Biri umutsuzdu diğeri umut oldu,
Biri sevgisizdi diğeri sevgi oldu,
Biri güçsüzdü diğeri güç oldu,
Biri güvensizdi diğeri güven oldu,
Biri kördü diğeri göz oldu,
Biri kalpsizdi diğeri kalp oldu,
İki yürek aynı ateşin içinde pişti adı aşk oldu!
*****...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sen benim bugününeşükür yarınıma dua edişim, Azla yetinişim Çoğagöz dikmeyişimsin Ve kapanmayan avuçiçimsin..
☘ Hz. Mevlâna ☘
Meva karşısındaki tanıdık yüze hayal kırıklığıyla bakarken Araf şaşkınlık içinde kalmıştı. Meva’nın bugün burada olmaması gerekiyordu. Kendisini bu halde görmemesi gerekiyordu. Bu şekilde karşılaşmamaları gerekiyordu!
Şaşkınlığını üzerinden attıktan sonra çatılan kaşlarıyla “Sen burada ne yapıyorsun Meva? Senin burada olmaman gerekiyordu!” dedi.
Meva da tıpkı Araf gibi kaşlarını çatarak başını yana yatırdı. “Neden? Seni burada, bu şekilde görmemem için mi?”
Araf sinirle soludu ve hızla başını aşağı yukarı salladı. “Evet, beni bu halde görmemen gerekiyordu!”
Araf kızgındı. Ama bu kızgınlığı Meva’ya değil, kendisineydi. Her şeyi eline yüzüne bulaştırmış ve Meva’ya kendisini görmemesi gereken bir halde yakalanmıştı.
“Ama gördüm! Görmem gerekiyormuş ki ben şu an buradayım Araf. Bu halin ne senin? Nasıl işlere bulaştın böyle? Kimsin sen?”
Araf sessizliğini korurken genç kız derin bir nefes alarak sözlerine devam etti. “Çetin ve Sare Dinçer kim peki? Neden onların isimlerini devlet başkanına verdin? Neydi o ima dolu sözlerin?”
Meva merak içinde sorularını tek tek sıralarken Araf yine sessiz kaldı. Öğrenmemesi gereken şeyleri merak ediyordu. Hiçbir şey bilmemeliydi. Ne kadar bilirse bir o kadar tehlikede olurdu. Meva bu intikam meselesinden uzak durmalıydı.
“Araf…” diye devam etti acı ama ısrarcı bir ses tonuyla genç kız. Ellerini genç adamın kollarına koyarak yüzünü havaya kaldırdı ve yalvarırcasına fısıldadı.
“Anlat artık, daha fazla kaçma benden!”
Meva merakla, umutla, aşkla baktı sevdiği adamın gözlerine. Ancak yüzü ara ara kasılan ve göğsü de hızla yükselip inen genç adam cevapsız bıraktı tüm soruları. Ancak Meva öğrenmekte kararlıydı. Bu yüzden genç adamın kolundaki elini çekip kaya gibi sağlam olan göğsüne koymuştu ki eline bulaşan ıslaklıkla şok içinde kaldı ve eline bulaşan kanı görmesiyle kalbi sıkıştı. Deri ceketinin altındaki siyah tişört kan içindeydi. Siyahın üzerindeki kırmızı çok detaylı bakınca ancak fark edilebiliyordu ve Meva’da şu ana kadar gözlerinden başka bir yere bakmadığı için bu detayı yeni görüyordu.
