Ağlamaz

8.7K 427 161
                                    

Yüzüncü squat için yere eğilirken gözümden yaşlar geliyordu.

Sırtım dik olsun ve bacaklarım titremesin diye tahta ile vurmuştu. Güç toplamak için ellerimi yumruk yapıyordum.

Yüzüncü squat da olunca kendimi yere attım. Sırtım, bacaklarım hem acıyor hem ağrıyordu.

Yanıma eğildi ve eliyle çenemi tutup kendisine çevirdi.

"Bir prenses asla ağlamaz. Eğer ağlarsan düşmanların senin açığını bulur ve sana acı çektirirler. Ağlarsan prenses olamazsın." dedi ve bodrum katına inen merdivenlerden yukarı çıktı.

Ben prenses olmak istemiyordum. Ben hayatta kalmak istiyorum.

Abim ve Efekan koşarak yanıma geldiler. İkisi de yanıma eğilince ağlamam şiddetleşti.

Abim beni kendine çekip sarıldı. Saçlarımı güven verircesine okşarken alnımdan öptü.

"Abim özür dilerim. Seni koruyamadım. Yanında olamadım." dedi.

"Abi canım çok yanıyor." dedim.

"Tamam abin şimdi yaralarını iyileştirecek. Sakın o güzel canını sıkma." dedi.

Efekan ayağa kalkmama yardım ederken bacaklarım hala titriyordu.

Abim beni kucağına aldı ve bodrumdan çıktık. Efekan ne diyeceğini bilemiyordu, bunun farkındayım.

Kapıda bekleyen Papatya "Ben sana ilk yardım çantası getirdim. Senin için hazırladığımız odaya geçelim ve yaralarına bakalım." dedi.

Ona cevap vermedim. O acımasızın kızıydı. Güvenemiyordum.

Abim beni üst kattan soldan ikinci odaya getirdi ve yatağa oturttu.

"Güzelim söyle bana nerelerin acıyor?" diye sordu abim.

Göz yaşlarımın arasından "Sırtım ve bacaklarım." dedim.

"Efekan sen bizi dışarıda bekler misin?" diye sordu abim.

"Tamam abi. Kapının önündeyim." dedi Efekan ve odadan çıktı.

Abim elinde ilk yardım çantasını taşıyan Paptya'ya döndü ve çantayı kast ederek "Alabilir miyim?" diye sordu.

Papatya bir şey demeden ilk yardım çantasını abime uzattı.

"Şimdi yaralarına bakalım." diye mırıldandı abim.

Kafes DövüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin