2

1.7K 192 189
                                    

Ayaklarımı sürükleyerek Kyungsoo'nun ardından eve girdiğimde  ağladığım için akan burnumu çekiyordum hala. Belki gözüne sevimli görünürsem onun poposunu tekmelediğimi kısa bir süreliğine unutabilir ve bana iyi davranabilirdi. Hem gidiyordu hem de Jongin ile aynı evde kalmam için kendince küçük bir ayarlama yapmıştı. Bundan daha kötüsü kesinlikle olamazdı, kesinlikle. Şirkette kimse o yeşil kafaya katlanamıyordu en başta ben olmak üzere. İşimin başımdan aşkın olduğu anlarda sanki bir filmin içindeymiş gibi hareket edip, yanıma geliyor ve gitmesini söylesem bile gitmiyordu. Sürekli kendi kendine konuşuyor, bir şeyler yiyor, istemediğim halde bir şeyler anlatıyordu peltek konuşmasıyla. Kimsenin bulaşmadığı ama onunla  işlerinin olmadığı anlarda tamamen uzak durulduğu birisiydi Jongin. Bunaltıcıydı bu yüzden kimse onunla takım arkadaşı olmak istemiyordu hatta kimse onunla günaydın kelimesinden daha öteye gitmiyordu. Dışlandığının farkında değildi çünkü partilere onu çağırmadığımız halde hep geliyordu. Köşede tek başına durduğunda bile yüzündeki ifade bunu sorun etmiyormuş gibi duruyordu. Başta onun için üzülüyordum ama daha sonra çizimlerimin üzerine kahve döküp her şeyi mahvettiğinde ona acımayı bırakmıştım. Onun yüzünden Chanyeol'dan işittiğim azar bir hafta boyunca elime kalem alamama neden olmuştu çünkü.

Ceketimi  ve çantamı koltuğun üstüne attığımda Kyungsoo telefonunu kontrol ediyordu. Benden daha düzenli birisi olduğu için evde ona ait olan eşyalar hemen dikkat çekiyordu. Ev demişken Jongin ile ev arkadaşı olup olmayacağıma benim karar vermem gerekmiyor muydu? Beni düşünüyordu tamam ama hiç değilse önceden bana söylemesi gerekiyordu.
Başka birini bulabilirdim, Jongin olmayan herhangi birisiyle ev arkadaşı olmak isterdim.

"Pizza siparişi verdim eşyalarını odana götür Sehun."

Somurttum annem gibi gözlerini bana dikerek konuştuğunda. "Neden Jongin ile ev arkadaşı oluyorum? Taşınacağını en başta söyleseydin ona göre kalacak bir yer bulabilirdim."

Derin bir nefes aldı, sesimden bir kavga çıkarmamak için kendimi tuttuğum belliydi. Zaten kötü bir gün geçirmiştim ve onunla tartışmak istediğim en son şey bile değildi. Siyah saçlarını parmak uçlarıyla geriye iterken içimi kaplayan garip duyguyla ona baktım. Tamamen tükendiğimi hissediyordum üstelik gün hala sonlanmamıştı. Ağır adımlarla kendini koltuğa attığında ayakta durmayı kesip yanına oturdum. İlgiye ihtiyacım olduğunu belli etmek için bir kedi gibi kucağına başımı koyduğumda sessizce bana bakıyordu.

"İki gün sonra gidiyorum Sehun ve sen bu iki gün içinde yeni bir ev bulamazsın. Aslında Minseok ile konuşmuştum ve onunla kalacaktın ama bugünkü olanlar yüzünden..."

Sessizleştiğinde ne söylemek istediğini beynim tamamlamıştı. Minseok kendisini rezil etmemek için benimle ev arkadaşı olmak istememişti işte. Başımı ona çevirip yüzüne baktığımda gözlerini kapatmış bir şekilde alnının sağ tarafına parmaklarıyla baskı yaptığını gördüm. Sanırım o da benim kadar zor bir gün geçirmişti. Benim tek başıma kalmamam için uğraşmıştı ve bunu yaptığı için ona minnettardım . Yoksa söylediği gibi iki gün içinde kendime bir ev ya da ev arkadaşı bulamazdım. Şu anki evin kirasını birlikte karşılıyorduk ama tek başıma üstesinden gelemezdim her şeyin.

"Başka bir şey oldu mu?" dedim, sakinleşmiş bir şekilde. Diğer eli yavaşça saçlarımı okşamaya başladığında o çirkin his tekrar beni ele geçirmişti. Kimse Kyungsoo gibi beni anlayıp, bana yol gösteremezdi.

"Junmyeon'un bir başkasıyla görüştüğünü duydum. Bana, beni hep seveceğini ve benim tekrar aynı hislerle ona dönüşümü bekleyeceğini söylemişti ama bugün onun başka birisiyle görüştüğünü duydum. Gitmekle iyi bir şey yapmadığımı düşünüyordum çünkü istemesem bile her zaman onu düşünecektim. Onu merak edip, zihnimi kaplamasına izin verecektim. Belki kendime engel olamam ve Amerika'dan geri dönerim diye düşündüm ama bugün o düşüncemi yakarak yok ettim. Giderek çok doğru bir şey yapıyorum Sehun. Onun yüzünü görmek bile istemiyorum. "

  F. M. L. / SEKAI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin