Bölüm 5

367 14 0
                                    

"Yağız, O kadar zaman geçti, o kadar acılar çektim günlerce ağladım. Bir anda geri dönüyorsun sebebi ne olursa olsun, ben seni görmeye hazır değildim. Yaşadığın olaylar çok kötü seni anlıyorum en azından anlamaya çalışıyorum ama benden bir cümle dahi olsa sana karşı duygusal olarak bir şey bekleme. Sana bakarken bile yüreğim sızlıyor."

"Ben ilişkimize bu kadar zarar verici bir sürü şeyi yaptığımı ve bencilliğim nedeniyle olduğunu anlıyorum ve farkındayım. Her zaman inkâr ettim anlamak istemedim ama artık yapmıyorum sen haklısın. Her şey için yaptıklarımın sorumluluğunu üstleniyorum. Ben asla sana zarar vermek istemedim asla. Benim niyetim bu değildi. Sadece iyi değildim kendimde değildim... "

"Anlıyorum, Bende özür dilerim, senin yaşadığın olayları bilmeden seni yargıladım."

"Önemli değil. Sen iyi ol yeter...

Birbirimize öylece bakakalmıştık. Samimi bir tebessüm edip bu konuyu açığa kavuşturmuştuk.

Uzun bir konuşmadan sonra ikimizde susmuştuk. Yağız ellerini birbirine yavaşça vurup;

"Ailene haber ver istersen..." dudaklarını birbirine bastırıp hemen devam etmişti kaşlarını hafifçe kaldırarak;

"Bende sana yiyecek bir şeyler getireyim".

Yağız'a bakıp;

"Peki, teşekkür ederim seni de baya bir uğraştırdım"

"Yo, hiç problem değil, ne yaptım ki sanki" diyerek ayağa kalkmıştı. Odadan çıkarken arkasından öylece bakakalmıştım.

Telefonumu elime alıp annemi arayacaktım ama ne diyeceğimi bilmiyordum olanları anlatamazdım bir şey bulmam lazımdı. Bir şey uydursam bile tonlarca laf söyleyecekti. Aklıma hemen kuzenim gelmişti onu arayıp doğruları söyleyecektim fakat Annemlere bir şey uydurmasını tembih edecektim.

"Alo"

"Cansu nasılsın?"

"İyiyim Defne sen nasılsın?"

"İyiyim sana bir şey söylemem gerek, ama aramızda kalması lazım."

"Tabi ne oldu?"

"Ben hastanedeyim"

"Ne hastanesi! Ne oldu? "

"Tamam, bir dakika telaşlanma."

"Çabuk anlat"

Derin bir nefes almıştım... "Cansu..."

"Yağız İzmir'e gelmiş"

Cansu yüksek sesle "Ne zaman!" diye bağırınca telefonu kulağımdan hızla uzaklaştırmıştım.

"Cansu özet geçmem gerek fazla vaktim yok" diyerek anlatmaya başlamıştım olanları...

"İnanmıyorum Defne... Olaylara bak... Yani Yağız şuan yanında... "

"Evet, ama odada değil şuan. Sana anlattıklarımı annemlere söyleme, bir şey uydur lütfen bana bir şey sormasınlar en azından"

"Tamam, sen merak etme birazdan arar haber veririm" dediğinde,

"Tamam, sağ ol kapatıyorum" demiştim ve odanın kapısı açılıp içeriye elinde tepsi ile Yağız gelmişti.

"Biraz beklettim kusura bakma sıra vardı" elindeki tepsiyi başucumdaki masanın üzerine bırakmıştı. Yağız ' a bakıp;

"Hiç sorun değil" diyerek tebessüm etmiştim.

Yağız bana içten bir şekilde bakarak;

"Biraz kalkmalısın, istersen sırtına biraz daha yastık koyabilirim"

"Olabilir" dediğimde Yağız yavaşça yaklaşıp, elimi tutarak beni yavaşça öne çekecekti fakat canım acımıştı;

"Ah! Bir dakika" diyerek bağırdığımda Yağız şaşkınlıkla elini bir anda çekip;

"Özür dilerim çok özür dilerim".

"O zaman müsaade edersen" diye tekrar yaklaşıp belimden tutmuştu, başımı onun tam tersine çevirmiştim kokusunu bu kadar yakından duymak çok güzeldi. Yavaşça belimden tutup öne doğru çekmişti beni, sonra bir an duraksamıştı öylece ve nefesini boynumda hissediyordum. Burnundan derin bir nefes alıp kulağıma fısıldamıştı;

"Ne kadar kestirmiş olsan da saçlarını kokusu aynı... Hiç değişmemiş, Huzurun ta kendisi"

Ne diyeceğimi bilememiştim kalbim çıkacak gibi olmuştu. Başımı ondan yana çevirmiştim uzun zamandır hiç bu kadar yakın olmamıştık gözlerimizin içine bakıyorduk öylece. Yemyeşil gözleri vardı, saç tellerim yüzündeki sakallara takılmıştı. Yutkunmuştum.

" Çok özlemişim hem de çok " demişti Yağız aşk ile. Başımı aşağıya eğip yalandan hafifçe öksürmüştüm. Yağız hemen yavaşça benden uzaklaşıp dolaptan yastık getirmişti arkama koyup;

"Daha iyi mi ?" diye sorduğunda " evet " demiştim.

Masada ki tepsiyi kucağıma koyup;

"Afiyet olsun" diyerek koltuğa otur-muştu. İkimizde birbirimize bakamıyorduk utanmıştık. Sonra Yağız koltuktan bir an da kalkıp;

"Ben bir aşağıya ineyim, bir şey lazım olursa hemen ara " telefonu cebine koymuştu.

"Tamam, ararım" dediğimde ise oda-dan hızlı adımlarla çıkmıştı.

Önümde ki tepsiye bakıp odamda ki pencereye doğru yavaşça başımı kaldırmıştım derin bir nefes alıp içten koca bir of çekmiştim. Daha sonra yemeği yemeye başlamıştım.

GEÇMİŞİN İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin