Hermione Granger ve sinir bozucu genç kız

1.6K 114 51
                                    

Ehem... hadi The Vamps dinleyin.... Merve sağ olsun sürekli aklımda çalıyor zaten... Şu anda bölümü bana sal diyor, bunu görüyorsan seni seviyoruuum
Bölüm şarkısı
The Vamps- Glory Days
Lorde- Everybody Wants Rule The World

Hogwarts binalarının kalıplaşmış bazı kıyafetleri, aksesuarları vardı. Gryffindorların kırmızı, aslan motifi olan bir bilekliği, Hufflepuffların hardal rengi tokası, Ravenclawların kartal şeklinde bronz ve lacivert broşu, Slytherinlerin ise gümüş bir yüzüğü vardı. Ve tabi ki kalıplaşmış olan bir şey daha vardı: Slytherinler her zaman siyah blazer ceket giyerdi. Havanın sıcak olup olmaması farketmezdi. Bu bilgileri verdiğime ve sonra kullanmak üzere sakladığıma göre devam edebiliriz.

Draco Malfoy yalnızdı. Etrafında elbette ki insanlar vardı fakat geceleri yine yalnız bir şekilde kendini Astronomi Kulesinde ya da bahçede bulurdu. Geceleri hava çok soğuk olmasına rağmen ince pijamalarıyla çıkar, özgür olduğunu hissederdi. Yalnızlık etrafınızda kimse olmaması değildi, aksine etrafınızda birçok insan varken de oldukça yalnız olurdunuz. Draco Malfoy, Pansy Parkinson ve Blaise Zabini ile büyümüştü fakat onlardan bile sakındığı şeyler vardı. Sarı saçlı genç çoğu zaman neden böyle olduğunu sorgulayıp dururdu. Belkilerin kıyısında yaşıyorsanız bilirsiniz ki bu oldukça tehlikeli bir kıyıdır. Sizi içine çeker ve bırakmaz. Draco Lucius Malfoy, belkilerin kıyısına çok küçükken adım atmıştı ve bir daha oradan çıkamamıştı. Sıradan bir gün gibi Büyük Salondan çıkmış herkesin yatakhanelerine dönmesini beklemişti. Aklında dolu düşüncelerle bahçeye çıktı yine sarışın olan. Hogwarts geceleri daha da güzel olur demiştim. Bu güzelliğin asıl kaynağı hiç kimsenin olmamasından kaynaklıydı. Her gece Karagöl'ün yakınına gelir, oturur ve göz kapakları ağırlaşana kadar dururdu. Yalnız olmak bazen iyi olurdu fakat kaldıramadığınız zamanlar yalnızlık boğar, sizi kötü bir ruh haline sokardı. Ah Draco Malfoy yalnızlığın olmadığı bir dünya neydi bilmiyordu, belki de yakında öğrenirdi, kim bilirdi ki?

Sabahın ilk ışıklarında Pansy Parkinson dışarıda olurdu. Günlük hayatında küt saçlı genç kız kütüphanenin açılmasını fırsat bilip derslerden önce vaktini orada geçirirdi.
Slytherinler her zaman güçlü olmak zorundalardı. Başarılı, soğuk ve zeki. Sizden bunlar beklenirdi. Şayet Pansy Parkinson'a soracak olsaydınız bunlar bunaltıcı olduğu kadar sizi ayakta tutan şeylerdi. Her neyse kütüphane diyordum. Favori mekanı kütüphane olan tek kişi küt saçlı kız değildi. Sabah erkenden söylene söylene kütüphaneye giden bir kişi vardı: Hermione Granger. Kıvırcık saçlarını sımsıkı topuz yapmış, hafta sonu olduğu için daha pijamalarını değiştirmemiş üzerinde cübbesiyle koşar adımlarla yürüyordu Gryffindor'un biricik en zeki öğrencisi. Tek yapmak istediği geçen gün gördüğü Biçim Değiştirme kitabını almaktı. Kütüphaneye girdiğinde orada hiç beklemediği biri vardı. Siyah deri koltukta üzerinde ipek bir pijama takımıyla oturan Pansy Parkinson belki de ilk kez bu kadar sıradan görünüyordu. Her zaman yapılı olan küt saçları hafif dağılmıştı. Siyah cübbesi omuzlarından düşmüştü. Elindeki kitaba o kadar dalmıştı ki sadece birkaç adım ötesindeki Hermione Granger'ı farketmemişti. Pansy Parkinson bir Tanrıça olsa hiç şüphesiz Nyx* olurdu. Hermione Granger bunu çoktan anlamıştı ve karşısındaki duran kişiyi çözmek istiyordu. Ama yapamazdı. Açıkça uzak durması gereken biriydi ve o da bunu yerine getirecekti. Bu yüzden kütüphanenin kapısına doğru ilerlemişti ki kadifemsi ses -mükemmel ötesi, pürüzsüz sesi olan aman tanrım sürekli konuşsun dediğiniz kişiler işte- onu durdurmuştu.
'Bu kadar çabuk nereye gidiyorsun Granger? Öylece beni süzüp kaçabileceğini mi zannediyorsun?'  Hermione Granger kıpkırpmızı kesilmiş ve hayatında ilk kez diyecek bir söz bulamamıştı. Bu sebeple ardına bakmadan koşarken Pansy Parkinson'u oldukça eğlendirmişti çünkü bu bazı şeylerin değiştiğini gösteriyordu.

Bu bölüm çok kısa oldu, mutsuzum. Uykum var ama napıyorum bir sonraki bölümü yazıyorum...Üçüncü sınıfla ilgili 2-3 bölüm daha atarım, asıl olay örgüsünü *Sirius Black, Azkaban gibi* yazamıyorum çünkü denediğimde bok yoluna gitmişti... Dördüncü yıl için daha farklı olur diye umuyorum ama bilinmez. Sen, oradaki! Okuyorsan fikirlerini belirtir misin? Daha yeni yeni yazıyorum ve eleştrilere ihtiyacım var. Bir önceki bölümden ne kadar memnunsam bundan o kadar memnun değilim... Yarın yeni bölüm gelir muhtemelen çünkü salı günü ders programım oldukça sıkıcı. Neyse, görüşmek üzere hayalet ficimin hayalet okuyucusu!

*Nyx= Yunan Mitolojisinde Gecenin Tanrıçasıdır.
Mitoloji aslında oldukça merak ettiğim
bir konu. Tanrıçalara filan bir ara baya takmıştım bu yüzden burada bahsetmek istedim. Hermione ve Pansy arasındaki şeyleri ortaya döktüm bence ya. Fice çok yakında iki yeni karakter gelecek, ikisini de ilk başta sevmeyebilirsiniz, birini çok seviyorum diğerinden hiç haz etmiyorum. Karakterimizin birincisi bir Hufflepuff, Matthew Ruenner. İkincisi bir Slytherin Mia Dorcas. Öyle işte ne desem bilemedim. Mwah🌌

chef-d'oeuvre• drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin