Jungkook'un ağzından:
Kim sarayına Bay Kim'in isteği üzerine gitmiştim. Proje'yi daha detaylı incelemek için dosyanın bir kopyasını istedi. Onu götürmüşken Jimin'i de görmeyi planlıyordum. Nereye baktıysam görememiştim onu. En son oradaki bir görevliye sorduğumda sarayın büyük salonunda olduğunu söyledi. Büyük salonu bulduğumda kapıdan içeri tam girecektim ki Jimin'in küçük bir kız çocuğu ile olan sohbetine şahit oldum. Kız ağlıyordu. Zannederim ki Jimin de onu teselli ediyordu. Birkaç dakika sonra kız ona gülerek sarıldığında ben de istemsizce gülümsemiştim. Çok güzellerdi. Sonra Jimin beni fark etti.
-B-Bay Jeon?
Küçük kız ile birlikte bana bakarlarken boğazımı temizleyip yanlarına doğru yaklaştım.
-Görüşmeyeli nasılsın Jimin?
-İ-iyiyim de siz neden buradasınız?
-Birkaç dosya getirdim liderinize. Yeni proje hakkında.
-Kabul ettiler mi?
-Hayır sadece daha detaylı incelemek istediler.
-Hımm peki anladım.
Yanımızda bizi izleyen miniğe dönüp dizlerimin üzerine çökerek boylarımızı eşitledim.
-Merhaba güzellik, adın ne bakalım senin?
Jimin'e baktı ve
-Sence adımı söylemeli miyim?
-Söyleyebilirsin küçük hanım, dedi Jimin.
-Pekala, benim adım Kim Sun. Sizin adınız ne?
-Memnun oldum güzellik. Benim adım da Jeon Jungkook.
-Hımm güzel isimmiş. Anladığım kadarıyla saygı değer birisisiniz ki Jimin size Bay Jeon diyor. Ben de size öyle hitap etmeliyim o zaman Bay Jeon.
-Ah hayır güzellik istediğini diyebilirsin, Jimin ve ekibi ile iş yaptığımız için resmi konuşuyoruz.
-Peki o zaman. Sana Jungkook diyeceğim.
-Tamam.
Jimin konuştuğunda ikimizde ona döndük
-Hadi bakalım küçük hanım seni odana götürelim. Hem Bay Jeon'un da işleri vardır.
Küçük kız mızmızlanarak
-Ya hayır Jimin. İşin var mı Jungkook?
-Aslında bugün boş günüm güzellik. İşim yok yani.
Yalan söylemiştim. Tonlarca işim olduğu halde yok demiştim. Ama bu fırsatı kaçıramazdım. Bu küçük hanım benim çok işime gelmişti.
-Bak Jimin yokmuş niye kovuyorsun adamı?
-Ben kovmadım küçük hanım sadece işleri vardır dedim.
-Yokmuş bak. Jungkook senden bir şey isteyebilir miyim?
-Tabiki de güzellik söyle bakalım
-Benim annem ve babam beni lunaparka götürürlerdi. Ama onlar öldüğünden beri ben lunaparka gitmedim. Beni götürür müsün?
-Tabi-
-Maalesef küçük hanım götüremez Bay Kim buna izin vermez.
-Ya niyeymiş. Ben izin alırım ondan. Tatlılığıma dayanamaz izin verir.
Minik kızın sözleri üzerine gülmüştüm. O da bana eşlik etti.
-Peki madem siz gidin ben gelmiyorum.
-Aa Jimin mızıkçılık yapmasana sen de gel.
-Olmaz küçük hanım benim işlerim var.
-Ne işiymiş onlar?
-Ee şey, heh laboratuvarda işlerim var. O yüzden ben yokum siz gidin.
-Olmaz. Yalan söyledin yanakların kızardı.
Cidden de yanakları kızarmıştı. Çok tatlıydı. Hala daha çocuk gibi.
-E o zaman hazırlanın gidelim, dedim.
-Ben gelmiyorum, dedi Jimin.
-Geleceksin Jimin. Bay Jeon'u işleri vardır diye kovdun o yüzden ona özür borcun var. Borcunu ödemek için gelmek zorundasın.
-Ama-
-Aması yok Jimin Bey, küçük hanımı duydunuz yürüyün bakalım.
-Peki, tamam geliyorum.
Küçük kız yuppi diyerek Jimin'in boynuna sarıldı.
Üçümüz birlikte benim arabama doğru yürüyorduk. Küçük kız için arka koltuğu açmıştım ki
-Ben öne bineceğim.
-Peki küçük hanım sen bin ben arkaya binerim.
-Olmaz Jimin. Sen de benimle öne bineceksin.
-Olmaz küçük hanım çok tehlikeli.
Onlar kendi halinde bir süre daha kavga ettikten sonra yola çıkmıştık. Tabi ki de küçük hanımın dediği olmuştu. Jimin'in kucağında yanımda oturuyorlardı.
Sonra bana dönerek
-Jungkook siz Jimin ile ne projesi yapıyorsunuz. Bize de okulda proje veriyorlar biliyor musun. Bir keresinde Jimin bana yardım etmişti ve biz kocaman bir ev yapmıştık. İçinde de kedi vardı, köpek vardı. Havuzu vardı. Kocaman çok büyük bir evdi. Sizin de projeniz öyle bir şey mi?
-Hayır güzellik, bizimkisi öyle değil.
Jimin'e dönerek
-Bizim projemiz erkeklerin hamile kalması.
Küçük kız şen bir kahkaha attı ve ikimizde ona dönerek
-Komik olan ne? Dedik. O da gülerek
-Bir an için Jimin'i hamile olarak düşündüm de çok komik olurdu.
Jimin öksürük krizine girerken bir an için ben de hayal ettim. O saf güzelliğine güzellik katmış hali ile. Biraz belirginleşmiş karnı, hamile olduğundan kilo almış hali, Tombul tombul yanakları... Tanrım çok güzel bir görüntü olurdu.
Jimin bilmem kaçıncı öksürük krizine girerken küçük kıza dönüp
-Evet komik olurdu dedim.
Jimin söze girerek
-Allah Allah neden ben hamile oluyormuşum. Ayrıca komik olmam tatlı olurdum bence.
Hepimiz birlikte gülerken küçük hanımın sözleri üzerine Jimin yine öksürük krizine girdi.
-Jungkook, eğer projeyi yaparsanız ilk Jimin üzerinde deneyelim tamam mı?
Jimin kıpkırmızı olurken biz gülüyorduk.
-Olur küçük hanım.
Jimin bitmek bilmeyen öksürük krizlerine son verip
-Olmaz küçük hanım, neden ben ya ben denek miyim?
Onlar kendi aralarında tartışırken lunaparka gelmiştik.
-Evet küçük hanım, ilk neye binmek istersiniz.
-Çarpışan arabalaraaaaaa!!
-Pekala öyleyse hadi gel bilet alalım. Biletleri aldık ve küçük hanım ile ben bir arabaya Jimin ise tek başına binmişti.
Biz Jimin'e çarpmaya çalışıyorduk o bizden kaçıyordu. Bir 5 dakika bu kovalamaca bittikten sonra başka bir oyuncağa binmek için yürüyorduk ki küçük kız tırtıla binelim dedi.
Tırtıl küçük olduğu için sadece küçük hanımı bindirdik. Biz ise onu izliyorduk.
Sonra Jimin' e dönerek
-Eğleniyor musun?
Bana gülen gözleri ile döndü ve evet dedi. Şuan lunapark manzarasından çok onu izlemek çok güzel bir histi. Daldığımı anlamış olacak ki
-Bir sorun mu var Bay Jeon, dedi.
Kendime gelerek
-Ah yok dalmışım.
Küçük hanım tırtıldan da indikten sonra tutturdu oyun evine gitmek istiyorum diye.
Jimin ise onu onaylamıyordu.
-Olmaz küçük hanım. Sen oyun evine gidince biz napacağız?
-Ya Jimin. Burada çoğu oyuncak büyükler için siz onlara binersiniz ben de oynarım burada.
Onlar kavga ederken ben küçük hanım için 1 saatlik oyun evine bilet aldım. Bu fırsatı kaçıramazdım değil mi?
Jimin ve küçük hanımın yanına geldiğimde kıza bileti uzattım.
-Al bakalım güzellik. Git oyna.
-Ya teşekkür ederim Jungkookçuğum.
-Ama B-
-Önemli değil Jimin, gitsin oynasın. Hem kafası dağılır.
-Pekala.Biz ne yapacağız peki?
-Gondola binmeye ne dersin?
-Eee şey binmesek. Yani yüksekten korkuyorum biraz.
-Ya gel hiçbir şey olmaz korkma ben varım yanında. Ortaya otururuz hem gel.
-Ee peki tamam.
İkimiz için bilet aldım ve en ortaya oturduk.
Gondol ilk başta yavaş hareket ediyordu fakat zamanla hızlandı. Jimin'e baktığımda korktuğunu gördüm.
-İstersen elimi tutabilirsin Jimin.
Hiç itiraz etmeden tutmuştu. Tanrım tam bir bebek gibiydi. Onu biraz kendime çekip kolumun altına aldım. Kollarını belime sarmıştı. Yıllarca tek bir hareket etmeden böyle kalabilirdim. Maalesef öyle bir şey olmadı. Gondol durdu ve Jimin aniden kendini çekti ve gondoldan indi. Ardından ben de indim.
-İyi misin?
-İyiyim. Teşekkür ederim Bay Jeon.
Elimi omzuna koyarak
-Önemi yok Jimin. Eğer kendini kötü hissediyorsan eve gidebiliriz.
Bir anda kendini toparladı ve yüzüne hafif bir tebessüm yerleştirdi.
-Gerçekten iyiyim. Ee başka neye biniyoruz.
Ona inanmadığımı belli eden bir bakış attığımda
-Ciddiyim iyiyim Bay Jeon. Korku trenine binmeye ne dersiniz?
-Korkma sonra.
-Yok ya, tamam yüksekten korkuyorum ama gidipte gerçek olmayan hayaletlerden mi korkacacağım.
-Peki o zaman ben biletleri alayım.
Biletleri aldım ve trene bindik. İkimizden başka kimse yoktu. Görevliler trenin 10 dakika yolculuk sürdüğünü, içerideki yaratıkların üstümüze bazı sıvılar atacabileceğini bu yüzden önlük giymemizi söylediler. Dediklerini yaptık. Tren yolculuğa başladı ve mağaranın içine girdik.
2 DAKİKA SONRA
-B-Bay Jeon, korkuyoruğğğğğm. AAAAAAA! ÖRÜMCEK! BAY JEON BİR ŞEY YAPIN YİYECEK BİZİ. AAAAA!
Az önce gerçek olmayan hayaletlerden mi korkacacağım diyen Jimin şuan kollarımın arasında kafasını boynuma gömmüş bir şekilde tir tir titriyordu.
-Jimin sakin ol ben varım bak yanında korkma gerçek değil.
-YA NASIL GERÇEK DEĞİL, AYAK SAYILARINA KADAR AYNIYDI O ÖRÜMCEK. GERÇEK İŞTE.
- Kaç ayağı var örümceğin?
-Eeee 10 muydu? AAAAAA! O NE! BİR ŞEY UÇUYOR YAAAA! GÜLMESENİZE! AAAA BAK YİNE UÇTU. HAYALETLER BİZİ ÖLDÜRECEK. EVE GİTMEK İSTİYORUM.
Deli gibi kahkaha atıyordum onun bu haline, çok tatlıydı.
-Sekiz
-Ne?
-Sekiz diyorum, örümceklerin sekiz tane ayağı var.
-KONUMUZ BU MU ŞİMDİ!
Ben gülmekten ölüyordum ki üstüme doğru kırmızı bir sıvı sıktılar. Daha ben olayın şokunu yaşamadan Jimin'in cümlesi ile gülme krizine girdim.
-B-Bay Jeon vuruldunuz. AAAAAA! BAY JEON İYİ MİSİNİZ? BAY JEON BİR ŞEY SÖYLEYİN.BENİ DUYUYOR MUSUNUZ?
Gülme krizime bir son verip Jimin'e oyun oynamaya karar verdim.
-Ji-Jimin ben hiç i-iyi değilim. Ne-nefes alamıyor-
Sözlerimi yarıda kesip bayılmış numarası yaptım.
-B-Bay Jeon. ÖLDÜNÜZ MÜ! TANRIM RESMEN JEON SÜRÜSÜNÜN LİDERİNİ ÖLDÜRDÜM. NE YAPACAĞIM YA!
KENDİMİ AŞAĞI ATSAM TRENDEN ÖLÜR MÜYÜM?
Kendimi daha fazla tutamadım ve şen bir kahkaha patlattım. Jimin bunun üzerine gözlerini fal taşı gibi açtı ve bana döndü
-YA KOMİK MİYDİ ŞİMDİ HE!İNTİHAR EDİYORDUM AZ KALSIN!YA GÜLMESENİZE YA!
-Demek Jeon sürüsünün liderini öldürdün he, ölümlerden ölüm beğen Park Jimin.
-Ya ben öy- k-ka-kan mı o?
-Şaka? Jimin iyi misin?
Cidden bayılmıştı. Kendini savunmaya geçecekti ki onun da üzerine kırmızı bir sıvı geldi. Bunun üzerine kan sanıp bayılmıştı.
Trenden inip Jimin'i arabaya taşıdım. Arabada kolonya yardımı ile biraz kendine gelince Kim Sun'un da saati dolduğunu fark ettim. Onu da alıp arabaya geldim ve artık Jimin tamamen kendine gelmişti. Kim Sun'a olayları anlatırken gülmekten ölüyorduk. Jimin hariç tabi. Her seferinde bir savunma buluyordu ama nafileydi. Biz gülme krizinden gülme krizine giriyorduk.En son Kim Sun dayanamadı ve Jimin'e sitem etti
-Yok artık Jimin örümceklerin kaç ayağı olduğunu da mı bilmiyorsun?
-Ya ben o anda nereden bileyim ya!
Ben onların bu haline gülerken yanımdaki manzaraya bakmaya doyamıyordum.
-Jungkook ben acıktım.
-Ben de güzellik o zaman ne yemek istersin?
-Pizzaaaa
-Peki o zaman istikamet pizzacı.
Jimin söze karıştı
-Bana da fikrimi sorduğunuz için teşekkür ederim sizi hain ikili.
Hepimiz bu cümle üzerine gülerken pizzacıya doğru yol aldık.
.
.
.
.
Eveeet Jikooklu bir bölüm oldu. Hatalarım olduysa affola. Sizleri seviyorum 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Minik Deneğim🌼
Fanfiction~Buldum, işte bu kadar. Hazır ol Jeon Jimin. Bebeğimizi doğuracaksın. . . .