Draco Malfoy ve inatçılık

537 52 13
                                    

hiçbir şey yapmıyorum ama çok yorgunum, iğrenç bir duygu. Genel olarak mutlular, bu kadar mutlu olmalarını sevmedim.

bölüm şarkısı- go fuck yourself/ two feet

Draco Malfoy; dünya üzerindeki en güzel kişiydi. Yani Harry Potter bu konuda emindi. Fakat sarışın olanın ilgisini bir türlü çekemiyordu. Her gün Slytherin Ortak Salonu'nun önüne gitse de, derslerde her zaman önünde ya da arkasında otursa da işe yaramıyordu. Sanki o gece bir rüyaymış, Harry Potter uyanmış gibiydi. Fakat hala Draco Malfoy'un tüy gibi öpücüklerini hissediyordu ve bunlar bir rüya olamayacak kadar güzeldi. Tüm gece sarışın olanın öpücükleriyle uyanık kalmıştı ve üzerinden uzun süre geçmesine rağmen hala uyutmuyordu bu öpücükler onu. Kış Balosu ne kadar soğuk bir gece de yapılmış, Hogwarts artık kışa girmiş olsa da Harry Potter hala Draco Malfoy'un sıcaklığını hissediyordu. Draco Malfoy'a olan hisleri sadece bir öpücükle mi ortaya çıkmıştı? Ah, kesinlikle hayır. Draco'nun Harry'den uzak durmak için mantıklı iki sebebi vardı. Birincisi, gözlüklü çocuk ona gerçekten bir şeyler hissediyor muydu emin değildi. Kendisi duygularından oldukça emindi fakat Harry'nin ona aynı duygularla yaklaşıp yaklaşmadığını bilmiyordu. İkinci olarak hiç kimse cidden karanlığın yaklaştığının farkında değil miydi? Eğer Draco Malfoy Harry Potter'ın ölmesinde suçlu olmaktansa ölmeyi yeğlerdi. Kendisini tanıdığı, kendisinden kaçtığı, kendisiyle gurur duyduğu dört yıldı Hogwarts yılları onun için. Herkes onu Lucius Malfoy'un oğlu olarak tanıyordu. Babası ondan haz etmezdi. Oysa ki  Draco, babasının sadece bir cümlesi için neredeyse her şeyden vazgeçerdi. Kendinden bile. Fakat Harry Potter'dan asla. İlk onunla tanışmaya çalıştığı zamandan pişmandı. Ronald'a laf atmaması gerektiğini daha sonra anlamıştı. Normal bir şekilde onun arkadaş çevresinde olmak isterdi. Ama yapamazdı. Belki her şey değişirdi. Fakat sarışın olanın hiç umudu yoktu.

Tüm Hogwarts'ın görmek isteyeceği fakat kimsenin görmediği olayların yaşandığı o gece;

Herkes Büyük Salon'daydı. Harry Potter pekmezli turtasını çatalıyla küçük parçalara ayırıyor, didik ediyordu. Hermione Granger bunun pek hayra alamet bir şey olmadığını biliyordu. Gözlüklü olan günlerdir sarışın olanın peşindeydi ve yine de dikkatini çekmeyi başaramamıştı. Slytherin masasında ise durumlar benzerdi. Draco Malfoy itinayla gözlerini Harry Potter'dan kaçırıyor, yemeğine odaklanmış numarası yapıyordu. Bunu çok devam ettiremeyeceğini anladığında hızla masadan kalkmış ve Büyük Salon'dan çıkış yapmıştı. Hogwarts, keşfedilecek bir sırdı fakat Draco Malfoy bugün bunu yapmaya hazır değildi. Eğer adımlarının onu Harry Potter ile buluşturacağını bilseydi muhtemelen arkadaşlarının yanından hiç ayrılmazdı. Harry Potter, Draco Malfoy'un arkasından koşar adımlarla Büyük Salon'dan çıkmış ve onu takip etmeye başlamıştı. Gözlüklü olan, sarışın olanın peşinden neredeyse bir aydır koşuyordu. Eh, bu hiçti. Hızlı adımları onu Karagöl'e yönlendirmişti. Draco Malfoy tatlı bir eziyetti. Evet, bu doğruydu fakat eğer Draco Malfoy bunu duysaydı eli ayağı birbirine dolaşırdı. Sonunda onu bulduğuna göre artık konuşmaya başlayabilirdi.
'Uzun zamandır benden kaçmanın sebebi nedir öğrenebilir miyim Malfoy?' Sarışın olan bu tanıdık sesle irkilirken sırtını verdiği ağaçtan tutunarak ayağa kalkmış, gri gözlerini Harry Potter'a çevirmişti. Alaycı yüz ifadesini çoktan yüzüne geçirmişti.
'Sen kimsin ki senden kaçayım? Bazen cidden acınası oluyorsun Aziz Potter.' Alaycılıkla söylediği bu sözlerin hicbir değeri yoktu gözünde. Tek istediği Harry Potter'ın ondan uzaklaşmasıydı. Fakat Draco Malfoy ne kadar inatçı ise karşısındaki genç onun iki kadarı inatçıydı. Kolay kolay vazgeçmeye niyeti yoktu.
'Ben kim miyim? Kış Balosu gecesinde öpüşürke-' Ben de Draco Malfoy'un öperek susturduğunu yazmak isterdim fakat gelecek bölümlerde olmasını umarak bu bölümde sadece eliyle susturduğunu yazıyorum.* şu cümleyi yazana kadar beynim bir taraflarımdan aktı * Draco Malfoy'un bembeyaz yüzü kıpkırmızı kesilmiş, yanakları ısınmıştı. Harry Potter ağzındaki eli kenara ittirirken gülümsemeye devam ediyordu. 'Malfoy...' Sarışın gence sırnaşmaya devam etmişti.
'Anlatmadığın şeyler olduğunun farkındayım ama bu sana yaklaşmamı engellemez, ne olursa olsun senin yanında olacağım bana güvenir misin?' Her şey saniyelik gerçekleşti. Draco Malfoy ve Harry Potter arasındaki güven o gece de bir öpücükle mühürlendi. Pansy Parkinson ise Hogwarts'ın dışına çıkmış onları gülümseyerek izliyordu.

selam ya, uzun zaman oldu... diğer ficime bölüm yazmam gerekirken gelip buna yazmak tam benlik bir şey zaten, neyse tatil diye yan gelip yatıyorum ama ödevlerim var ve notları çıkarmam gerek. Hani kimya neymiş diyorum yatmaya devam ediyorum. Neyse görüşmek üzere *-*



chef-d'oeuvre• drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin