34

1.5K 162 177
                                    

Bölümün konusunu şöyle bırakıyorum, iyi okumalaaaar💗

"Bana söylemek istediğin bir şey yok mu?" Jongin bol peynirli pizza dilimi kostümüyle yanımda bittiğinde fısıldayarak konuşmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bana söylemek istediğin bir şey yok mu?" Jongin bol peynirli pizza dilimi kostümüyle yanımda bittiğinde fısıldayarak konuşmuştu. Konuşmaları için onları yalnız bırakmış ve kahve yapma bahanesiyle mutfakta tıkılıp kalmıştım. Bu yapmak istediğim bir şey değildi açıkçası, ancak Luhan'a ne kadar anlayışlı birisi olduğumu ve arkadaşlarımı sıkmadığımı göstermek amacıyla bunu yapmıştım. Yoksa Jongin'i onunla yalnız başına bırakmak 'asla yapma' listemde yer alıyordu hem de ilk beşin içinde.

Takındığım umursamaz tavırla ona baktım. Luhan ile konuştuğu sırada yanında değildim ancak bu konu dinlemediğim anlamına gelmiyordu. Elbette onları gözetlemiş ve konuştukları her şeyi dinlemiştim. Yoksa bir kahve yapmak için on dakikadır mutfakta suyun kaynamasını bekliyor olamazdım değil mi?

"Sana söylemek istediğim bir şey mi? Ne gibi? Kostümünün göğüslerini açıkta bıraktığını söylememi ister misin çünkü sana söyleyeceğim tek şey bu."

Jongin somurtarak koluma tutundu. Beni kendisine daha çok çekerken ellerimin boş olmasına sevinmiştim. Bazen onun kaslarının olduğunu ve tatlı görünse bile güçlü olduğunu unutuyordum. Sevimli bir ses çıktı dudaklarının arasından, söylediğim şeyleri kabul etmediğini belli ediyordu aynı zamanda başını iki yana sallayarak.

"Luhan açıkça beni kıskandığını söyledi." dedi, dudaklarını büzüştürerek. Alt dudağını dişlemek istedim o anda ama önemli bir sorun vardı. Kısa bir süre sonra evimizden gidecek olan adamın gitmeden önce kendisi için her şeyi normale çevirmek adına Jongin'den özür dinleyeceğini düşünmüştüm. Tamam, bunu yapmıştı ancak bunun yanında benim adımı da kullanmıştı. Aramızdaki negatifliğin nedenini açıklamıştı kollarımın arasındaki sevimli bebeğe.  "Yani bunun arkadaşça kıskançlık olduğunu düşünüyordum ve öyle olduğunu söylemiştin ama o--"

"Gerçekten onun söylediği her şeye inanıyor musun sen?"

Yüksek çıkan sesim onu ürkütmüştü. Kendimi sakinleştirmeye çalışırken aynı zamanda benden uzaklaşmaya çalışan Jongin'i hızlı bir şekilde göğsüme çekip, ellerimi beline (pizza kostümüne) sardım. Aslında onu gerçekten farklı bir şekilde kıskandığımın farkına varması bir şekilde iyiydi. Ona kendiliğimden bir şeyleri belli edemiyor, bunu yapmaya korkuyor ve çekiniyordum. Luhan bunun arkadaşça bir duygu olmadığını söylediğinde, Jongin eğer kahkaha atıp 'Sehun ve ben düşündüğün gibi değiliz' demeseydi bunu lehime kullanabilirdim ancak böyle olmamıştı.

Ona göre en yakın arkadaş, sıkı dost, hatta gelmiş geçmiş en iyi penis dostlarıydık.

Bu yüzden yalanlamak dışında yapabileceğim bir şey yoktu. Yaptığı en küçük bir şey kalbimin ritmini değiştirmeye devam ederken 'yaşasın ev arkadaşlığı' diyerek kadeh kaldırmaya devam edecektim. Bu ne zamana dek devam edecekti acaba? Baekhyun olayı gibi olana dek mi yoksa bir gün Jongin ben aşık oldum diye karşımda bitene dek mi? Hayır! Hayır, hayır, hayır, hayır. Onunla sonsuza dek sürecek bir anlaşma yapmayı o an düşündüm. Onun yapay penisi, her an ulaştığı orgazmı ya da beynindeki kırmızı alarmların şartelleriyle oynadığı biriysem, o da benim için öyle birisi olabilirdi. Ama tek farkı daha da özeldi.

  F. M. L. / SEKAI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin