Kafes Dövüşü

Sızlıyor

Cenk belimden tutunca düşmekten kurtuldum. Yine de düşmemek için koluna tutundum.

"Sen bana ne halin varsa gör dememiş miydin?" diye sordum.

"Hatırlatman iyi oldu. Unutmuştum." dedi ve beni bir anda yere bıraktı.

Götüm sızlarken "Lan göt düşmanı! Çanak gitti lan." diye bağırdım.

Ukala ukala başımda durunca ayak bileğinden tutup onu hızla yere çektim.

Yanıma düşünce kahkaha attım. Ne demiş atalarımız dişe diş, düşüşe düşüş. Tamam böyle bir şey dememiş de olabilirler.

"Lan ne yapıyorsun!" diye bağırdı.

"Yere bırakmasaydın. Götüm sızlıyor, götüm!" dedim.

"Kendin kaşındın! Ben ne güzel tutmuştum. Neymiş efendim ne halin var demişmişim. Ne yani bırakıp yaralanmana izin mi verseydim!" diye bağırdı.

"Evet! İzin verseydin! Sana mı kaldım koçum ben?" diye bağırdım.

"Lan ne olduğunu sorarız atarlanır. Yardım etmeye çalışırız ukalalık yapılır. Amına koyayım ne yapsam bir yerden laf işitiyorum!" diye bağırdı.

"O zaman bir şey yapma oğlum. Uzak dur. Bak o zaman laf ediyor muyum?" dedim.

"Sen yine laf edecek bir şey bulursun." dedi.

"He bulurum. Ne oldu?" diye sordum.

"Bak kızım." diye cümleye başlıyordu ki sözünü kestim.

"Asıl sen bana bak. Eğer sinirimi bozarsan seni bozarım. O yüzden adam akıllı dur." dedim.

Papatya "Şey acaba yerden kalkacak mısınız?" diye araya girdi.

Cenk ile aynı anda "Hayır!" diye bağırdık.

Papatya tırsarak "Dilara hani gitmemiz gereken bir yer var ya. Hani gitmezsek sıçarız. Onun için araya girdim." dedi.

Sinirle ayağa kalktım. Benimle birlikte Cenk de ayağa kalkmıştı.

Sinirle "Seninle her türlü tekrar görüşeceğiz." dedim.

"Gelmeni bekliyor olacağım." dedi.

"Ben kimsenin ayağına gitmem koçum. Bunu aklına sok!" diye bağırdım.

"Onu ilerleyen vakitlerde göreceğiz." dedi.

Orta parma çektim ve arkamı dönüp yürümeye başladım.