66. Dünyanın En Güzel Masal'ı

144 13 1
                                    




~Hande~

Biter miydi bir gün? Son bulur muydu acı çektiğim her gün? Bir sonu gelecek miydi bu sonbaharların, güneş doğacak mıydı elbet bir gün? Hiç geçmeyecek gibi korkularım, sanki ömür boyu karanlık bir gökyüzünün altında nefes alacağım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Biter miydi bir gün? Son bulur muydu acı çektiğim her gün? Bir sonu gelecek miydi bu sonbaharların, güneş doğacak mıydı elbet bir gün? Hiç geçmeyecek gibi korkularım, sanki ömür boyu karanlık bir gökyüzünün altında nefes alacağım. Neden tükeniyor ki umutlarım, benden beni parça parça götürerek. Tüketerek ama iyileştirmeyi hiç düşünmeyerek.. Unutmak mümkün mü dersiniz, her gün biraz daha ölerek? İşin garip tarafı kimse de görmüyor benden geriye zerre kadar bir şeyin kalmadığını.. Susup oturuyorum, boyun eğiyorum canımı yakanlara; kızıyorlar bana, güçlü dur, intikamını al demeye getiriyorlar lafı. İntikam denen o lanet duyguyu benimsiyorum içimde, yapıyorum dediklerini; bu sefer de onlardan biri olduğum için kızıyorlar. Şimdi siz söyleyin bana, bitecek mi bir gün her şey?

Ne hissettiğimi, ne hissetmem gerektiğini bilmediğim bir andaydım. Sağa gidiyordum, sola gidiyordum ama bir türlü olduğum yerde kalmayı beceremiyordum. İlla bir yere gitmek zorunda gibi hissediyordum kendimi. İnsan bazen olduğu yerde kalmalı, biraz dinlenmeli, kendini dinlemeli. Bir bar taburesinde aklımı kaybedene kadar içtiğimi hatırlıyordum, sanki çok aklım kalmış gibi. En sonunda biri kolumdan çekip dışarı çıkardı beni. Kafamı kaldırıp bulanık gözlerle gördüğüm adam Kaan'dan başkası olamazdı.


"Oo Kaan Bey, hatırlamışsınız sonunda bir ablanızın olduğunu." dedim gülerek. Yürürken ayaklarım birbirine dolaşıyor, başım dönüyordu.

"Hadi abla.. Az kaldı. Tamam, gel şuraya oturalım biraz." beraber kaldırımın kenarına oturduk. "Bu saatte burada ne işin var abla? Ne oldu sana?"

"Hayat.. Hayat bana çok vurdu be Kaan." diyerek başımı omzuna yasladım, ciddileşmiştim birden. "Annemle babam nasıl?"

"Sen kızgın mısın bana? Bırakamadım abla. Yıllar sonra babamı bulmuşum, beni bağrına basmış. Nasıl hayır diyeyim ki?"

"Senin suçun yok.. Babam bir beni bağrına basmayı beceremedi zaten." dediğimde gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı. "Çok özledim.. Allah kahretsin, çok özledim."

"Gel gidelim o zaman, hadi. Onlar da seni çok özlemiş abla, sürekli senden bahsediyorlar."

"Gerçekten mi?"

"Yemin ederim.. Gel, götüreyim seni. Hasret giderin, bitsin artık aranızdaki küslük. Hayatta hiçbir şey için geç kalınmaması gerektiğini, vakit varken sevdiklerimize sarılmamız gerektiğini sen öğrettin bana abla."

"Kerem beni bekliyor."

"Kerem mi? O adam senin hayatını mahvetti ya. Yüzündeki gülüşleri, gözlerindeki sevinci çaldı. Sen eskisi gibi değilsin ki artık, görüyorum abla. Gözümün önünde eriyorsun sanki. Bırak, ne hali varsa görsün."

"Kerem'e gideceğim. Çocuklarımız var bizim, gitmem gerek. Beni bekliyorlar. Onlar benim ailem.."


**


İZ | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin