11.Bölüm

3.5K 245 31
                                    

'' Benim deneğim olur musun Park Jimin.''
Ellerim titriyordu. Bir elimde gönderdiği patikler diğer elimde ise yazdığı not vardı. Gözlerim ikisi arasında gidip geliyorken yanağımdan bir damla yaş süzüldü. Neden ağlıyordum şimdi?
Birden kapım çaldı. Hızla kapıya döndüğümde gözleri yaşlı bir Tae'yi beklemezdim. O da beni öyle beklemiyordu anlaşılan.
-Jimin? Neden ağlıyorsun? O elindekiler de ne?
Patiği ve notu ona uzatarak
-Al kendin bak, dedim.
Notu okuduğunda gözleri faltaşı gibi açıldı.
-B-Bu resmen evlilik teklifi Jimin. Resmen adam sana gel benim ol demiş.
-Tae ben ne diyeceğim.
-İstiyor musun?
-Ben bilmiyorum. Aslında çok istiyorum ama eğer alfanın spermi omegaya uyum sağlamazsa ölebilirmiş.
-Anlıyorum. Ama denemeden bilemeyiz. Bay Jeon'un seni ne kadar çok sevdiğini anlıyorum, görüyorum. Eminim o senin için en iyi ve güvenilir şekilde ayarlayacaktır deneyi.
-Kabul ediyorum o zaman.
-Et. Liderin olarak seni onaylıyorum.
-Teşekkür ederim. Ve sen neden ağlıyordun şimdi söyle bakalım.
-Be-ben. Namjoon bana yalan söylemiş Jimin. Jin dün bütün gün laboratuvardaymış. Ve asıl sorun Namjoon her şeyi biliyor.
-NE?
-Her şeyi biliyor. Toplantıya gittiğimiz gün Jin'e bir şey diyeceğim sana demiş. Ve tam söyleyecekken biz gelmişiz. Ne diyordu dedim lise yıllarında demiş. Yani her şeyi biliyor.
-Ne yapacağız?
-Hiçbir fikrim yok.
-Ama seni üzen durum bu değil dimi?
-Hayır. Jin'i üzdüm. Bana Namjoonu sordu. Yanınızdaki uzun boylu adam neden gelmedi dedi ben de buna kızdım ve dedim ki randevuya çıktığın adamın adını bile hatırlamayacak kadar unutkan mısın dedim.
-Aferin Tae. Yontulmamış odunsun harbiden.
-Ama hiç değişmemiş biliyor musun? Hala daha çok meraklı. Ve çok güzel yemek yapıyor. Çilekli pasta yapmış biliyor musun? Bana ikram etti.
-En son ne zaman çilekli pasta yemiştin?
-O gitmeden bir gün önce.
-Aaaaa hadi ama Tae, mızmızlanma. Çilekli pasta yapacağım sen de yiyeceksin.
-Ya Jin alalım işte pastaneden. Niye kendini yoruyorsun güzelim.
-Ayyy güzelin miyim cidden.
-Evet güzelimsin. O zaman pastaneden alıyorum.
-HAYIR! BEN YAPARIM!
-Öfff peki.
Gözlerim dolmuştu yine. O gün çilekli pasta yapmıştı. Çokta güzeldi.
Bu konuşmayı Jimin'e anlattım.
-Böyle işte. O günden sonra ne onu gördüm ne de çilekli pastasını yedim.
-Ağlama Tae. Ben inanıyorum Jin her şeyi hatırlayacak. Ve mutlu olacaksınız. Ama Namjoon işini halletmemiz lazım. Şuan o daha da önemli.
-Ne yapacağız?
-Bak şimdi yarın Kim sürüsünde toplantı yap. Toplantı da sen, ben, Hoseok ve Namjoon ve birkaç omega kaldıktan sonra....
***
Hoseok'un ağzından:
Aklımda Yoongi vardı. Çok ayıp ettim ya. Yarın Jeon sarayına gideyim de özür dileyeyim. Tam pijamalarımı giydim yatacaktım ki balkondan bir tıkırtı geldi.
Aman kedidir dedim. Tekrar bir tıkırtı geldi. Bu sefer merak ettim. Perdeyi araladım bir şey görünmüyordu. Kapıyı açtım tam bir adım attım ki üzerime bir şey yığıldı. Üzerimde yatan bir beden ile balkon zemininin üzerinde yatıyordum. Zar zor üzerimdeki bedeni itip yüzünü seçebildiğimde tekrar şok geçirdim.
-Sizin ne işiniz var burada?
-Ho-Hoseok ben katil değilim. Gerçekten, yemin ederim. Kimsenin canını yakmadım, yakamam. Kıyamam ben kimseye.
-Ben özür dilerim sizden. Öyle demek istemedim gerçekten. Çok üzgünüm. Gelin soğukta kalmayın.
İçmişti. Sarhoştu. Koluna girdim ve onu odama taşıdım. Elini yüzünü yıkatıp kimseye görünmeden bir kahve yaptım ayılması için. Kahvesini içtikten sonra kendine gelmişti biraz.
-Ben gerçekten çok özür dilerim.
-Tamam önemli değil. Kusura bakma ben kendimde değildim buraya kadar geldim.
Sadece beni katil bilmeyin istiyorum. Gerçekten tekrar bu duyguyu yaşamak kötü hissettiriyor.
Tekrar mı dedi o?
-Tekrar mı? Daha önceden birisi daha mı size katil dedi?
-Şey hayır. Yok öyle bir şey.
-Ama öyle dediniz. Bakın bir sıkıntınız varsa benimle paylaşabilirsiniz. Gerçekten yardım edebilirim?
-Ben, ben kötü birisi değilim Hoseok. Çok küçüktüm. 5 yaşında. Babam eve sarhoş geldi. Annemle kavga ediyorlardı. Seslerine uyandım. Kapı arasından onlara bakıyordum. Sonra birden babam anneme vurmaya başladı. Koştum annemi onun elinden kurtarmak için. Ama ben onun yanına varamadan annemi itti. Annem kafasını sehpanın köşesine vurunca kanlar akmaya başladı. Deli gibi ağlıyordum anne kalk diye. Sen kandan korkarsın kalk diyordum ama o bir şer demiyordu. Gözleri dolu dolu bakıyordu. Sonra seni çok seviyorum oğlum dedi. Son sözüydü. Son nefesinde bile beni sevdiğini söyledi. Sonra babam bana döndü ve onu sen öldürdün dedi. Senin yüzünden, katilisin sen dedi. Katil dedi. Sonra çekti gitti. Ben deli gibi korkuyordum. Polisler geldi. Beni de Jeon sürüsünün yetim omegalarının yanına koydular. Jungkook'un babası benimle çok iyi ilgilendi. Jungkook'tan ayırmadı beni. Bazen Jungkook benimle oyun oynamak için gelirdi ona sert görünürdüm. Sert birisi olduğumu anlasın diye. Yumuşak olursam kırarlar beni diye düşünüyordum. Ama o inadına hyung çok komik oluyorsun kızınca der hep başımda dır dır ederdi. Bazen onunla oynardım. Öyle öyle büyüdük. Sen de öyle deyince eskileri hatırladım. Beni katil olarak bilme istedim.
- Ben çok özür dilerim. Gerçekten özür dilerim.
Ağlıyordum. İkimizde ağlıyorduk. Bir cesaretle kalktım ve sarıldım.
-Sen katil değilsin Yoongi. Sen çok iyi birisin.
O da bana sarıldı. İkimizde ağlayarak sarıldık birbirimize.
*****
Jimin'in ağzından:
Sabah uyandıktan sonra hazırlandım ve Bay Jeon'un parfümünü sıktım. Telefonumu da alıp aşağı indim. Arabaya bindim ve Jeon sarayına sürdüm. İçerideki betalardan birisine Bay Jeon'u sorduğumda Jeon ailesinin kahvaltı salonunda olduğunu söyledi ve yerini tarif etti.
Kapıyı çaldım.
-Gir.
Derin bir nefes aldım. İçeri girdim. Bana dönmedi bile.
-Ne var beta?Ne istiyorsun?
-Omega diyecektiniz galiba Bay Jeon.
Öksürmeye başladı.
-Jimin?
-Evet doğru bildiniz.
-Neden geldin sabah sabah?
-İstemiyorsanız gideyim.
-Hayır hayır ben öyle demek istemedim.
Gülümsedim.
-Evet.
-Ne?
-Kabul ediyorum evet. Sizin deneğiniz olmayı kabul ediyorum.
-Jimin sen ne diyorsun?
-Şaka mı yapıyorsunuz Bay Jeon. Siz dün gül göndermediniz mi? Hatta patikler vardı. Bir de not.
-Hayır Jimin neyden bahsettiğini bile bilmiyorum. Evet dün ben sana hediye gönderdim ama gül ve patik değil. Üzerinde ismin yazılı bir kalem vardı. Onu gönderdim. Notta ne yazıyordu?
- Benim deneğim olur musun Park Jimin.
-VE SEN DE BEN SANDIN ÖYLE Mİ? ARTIK KAÇ TANE ALFA İLE İLGİLİYSEN SANA DENEĞİ OLMA TEKLİFİ ETTİ.
-Bay je-
-NE BAY JEON NE BAY JEON. DAHA İSMİMLE BİLE HİTAP EDEMEDİĞİN BİRİSİNİN SANA EŞ OLMASINI İSTİYORSUN GERÇEKTEN ACINASISIN JİMİN!
Gözlerim dolmuştu. Ben öyle demek istemedim ki.
-DEFOL SARAYIMDAN. PROJEMDE DE ZORUNLU OLMADIKÇA GÖRÜŞMEYELİM.
.
.
.
  Merhaba arkadaşlar. Bana sövmeyin lütfen. Aklımda güzel bir kurgu var. Umarım aklımdaki kurguyu size yansıtabilirim. Sizleri seviyorum💙. Dikkat edin kendinize.

Minik Deneğim🌼Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin