Baekhyun için aldığım çorbayı mikrodalgada ısıtırken hissettiğim heyecan yüzünden yerimde duramıyordum. Onun evine ilk kez geliyordum rüyalarımda sayısız kez gelmiş olsam bile fiziksel olarak ilk kez buradaydım. Bu anı kimsenin bozmadığını düşündüğümde aklıma gelen ilk şey Tanrı'nın ilk kez benden yana olmasıydı bu gece. Baekhyun peluş battaniyesine sarınmış bir şekilde yanıma geldiğinde kendime şu soruyu sordum ;
Neden daha önce buraya gelmemiş ve onunla bir gece geçirmemiştim?
Çok güzel görünüyordu, tamamen korunmaya ihtiyacı var gibi duruyordu, avucunun içinde tuttuğu peçeteler bile o güzelliği bozmaya yetmiyordu. Başını omzuma doğru yasladı ve burnunu bir kez daha çekti. Mutfağa girdiğini bu şekilde anlamıştım sürekli burnun çekiyor, arada bir hapşırıyordu. Nasıl hasta olduğunu merak ediyordum ama kendisine pek dikkat etmediğinin farkındaydım. Onu azarlamak istediğim anda başını kaldırıp sulu gözleriyle, kızarmış burnu ve büzüştürmüş dudaklarıyla bana baktı.
"Teşekkür ederim Sehun iyi ki buradasın."
"Böyle söyleme daha çorbandan içmedin bile." Hızlıca ısınan çorbasını tepsiye koydum ve peşimden gelmesini umarak yürümeye başladım. Küçük bir çocuk hatta penguen yavrusu gibi battaniyesinin ucuna takılan ayaklarıyla beni takip ettiğini gördüğümde kalbim yerinden çıkacaktı neredeyse. Bir yolunu bulup sonsuza dek burada kalmak istiyordum onunla birlikte. "Evet, işte böyle otur bakalım."
Yastıklarla donattığım koltuğa oturduğunda gülümsedim ve hızlıca koltuğun yanına çektiğim pufa oturup tepsiyi kucağıma aldım. Onu besleyeceğimi fark ettiğinde kıkırdadı iki elini de dudaklarına doğru çıkararak.
"O kadar hasta değilim Sehun çorbamı kendim içebilirim. Zaten benim için çok şey almışsın."
Omuz silktim, onu duymazdan gelerek çorba dolu kaşığı üflemeye başladım. Göz devirdi yaptığım harekete ama çabucak pes ederek dudaklarını araladı. Aramızdaki uyumu görebiliyor musunuz? Birbirimiz için yaratıldığımızı görebiliyor musunuz? Ona çorbasını içirmeye başladığımda bir daha itiraz etmedi, en küçük bir hareket bile etmedi. Battaniyeye sarınmış minik bedeni rahatlamış gibiydi, bacaklarını koltuğun ucuna doğru uzatırken neredeyse çorbası yarıya inmişti. O biraz su içerken televizyondaki çizgi filme göz attım. Gerçekten mi dememek için kendimi tutsam bile onun ne kadar çocuk ruhlu olduğunu biliyordum. Bundan bahsedersem kırılabilirdi. Hastalığın insanları daha da kırılganlaştırdığını okumuştum diş kontrolüm için sıramı beklerken masanın üzerinde duran bir dergide. Bu yüzden ağzımı bile açmadım bu konu hakkında. Çizgi filme bayılmışım gibi davrandım Baekhyun seviyorsa elbette severdim öyle değil mi? Onun için her şeyi yapardım.
"Bu akşam neyi kaçırdım?" Biraz kendine gelmiş gibiydi. Daha fazla iştahı olmadığını anlayınca kaşığı havada tutmayı sonlandırdım.
"Proje grubundan atıldığımı biliyorsun değil mi?" Elbette biliyordu. Ajansın duvarlarında gezen örümcekler bile bu haberi duymuştu bundan emindim. Utancımı gizleyememiştim ne yazık ki. Onun öğrenmesini istemiyordum, bu onur kırıcıydı fazlasıyla ne de olsa. Hafifçe başını salladı dudaklarını düz bir çizgi halinde tutuyordu. Konuşup beni daha da utandırmamak istediğini anladığımda onu sıkıca kollarımın arasına almak istedim. Ne kadar iyi birisi olduğunu görüyor musunuz?
"Bu geceki davette Junmyeon ve proje grubundaki ortak şirketten birkaç kişi vardı. Genel müdür ve yardımcısı da oradaydı ve sanırım proje şefi de. İşimi kaybedemezdim bu yüzden sunumu düzgünce yapmaya karar verdim herkes oradayken.""Çok cesursun Sehun." Gözleri parladığında kocaman gülümsedim. Kendimle gurur duymaya başlamıştım işte. " Burada olduğuna göre işler güzel gitti öyle değil mi? "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
F. M. L. / SEKAI
FanfictionSehun işini kaybetmemek için davetli olmadığı bir partiye katılarak hayatındaki en cesurca şeyi yapmıştı. O partide işini kaybetmediği gibi yeni proje üzerinde çalışmaya hak kazanmıştı. Garip olarak tanınan, kendi kendine konuşan, kimsenin birlikte...