Jongin'in gözüne girebilmek için ona güzel bir akşam yemeği hazırlamayı düşünmüştüm. Yemek esnasında ondan özür dileyecek, gerçek duygularımı ona açıklayacak, arkadaş olmak için ayaklarına kapanacak ve beni affetmesi için yalvarmaya kaldığım yerden devam edecektim planım böyleydi. Bu planı, onu lanet olası tatlılıktaki Luhan'ın kolunu okşarken yapmıştım. Evet, bazı güzel planlar hiç beklenmedik bir anda gelir.
Pahalı, lezzetli, orta yağlı bir et ile onu kandırabileceğimden emindim ama asıl nokta atışını kırmamak için özenle taşıdığım şarap şişesiyle yapacaktım. Çikolatalı sütü artık tercih etmiyordu ama öfkesini, kaybını ve beni tokatlama isteğini alkolle atabilirdi. Mutfak masasının üzerine bıraktım elimdeki poşetleri ve tutulmuş kollarımı iki yana açarak, esnetmeye çalıştım. Jongin gelmeden önce yemeği yapmam gerekiyordu.
Ceketimi çıkarıp, cebimdeki telefonu masanın üzerine bıraktıktan sonra 'önce hijyen' diyerek ellerimi yıkadım ve eti marine etmeye başladım. Çok az tuz ve karabiber ekledim bifteklerin üzerine. Biraz zeytinyağı ve ağır kokusunu alması için iki yemek kaşığı kadar süt ile harmanlayıp garnitürlere geçtim. Patates püresini sever miydi Jongin bilmiyorum ama Lazzy'i seviyorsa elbette patates püresini de seviyor olmalıydı diye düşünüp onay verdim kendime. Sonuçta patates ve Lazzy çok benziyordu. Tavaların ve tencerelerin yerlerini Jongin için lapa ve çorba yaparken keşfetmiştim ama sanki şimdi hiçbir şey bilmiyor gibiydim. Aniden durup derin derin nefesler alıp heyecanımı atmaya çalıştım. Böyle devam edersen bir şeyleri yakabilir ya da çok kötü yapabilirdim. Berbat bir gece olmasını istemiyordum aksine çok güzel olmalıydı. Patatesleri suyun içine atıp ocağa koyduktan sonra masanın üzerindeki torbaları karıştırmaya başladım yine.
Tanrı aşkına! Kuşkonmazı neden almıştım ki? Nasıl yapılacağını bile bilmiyordum. İnternetten tarifine bakabilirdim ya da biricik arkadaşım Kyungsoo'yu arayabilirim. Hem onun yemekleri her zaman daha güzel oluyordu. Jongin ile ilgilendiğimi söylersem belki mutlu olurdu. Lazzy'nin kaçmasında benim parmağım olduğunu şu an o da dahil hiç kimse bilmiyordu söylersem canımı okurdu, beni saniyesinde öldürürdü. Yine de bir kediye bile sahip çıkamadığım için Kyungsoo bana çok kızmıştı. Tabii onun tarafından olaylar böyle görünüyordu. Aslında Jongin'in tarafından da olaylar böyle görünüyordu. Çöpü dökmek için çıktım, kapıyı hafif aralıklı bıraktım ve bam! Kedi yok. Her neyse şimdi Jongin'i mutlu etmek için ona yemek hazırladığımı söylersem - asıl nedeni elbette söyleyemem - Kyungsoo çok sevinirdi.
Masanın üzerindeki telefonumu kapıp biricik arkadaşımı görüntülü aradım. Nasıl yapıldığını bilmediğim kuşkonmazı diğer elime aldığımda ekranda Kyungsoo'nun çağrıyı kaçırdığı yazıyordu. Bir kez daha aradım hemen pes etmeyerek. Ekrandaki kendi görüntümü izlerken gerçekten çok yorgun göründüğümü fark edebilmiştim. Kyungsoo yine sohbete katılmadı ve pes ederek kuşkonmazı masanın üzerine bıraktım. İnternetten anlayamayacağım o aptal tariflere bakıp, ağlayarak iğrenç bir şekilde yapardım bu çirkin yeşil şeyi. Telefonu arka cebime koyup ocağın başına geri döndüm.
Düşünmemem ve düşünüp öfkelenmemem gerekiyordu ancak elimde değildi bazı şeyler. Bu bazı şeyler; yeşil saçlı ev arkadaşımdan oluşuyordu. Ona kızgındım bir yandan çünkü sabah eve geri döndüğümde çoktan evden gittiğini soğuk bir şekilde anlamama neden olmuştu. İlk kez ev bu kadar sessizdi ve açıkçası bundan hiç hoşlanmamıştım, en az açtığı iğrenç rap şarkılardan hoşlanmadığım kadar hoşlanmamıştım. Kendime bahane üreterek yanına gittiğimde yüzüme bile bakmamıştı. Normalde biriyle konuşmuyor olsa bile yüzünde kocaman bir gülümseme olurdu. Herkesi öyle izler, işini öyle yapardı ama lanet olsun seri katil gibiydi bakışları! Düz- koyu renk bir pantolon, bordo saten gömlek, ayaklarında hafif topuklu botları vardı. Bana bakmayarak konuştuğunda onu kolyelerinden tutup kendime çekmek istemiştim bir anlığına. Bir şekilde bana vermediği ilgisini üzerime çekmek istemiştim. 'Herkese küsüm Luhan hariç' imajıyla takılırken ne düşünüyordu bilmiyorum. Beni sinir etmeyi mi yoksa beni üzmeyi mi? Her ikisinde de başarılı olmuştu sadece bunu söyleyebilirim. O herife rahat bir tavırla gülüyorken, koluna dokunuyorken kendimi uzaklaştırılmış hissetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
F. M. L. / SEKAI
Fiksi PenggemarSehun işini kaybetmemek için davetli olmadığı bir partiye katılarak hayatındaki en cesurca şeyi yapmıştı. O partide işini kaybetmediği gibi yeni proje üzerinde çalışmaya hak kazanmıştı. Garip olarak tanınan, kendi kendine konuşan, kimsenin birlikte...