Bölüm 39

169 9 0
                                    

Mert iş bakmak için evden çıkmıştı. Evde yalnız kaldığımda mutfağı toparlayıp, salona geçerek kahvemi yudumluyordum. Televizyon açık sabah programlarına göz gezdirirken pencereden yine aynı ses gelmişti. Televizyonu kapatıp oturduğum yerde sese kulak vermeye çalışıyordum. Bu ses gerçekten de beni korkutmaya başlamıştı. Evde Mert'te yoktu ne yapacağımı bilmiyordum. Telefonu elime alıp titre-yen ellerim ile hızla Mert'i aramaya çalışıyordum. Uzun çalmalar sonucu Mert telefonu açmamıştı. Annemlere de gidemezdim çok uzaktı ve araba Mert'te idi. Kendi kendime telaşlı konuşurken kapı çalmıştı. Belgin teyze mi geldi acaba diye düşünüp hızla kapıya koşmuştum. Kapı deliğinden baktığım da karşımda kargo görevlisi kıyafetli bir adam vardı. Başı öne eğik yüzü gözükmüyordu. Kapıyı açtığımda içeriye hızla dalmıştı.

"Ne yapıyorsunuz! Çıkın evimden!" diye bağırdığım an da adam kapıyı hızla kapatıp ağzımı bir eli ile kapatarak şapkasını çıkarmıştı. Gözlerim yerinden çıkacaktı bu Yağız'dı.

"Beni gördüğüne sevinmedin mi Defne Hanım!" sesi oldukça korkutucu idi.

"Ya da Defne Karaer mi demeliydim?" dediğinde elini ağzımdan çekip kolumdan sertçe tutarak salona doğru sürüklemişti.

"Yağız bırak beni!"

"Bırakacağım! , Bırakacağım! Ama seninle işimiz var!"

"Yağız lütfen!" dediğimde beni yere fırlatmıştı. Karnımı tutarak bağırmıştım;

"Yapma!"

Yanıma gelip çenemden sertçe tutarak bağırarak konuşuyordu.

" Ne o Defne Hanım! Korktunuz mu? Beklemiyor muydun beni yoksa!"

"Yağız bırak beni lütfen"

"Peşine düşmeyeceğimi mi sandın!"

"Yağız Canım acıyor !"

"Kes lan sesini!" diyerek tokat atmıştı. Yere tamamen düştüğüm anda saçımdan tutarak kendine çekmişti.

"Karnında ki çocuğum ile elin piçine karılık mı yapıyorsun sen! Benim çocuğuma kimse baba olamaz!"

"Senin çocuğun diye bir şey yok!"

"Yemin ederim ki seni burada gebertirim Defne!"

"Yağız Bırak!"

"Karnında ki çocuk benim lan benim!"

"Senin çocuğun değil!"

"Ne demek değil lan!"

"Ben senin çocuğunu aldırdım!" dediğim an da tekrardan tokat atmıştı ve tokatın şiddeti ile dudağım patlamıştı. Dudağımdan kanlar akar iken boğazımı sıkarak bağırıyordu;

"Ne demek aldırdım! Sen kimin çocuğunu aldırıyorsun lan!"

"Cidden, senin çocuğun diye bir şey yok bırak beni!" diyerek zorla konuşu-yordum.

"Öyle mi, benim çocuğum diye bir şey yok?" dediğinde ayağa kalkıp boynunu kütleterek;

"Onu şimdi anlarız!" dediğinde karnıma tüm şiddeti ile art arda tekme atmıştı. Karnımı tutup ağlayarak bağırıyordum ;

"Yapma Allah'ın Belası yapma!"

"Karnında benim çocuğum var mı yok mu?"

"Yok diyorum yok Şerefsiz!"

"Zaten değil benim, o şerefsizin bebeği ile olsa artık yok!"

"Allah belanı versin!"

"Beni hafife alma Defne daha bu başlangıç!" diyerek evden hızla çıkmıştı. Ağlayarak yattığım yerde bağırıp yerle-re vuruyordum;

GEÇMİŞİN İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin