"Jongin birisiyle ev arkadaşı olacağını söylediği gün oldukça heyecanlı ve mutluydu. Uzun zaman sonra onu ilk kez o kadar içten gülümserken görmüştüm. Onunla aynı evde yaşama fikri.." dedi, gözleri kahve dolu bardağına kayarken. "Senin için nasıl bir duyguydu?"
"Kötüydü. En yakın arkadaşım aniden Amerika'ya gidiyordu ve sevmediğim birisiyle aynı evde yaşama fikrine tamamen karşıydım. Kendi kendime onlarca plan yapmış olsam bile buradan gidemedim. En yakın arkadaşım, Jongin'e karşı bir şeyler hissettiğini söylediğinde aklımdaki planların hiçbirini gerçekleştiremedim. Başta her şey çok kötüydü. Lazzy ile anlaşamıyordum, bu evdeki en nefret ettiğim canlı oydu ama şimdi onu her şeyden daha çok seviyorum. Jongin ile ilk günlerim oldukça can sıkıcıydı. Onu görmek istemiyordum, sürekli ondan kaçıyor ve ona kaba davranıyordum. Başta ondan nefret ettiğimi düşünüyordum ama etmediğimin farkına vardım zamanla."
Beni anladığını belli edercesine hımladı ardından kahvesini içti yavaşça. Onun aksine bardağıma dokunmamış olduğumu yeni fark edebilmiştim. Bardağın sıcaklığıyla ısınan ellerim biraz daha iyi hissetmemi sağlasa bile hala olduğum yerden bir adım öteye gidememiş, Jongin için bir şeyler yapamamıştım.
Şu an kendimi düşünüyor olmadığımı bir kez daha fark ettiğimde istemsizce bunu yapmıyor olmama şaşırdım. Bencilliğim beni terk mi etmişti yoksa çok acı çekeceğim için beynim Baekhyun sorununu erteliyor muydu? Hiçbir şeyden emin değildim aslında.
Kendi duygularımdan, ne yapmak istediğimden, neden hala bu evde olduğumdan emin değildim."Jongin ile son günlerde aranız nasıldı?"
Kendimi sonsuzluk işaretleriyle dolu bir odaya kapatmışım gibi hissettim bir anda. Jongin ile son günlerde aramız iyiydi her ne kadar benim için karmaşık olsa bile. Öpüşme olayından sonra kendimi hala toparlayamamıştım sadece bu olayın üzerini kapatmıştım sessizce ama zihnimde o anı yaşayıp durduğum birçok an olmuştu.
Yalnız kalacağını bildiği halde Baekhyun ile yemeğe çıkmam için küçük dokunuşlarda bulunmuştu değil mi? Daha sonra onun doğum günü için koşuşturup durmuştu ama ben yaptığı her şeyi görmezden gelmiştim."Bilmiyorum." dedim, kahve dolu bardağı daha sıkı tutarken. "Onunla ilgili olan hiçbir şeyden emin değil gibiyim."
"Neden böyle düşünüyorsun?"
Ona her şeyi anlatmak istemiyordum. Jongin ile ilgili tüm düşüncelerimi soğumuş bir kahve eşliğinde, salondaki koltuklarda otururken haykırmak istemiyordum.
Yeşil kafanın aklımı nasıl karıştırdığını, kendimden şüphe duymama neden olduğunu, neden her gece onun yatağında uyumak istediğimi bir türlü anlamadığımı ya da en basit şekilde neden sırt çantamda jelibon taşıdığımı bile bilmediğimi anlatamazdım.
"Jongin ile ilgili emin olamadığın bir şeyler mi var?" Doğru soruyu sorduğunda onu duymamış gibi yaptım ama buna iki saniyeden daha fazla devam edememiştim. Tatlı bir gülüş bana Jongin'i hatırlatırken gözlerimi yerde gezdirmeyi bırakıp, karşımdaki güzel kadına çevirdim. "Jongin hep birisinin aklını okumada oldukça iyi olduğumu söylerdi. Sanırım o da kendine göre oldukça haklıymış. Benimle her şeyi açık açık konuşmanı beklemiyorum elbette Sehun ama Jongin'e yardımcı olabilmem için benimle bir şeyleri paylaşmanı çok isterim. "
Konuşmamak için dudaklarımı düz bir çizgi haline getirdim. Jongin'e yardım etmek istiyordum ama sanki bunu yapmak için ilk önce evinden gitmem gerekiyordu. Beni görmese ya da ben onu görmesem her şey daha iyi olabilirdi. Henüz bir ay bile olmamışken onu ağlattığım anlar çok fazlaydı, aynı zamanda haklı olduğu halde sustuğu, her şeyi görmezden geldiği ve beni haklı gördüğü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
F. M. L. / SEKAI
Fiksyen PeminatSehun işini kaybetmemek için davetli olmadığı bir partiye katılarak hayatındaki en cesurca şeyi yapmıştı. O partide işini kaybetmediği gibi yeni proje üzerinde çalışmaya hak kazanmıştı. Garip olarak tanınan, kendi kendine konuşan, kimsenin birlikte...