıklar doldurmaya başladığında yüzünü incelemeye başladım. Bir gözü öbürüne göre daha garip duruyordu ve bu ona şirin bir hava katmıştı.
Shawn her kızın isteyebileceği türden bir erkekti. Hem müziğe de yeteneği vardı. Bazen "Acaba bu özelliğini kullanıp kızları etkilemeye çalışıyor mudur?" Diye düşünmeden duramıyordum.
"Yemeyi düşünmüyor musun?" Dedi tabağımı gösterip.
Gülüp "Aslında aç değilim." Dediğimde ekmek sepetinden bir dilim ekmek alıp kenardaki reçeli üstüne sürerek bana uzattı. "Bunu yemeden masadan kalkamazsın."
Uzattığı ekmeğe bakıp "Ciddi olamazsın?" Dedim.
"Benim evim,benim kurallarım." Dedi.
"Hani burası benim de evim sayılırdı?" Dedim.
Sırıtıp ekmeği biraz daha bana doğru yaklaştırdı. "Kendin mi yersin ben mi yedireyim?"
"İyi," dedim ekmeği elinden alıp. "Kendim yerim."
Sırıtışı daha da büyürken "Akıllı kız." Dedi.
Gözlerimi devirip ekmekten bir dilim ısırdım.
"Matt ile konuştun mu?"
"Hayır," dedi. "Telefonları sürekli meşgul."
Kafamı sallayıp ekmeği yemeye devam ettim.
"Dün gece," dedim. "Cameron'a mesaj attım."
Elindeki bıçağı hızla masaya koyup güldü. "Ne yazdın?"
"Sadece bir iyi geceler mesajıydı." Dedim gözlerimi devirip.
"Peki o ne cevap verdi?"
"Günaydın yazmıştı." Dedim.
"Bu da bir gelişmedir," dedi Shawn gülüp. "İlk günden böyle olduysa bir aya kesin barışırsınız."
"Barışmak?" Dedim ekmeğin son lokmasını da ağzıma atıp yutarak. "Barışacağımı düşünmüyorum."
Shawn kaşlarını kaldırdığında "Barışmamı beklemiyorsun değil mi?" Dedim. "Çünkü öyle bir şeyi bekliyorsan üzgünüm ama yapamam."
"Senden bunu isteyemem zaten," dedi sandalyeden kalkıp masadaki tabağını alarak. "Ama barışırsan bu ikiniz için de iyi olurdu."
"Ama-" dediğimde sözümü kesti.
"Her neyse," dedi. "Televizyon izlemek ister misin?"-Cameron-
"Sen tam bir aptalsın,Cameron." Dedi Nash gülerek.
"Tanrı aşkına Grier! Gülmeyi keser misin?" Dedim yüzümü ellerimle kapatıp.
"Ama-" dedi kahkahalarının arasında "Sen tam bir rezilsin!"
"Hadi ama!" Dedim. "Eve geri dönmesi için iyi bir bahaneydi."
"Tanrı aşkına," dedi gülmekten dolmuş gözlerini silerek. "Hayatımda bu kadar basit bir plan görmemiştim."
Gözlerimi devirdim. "Senin şirkete gitmen gerekmiyor mu?"
"Haklısın," dedi derin bir nefes alıp. "Sen gelmiyor musun?"
Kafamı olumsuz şekilde salladığımda "Gelip Bay Dallas'la konuşsan iyi olurdu." Dedi.
"Bu sinirle o adamın yüzünü dağıtabilirim." Dedim otuz iki dişimi kullanıp gülümseyerek.
"Sen bilirsin dostum." Dedi Nash gülüp masanın üstündeki araba anahtarını alarak. "Dönerken almamı istediğin bir şey var mı?"
"Maggie'yi getirebilir misin?" Dedim alayla gülüp.
Hiçbir şey demeden durduğunda "Tekrar buraya gelmene gerek yok. İyiyim ben." Dedim.
"Emin misin?" Dedi.
"Eminim," dedim. "Teşekkür ederim."
Kafasını sallayıp salondan çıktığında derin bir nefes aldım.Peki şimdi ne yapacaktım?