"Beni bırakıp gittiğin gün öldüm ben. Sen beni bıraktın ama kalbimi kendine aldın. Kalbim seninle beraber uzaklaştı benden ve o gün son kez aldım nefes, o gün son kez yaşadım, o gün son kez hissettim. Ama en acısı da ne oldu biliyor musun? O gün son kez baktım gözlerinin içine. Baktığım da her şeyi hissettiğim, her duyguyu aynı anda yaşadığım o güzel gözlerine son kez bakmak oldu en acısı." dedi gözlerime bakarak. Daha fazla yalanlarını dinlemek istemediğim için gözümden akacak yaşı hissettiğimde dudağımın kenarını kıvırdım. "Sen hâlâ nasıl böyle konuşabiliyorsun? Yetmedi mi duydukların? Bir daha önümde 'ölüyorum' desen inanmam ben sana. Ne kadar aptalmışım." Gözlerindeki gözlerimi çektim. Daha fazla kahvelerine odaklanırsam o kahveler benim yeşillerimi kendine çekecekti biliyordum. Uzun tırnaklarımı hiç acımadan geçirdim yine avuçlarıma. Arkamı döndüğüm anda bileğimde hissettiğim bir dokunuşla tekrar Kaan'a döndürüldüm ve bir anda dudaklarını dudaklarıma kapattı. Her şey çok ani geliştiği için ne olduğunu anlayamamıştım. Özlem miydi bu hissettiğim peki? Yanlış olduğu bir kesindi ancak yanlışa özlem duyabilir mi bir insan?