savaş izlerini sarmalarız, yok olurken

229 15 27
                                    


hala eklemeler yaptığım chef-d'ouevre playlistini hesabıma koydum, final bölümüne hoşgeldiniz.

"sen ve ben. ya bu dünyaya hükmedeceğiz ya da bu dünyanın sildiği adı bilinmeyenler olarak kalacağız."

"bu yolda yürürken iki kez düşün, öldürdüklerinin sesini asla kısamayacaksın."

"fakat sevgilim, seninle savaşmak bile tüm zaferlerden daha tatlıydı benim için."

Ölümün soğuk pençeleri sizi sarmalarken hissedersiniz huzuru. Daha önceki anılarınızla sarılırken sıcaklık son kez içinizden akıp gider. Bambaşka bir evrende gözünüzü açmaya inanmak bir ihtiyaçtır çoğu zaman. Çünkü yarım kalan her şeyi ardınızda bırakmak zordur.

Savaş.

Karanlıktan size uzanan el, düşüncelerinizi yönlendiren kişiler. Adım attığınız yere her zaman olandan daha da dikkat etmelisiniz.

Yok olmanın kıyısında, yaşamın keskin kıyılarında olabilirdiniz. Bazen sizden beklenen şeyler imkansız olabilirdi.

Harry, kendisinden istenilen görevin intihar olduğunu biliyordu.

Kendisi yapmıştı bu planı. Elleriyle tasarlamıştı intihar planını. Ölümle oynadığı bu oyunda ipin ucundaydı.

Voldemort'a, ondan her şeyini çalan kişiye, giderken aklı bomboştu. Düşünecek bir şey bile yoktu. Düşünürse, arkasında bıraktıklarını fark ederse gidemezdi. Harry herkesten çok gitmeliydi.

İsimsizdir değeriniz. Fakat sizin yapacağınız her şey isminize dayalıdır. Sizden önce bellidir gideceğiniz, adımlayacağınız yolunuz.

Birkaç gece üstüne konuşulan planlar, zar zor Regulus'u bu plana ikna etmesi, Diadem arayışına çıkması, Hogwarts'ı basmaları, Severus Snape'in gitmesi, Draco'yu son kez her ayrıntısıyla incelemesi.

Hayatı Draco'yu ezberlemekle geçmişti. Ona ilk bakışı, onu son kez görüşü.

Bakmak ile görmek arasındaki farkı onun bembeyaz, pürüzsüz vücudunun kıvrımlarından öğrenmişti.

O kadar karmaşıktı ki her şey, hafızası bile olan olayların sırasını şaşırıyordu sanki.

İlerlediği her adımda nasıl geri dönmek isteyebilirdi? Tek yapmak istediği sevdiği insanlara geri dönmekti.

Sevgi zayıflıktır, sen onu güçlenmek için kullanmadığın sürece diye sürekli onu uyaran draco yanındaymış gibi hissetti bir anlığına. Belki de, ruhunun bir anlığına rahatlamış hissetmesi bu ruh eşi denen şeyle alakalıydı.

Ne olursa olsun, Harry Draco'ya dönerdi. Her olasılıkta. Dönmek zorundaydı, başka nasıl benliğini bulurdu?

Adımlarının altında ezilen her yaprakla, ezberlediği ormanla, onu çağıran ölümle daha da yakınlaşıyordu Voldemort'a.

Fakat en sonunda gördü onu. Kibirin arkasına saklanan kuşkuyla sarılmış vücudunu. En ufak canlının bile saklanmak isteyeceği sesini. Tiz kahkahasını. Bu olmak istemediği her şeydi. Belki de olmaktan korktuğu her şeydi.

Onu fark edince Voldemort çok fazla beklemedi.

Düşmanına nasıl yaklaşırsa öyle yaklaştı. Sanki zihninde boğuk boğuk annesinin sesini duyuyordu. Mırıldanmalar en sonunda sessizliğe dönüştü. Sanki son kez dünyayı hissetti.

Kum saatinin içinde kum taneleri sonsuzluğa dönerken ara bul beni. Yine de seninle kaybolmak, bu dünyada sensiz yaşamaktan iyidir. Bu cümleleri Draco ona geceleri defalarca fısıldarken şu an onsuzdu. Onu tehlikeye atmak ölümden beterdi çünkü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 11, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

chef-d'oeuvre• drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin