| KARADAĞ | 6

1.3K 31 10
                                    

Akşam yemeğinin ardından masadan ayrılarak koltuklara doğru yanaşırken melis arkasını döndü ve bakışlarını üzerimizde gezdirdi.Ellerini çırparak "Bahçede oturalım mı?"diye sordu en son bakışlarını çevirdiği yaşlı adama bakarak."Olmaz mı baba?"

Yaşlı adam kaşlarını kaldırarak karşısındaki kızı dinlerken gülümsedi ve başını salladı."Olur kızım.Hadi bahçeye geçelim."diye mırıldandı.

Yaşlı adamın komutu ile koltukları es geçerek sessizce bahçeye kapısına doğru yürürken bahçeye çıktık ve az ilerideki duran masaya yaklaştık. Yerlerimize oturduk.Ellerimi kucağımda birleştirerek bakışlarımı masanın üzerine döndürürken dudaklarımı büzdüm.Masadaki herkes sessizlik senfonisinin içerisinde kaybolurken halen benden rahatsız olup olmadıklarını sorguladım kendi içimde.Defalarca benden rahatsız olmadıklarını dile getirmişlerdi ama bazen aynı ortadayken sessiz kalıyor olmaları benden rahatsız olup olmadıklarını düşündürüyordu bana.
Kafam çok karışıktı.Gün geçtikçe ne düşüneceğimi hiç bilemiyordum.
Derin bir nefes alarak düşüncelerimin saçmalığının farkına varırken başımı iki yana salladım ve alnımı kaşıdım.
Böyle şeyleri düşünmemem gerekiyordu.

"Ne düşünüyorsun,kızım."duyduğum sesle irkilirken düşüncelerimden sıyrılarak başımı kaldırdım ve sesin sahibine baktım.Üzerimde olan bakışlarıyla cevap bekleyen yaşlı adamla göz göze gelirken sakin kalmaya özen gösterdim ve" Birşey düşünmüyorum."diye mırıldandım.

Yaşlı adam kaşlarını çatarken"Emin misin?"diyerek bana baktı.Başımı salladım ve onu onayladım."Eminim."

"Peki,anlatmak istemiyorsan seni zorlayamam."

Başımı sallayarak sessiz kalırken bakışlarımı tekrar masanın üzerine çevirdim.Ne kadar onlara alışmaya çalışsamda başarılı olamıyordum ve onlardan çekiniyordum.

Yaşlı adam boğazını temizleyerek dikkatleri üzerine çekmeyi isterken "Madem nikah tarihini aldınız.O zaman nişan günü de belirleyelim.Herşey tam olsun."dedi ve konu açmaya çalıştı.Derin bir nefes aldım ve tekrar başımı kaldırarak ona baktım.Başımı iki yana salladım."Nişana gerek yok."

"Nişan olmadan olur mu hiç?"diyerek güldü yaşlı adam kabullenmeyerek.

"Neden olmasın."diye sordum büyük bir ciddiyetle.Her evlenen kişi nişan yapmak zorunda mıydı?Tabii hayır.
Bizde yapmazsak birşey olmazdı.

"Yine inatçılığın tuttu sanırım kızım."
dedi."Herşeyin aksini istiyorsun."

Başımı iki yana salladım ve inatçılığımı kabullenmedim.İnatçı değildim ben.İstemiyordum ben bütün bu olanları.Sadece herşeyin bir an önce olup bitmesini istiyordum.

"Düğüne 3 hafta var.Düğünden 1 hafta öncede nişanı yaparız baba."dedi sonunda masadan beri sessiz durarak konuştuklarımızı sadece izlemekle yetinmekle kalan emir.Bu sözleri ile bir nevi beni yaşlıya adamdan kurtarmıştı.Kısa süreli de olsa.Kaşlarım çatılırken dudaklarımı büzdüm ve bakışlarımı ona çevirdim.Göz göze gelmemiz hiçte zor olmazken bakışlarının hep üzerinde olduğunu farkettim.Şaşkınlık nidası yüzüme yayılırken gözlerimi büyüttüm ve nefes almadan yüzüne baktım.Neden sürekli bakışları üzerimdeydi?Neden hep onu beni izlerken yakalıyordum ve bazı şeyleri ne çabuk kabulleniyordu böyle?

"Birbirlerine yakın olmazlar mı, oğlum?"

Yaşlı adamın dediklerini zarzor kulaklarım algılarken yutkunma ihtiyacı duydum.Yaşlı adamın kararsız bakışlarıyla emirin kararlı bakışları arasında gözlerim gidip gelirken tuttuğum nefesi sıkıntıyla geri verdim.Biri benim burada olduğumun farkına varabilirmiydi acaba?Düşüncelerimin hiç mi önemi yoktu?Ne dersem diyeyim yine onların dediği mi olacaktı?

KARADAĞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin