Kafes Dövüşü

Ver

Bitki çayı içerken Arda yanıma oturdu ve televizyonu açtı.

"İzlemek istediğin bir şey var mı?" diye sordu.

"Ne severim bilmiyorum ki." dedim.

"O zaman kanalları geziyorum." dedi. Bitki çayımın sonunu da içtim ve masaya koydum.

Haber kanalında kendimi görmem ile "Dur!" diye bağırdım. Durunca izlemeye başladım.

"Vefatı ile gündeme oturan Ahmet Yıldız'ın geçen sene evlat edindiği Dilara Aker üç gün önce yaptığı kaza sonucu denizde kaybolmuştu. Uzun uğraşların sonucunda ekipler bedenine ulaşılmadığını, ölmesinin muhtemel olduğunu açıkladı. Kardeşleri Tarık Aker ve Efekan Aker'in cenazeyi yarın yapacağı ile ilgili haber elimize ulaştı." dedi kadın.

Konuşmaya devam ediyordu ki Arda'ya döndüm ve "Üvey babamın adıymış o yüzük." dedim.

"O yüzüğü bana ver." dedi.

"Niye?" diye sordum.

"Sana ver dedim!" diye bağırdığında "Vermiyorum lan!" diye bağırdım.

Yüzüme sert bir tokat attı ve elimden yüzüğü almaya çalıştı.

Karnına sert bir tekme attım ve hızla dış kapıya koştum.

Kapıdan dışarı çıktım ve karların içinden koşmaya başladım. Ormanlık bir alandaydık. Yardım isteyebileceğin kimse yok.

Karlar ve yeni yaralanmamın verdiği etki ile hızlı koşamıyordum.

Geldiğini görmem ile yüzüğü kolyeden çıkarıp sütyenimin içine koydum.

"Benden kaçabileceğini mi sanıyorsun lan!" diye bağırıp saçımdan çekmesi ile çığlık attım.

"Son kez söylemeyeceğim. Yüzüğü bana ver!" diye bağırdı. Elimdeki zinciri hızla uzağa fırlattım.

Sinirle yüzüme bir tokat atacakken refleks olarak bileğini tuttum ve yüzüne bir yumruk indirdim.

Bu saçlarımı bırakmasına sebep olunca karnına sert bir tekme attım ve koşmaya devam ettim.

"Eğer bir adım daha atarsan seni vururum." dedi. Olduğum yerde durdum.

"Usulca arkanı dön." dedi.

Dediğini yapıp ona döndüm. Silahını tam kafama doğrultmuştu.

Şimdi eve gidiyoruz. En ufak hareketinde acımadan seni öldürürüm.