3

1.4K 183 151
                                    

Kendi ölümünüzü imzalayabildiğinizi biliyor muydunuz? Koşa koşa gittiğiniz yerde, sizi zirveye taşıyacak bir işin aslında sizi bir tekmeyle ölüme göndereceğini biliyor muydunuz? Hayır mı? Bence bir kez daha düşünün!

Chanyeol'un tüm engellemelerine rağmen harika bir sunum gerçekleştirmiştim. Gözlerim kadehini kaldırmış bir şekilde olduğu yerde zıplayan Kyungsoo'yu bulduğunda harika olduğumu anlamıştım hiç değilse, eğer kötü olsaydım çoktan salonu terk ederdi. Tebrik, tebrik, al sana bir içki, tebrik ve tebrik derken büyük  bir rezillikle kaybettiğim işi geri almıştım. Tamam, bu mükemmel bir şeydi öyle değil mi? Buraya bunun için gelmiştim Chanyeol'un küfür gibi duran suratına bunun için bakıyordum yani.

Kendi işimi kaybetmediğim gibi, projeye devam hakkı almıştım ancak bu kaybettiğim proje değildi tam olarak. Daha kapsamlı ve bu gece harika iş çıkaran bana yakışacağını ima ettikleri bir projeydi. Bunda da bir sorun yoktu çünkü başaracağıma emindim.

Tek sorun Kim Jongin ile proje arkadaşı olmamdı.

Kaçıncı bardağı içtiğimi bile bilmiyordum üstelik Kyungsoo bir yerden sonra bana 'içmeyi kes' demeyi bırakmıştı. Bana acıyordu, kesinlikle bana acıyordu. Jongin tekilaları masanın üzerine bıraktığında kravatıma doğru uzandı ellerim. Tekrar kendimi boğmaya çalışırsam belki Kyungsoo bunu yapmama da izin verirdi.

"Hem ev arkadaşı hem de proje arkadaşı olduk. Ne kadar güzel değil mi?" Resmen cıvıldamıştı! Yanında  mutluluk hormonu mu taşıyordu anlamıyordum bir türlü?

"Henüz seninle ev arkadaşı olacağımı söylemedim." dedim, tekila dolu bardaklardan birini önüme alırken. Aniden elime vurdu ve kaşlarını çatarak bardağı elimden aldı. Ne? Şimdi kızdın mı sen? Bu mu kızmış halin? Kyungsoo her zaman böyle bakıyor. Kızmış halin bu olamaz minik bir kanişe benziyorsun yeşil kafa!

" Eğer ev arkadaşı değilsek bunu içemezsin çünkü bu içkileri kutlama yapmak için aldım." Alt dudağını dişlemeye başladı bardakları bir araya getirirken. Kyungsoo masaya doğru eğildi hafifçe ve parmağıyla onun omzuna dokundu.

"Bir şey mi oldu?"

"Aslında bunları almadım. Bu gece sadece şampanya ve bayatlamış konyak servis ediyorlar." Bayatlamış konyak mı? Bir dakika! Ona biraz yaklaştım ve Kyungsoo gibi direklerimi masanın üzerine koyup onu izlemeye başladım. Buraya geldiğim ilk anda sarhoş gibi görünüyordu belki o yüzden yanıma gelmemiş olabilme ihtimali vardı ama şimdi daha iyiydi yani boynundaki dağılmış simleri saymazsam. "Barmen çok çekici olduğumu söyledi ve bunları bana verdi."

"Sana başka bir şey vermediğine emin misin yeşil kafa?" Hızımı alamayıp sorduğumda başımı eğdi. Bir yumruk dengemi kaybetmeme neden olurken  Kyungsoo'nun tek bir kelime daha edersem ikinci yumruğun daha sert olacağını haykıran yüzüyle karşılamıştım. Acıyan omzumu tutarak eski yerime dönerken Jongin bir bardağı hızlıca önüme koydu, diğerini Kyungsoo'nun önüne ve bir tanesi kendi önünde kaldı.

"Ah, ev arkadaşı olmanızı kutlamak dışında Amerika'ya gidip bir daha geri gelemememi de kutlayabilir miyiz?"

Kyungsoo sanki üçümüz gerçekten çok iyi anlaşıyormuşuz gibi konuşmaya başladığında Jongin'in bayat olduğunu iddia ettiği konyağı içmeye devam ettim. Sanırım ağzının tadı berbattı nasıl bu güzel içkiye bayat diyebiliyordu? Jongin hızlıca bardağını havaya kaldırdı. Küçük bardak parmaklarının arasında kaybolurken yeni bir şeyi daha fark etmiştim.

Ojeler...

Başımı geriye atıp iç geçirirken  onunla yaşamanın gerçekten iyi bir fikir olup olmadığını kendime sordum. O bana göre uçuk kaçık birisiydi ve beni korkutuyordu. Bazı davranışları özellikle gerçekten ürpertiyordu beni. Ona göre çok sıradan birisiydim iki tane sıradışı yönüm vardı onunla yarışabileceğine inandığım.

  F. M. L. / SEKAI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin