Jimin'in ağzından:
-Kız kardeşim.
Ne kız kardeşim mi dedi o. Tanrım bir an sevgilisi sandım. Aman neyse ne sevgilisiyse de banane değilse de banane. Hep beraber bir banka oturduğumuzda Kim Sun pamuk şekeri istedi ve Emma da ben alırım dedi ve Kim Sun ile birlikte gittiler. Bay Jeon ile yalnız kalmıştık.
-Proje hakkında ne karar verdiniz?
-Bilmiyorum. İlgilenmiyorum da. Yarın yemeğe geldiler mi anlatır size bizimkiler.
-Gelmemekte ısrarcısın öyle mi?
-Evet öyle.
-Pekala.
Böyle hiç itirazsız kabul etmesi içimi acımıştı. Gitsem mi ki? Hayır ya numara yapıyordur. Gitmeyeceğim.
-Jimin
-Efendim Bay Jeon.
Derin bir nefes aldı ve
-Senin de o yemekte olmanı istiyorum.
-Neden?
-Bir kere sebebini sorgulamasan. Gelsen.
-Ben. Bilmiyorum Bay Jeon. Resmi ortamları sevmiyorum.
-Biliyorum ama sadece o akşam gel lütfen.
-Peki düşüneceğim.
-Tamam ama parfümü sıkmayı unutma.
-Pekala.
Kim Sunlar geldikten sonra biz saraya döndük. Akşama kadar Kim Sun ile vakit geçirdikten sonra onu odasına götürdüm ve kendim de odama çıktım. Duş alıp kendimi yatağa bıraktım ki odamın kapısı açıldı.
-Jimin uyudun mu?
-Hayır Tae gel. Bir şey mi oldu?
-Jimin, Namjoon bana geldi ve izin istedi.
-Ne için?
-Seokjin ile randevuya çıkacakmış. Ve ondan hoşlandığını söyledi. Açılacakmış galiba anladığım kadarıyla.
Dedikten sonra derince bir iç çekti. Onu sakinleştirmek için elimi omzuna koydum. Ona biraz güven vermeyi umut ediyordum.
-Ben ne yapacağımı bilmiyorum. Ona izin vermek istemiyordum ama sebebini sorarsa ne diyebilirdim ki. Ya o da Namjoon'dan etkilenirse. Benim onu kendime çekmem lazım.
-Aklında bir şey var mı?
-Yok. O yüzden bana yardım etmen gerekiyor.
-Tabiki de. Düşüneceğim şimdi.
Ne yapabilirdikte Seokjin'i etkileyebilirdik.
-Tabi ya
-Ne tabisi. Buldun mu bir şeyler?
-Feromonlar. Feromonlar yoluyla onu kendine çekeceksin. İkinizde alfasınız. Hiçbirimiz sizin feromonlarınızı algılamadığı bir anda yapacaksın. Aslında Namjoon'un yarın akşam yemeğe gitmesini önlemeliyiz. Bunu sen halledersin.
-Peki tamam. Çok sağ ol Jimin. İyi ki varsın.
-Biliyorum canım kendim.
İkimizde güldüğümüzde
-Eee benim sayemde Bay Jeon enişte ile de baş başa kalırsınız.
-Ayy Tae iki dakika ciddi olsan üçüncü dakika anında cıvıyorsun.
-Yalan mı ya.
-Yalan
Biz bütün gece Tae ile atıştıktan sonra uykumuz gelince o odasına gitti ben de uyudum. Sabah kalkıp birkaç işimi hallettim. Akşama yakındı odama geldiğimde. Acaba Tae Namjoon'u ayarladı mı? Gidip sorayım bari. Odasının önüne geldiğimde içerideki sesleri duydum.
-Bak şimdi Jungkook'a sarılmış ve korktuğunu söylemiş.
Gülüşmeler geliyordu içeriden. Biraz daha yaklaştım ve dinlemeye başladım.
-Eee sonra.
-Sonra kocaman bir örümcek çıkıyor ve Jimin korkuyor. Jungkook örümceklerin kaç bacağı var diyor Jimin ne dese beğenirsin?
-Ne dedi 6 mı?
-Hayır 10
-AHAHAHAHSHSHHAHAA
Resmen içeride dedikodum dönüyordu. Hem de Kim Sun ve Tae ikilisi arasında. Demek o kuş Kim Sun'du. Seni hain bücür.
İçeriye girmeye karar verdim. Hızlıca kapıyı açtığımda ikiside korktu.
-Napıyorsunuz gençler.
İkisi de aynı anda
-Hiiiiçç dediler.
-Hımm peki.
Dedim ve Kim Sun'u gıdıklamaya başladım.
-Demek sendin o kuş he. Seni hain bücür
-Yaaaa! Jimin Ahahahahjs dur xjdjjdjdjdd gıdıklama.
Elimden kurtulur kurtulmaz odadan kaçtı.
Konuyu kapatıp Tae'ye döndüm.
-Naptın Namjoon'u.
-Hallettim. Onun yerine Hoseok gelecek. Bozuldu biraz Namjoon ama itiraz etmedi iyi ki.
-Oh iyi tamam.
-Sen de güzel giyin. Enişte bey bekliyor nasıl olsa.
-Tae!
-Tamam tamam hadi git hazırlan.
-Tamam görüşürüz.
Odama gittim. Duş aldım ve hazırlanmaya başladım. Lacivert bir takım giydim. Ona uyumlu siyah bir kravat taktıktan sonra saatimi taktım. Tam en sevdiğim parfümler sıkacakken aklıma Bay Jeon'un hazırladığı parfüm geldi. Onu da sıkıp telefonumu aldım. Aşağı indiğimde Hoseok hyunga selam verip Tae'yi bekledik. Siyah takımları ile gözler kamaştıran Tae ve Hoseok ikilisini şöyle boydan boya bir süzdüm.
-Aferin beğendim sizi hadi gidelim.
-Allah razı olsun Jimin Bey.
Hepimiz gülüşüp arabaya bindik. Yarım saat sonra Jeon sarayına geldiğimizde arabadan inip giriş kapısına geldik. Bizi görevliler karşıladı. İçeri giriyorduk ki telefonumu arabada unuttuğumu anladım. Tae'ye söyleyip telefonumu aldım. Onlar içeri geçmişti bile. Görevliler bana da selam verip içeri aldığında merdivenlerden inen Bay Jeon'u gördüm. O da beni görmüştü.
-Jimin, geldin.
-Evet Bay Jeon.
-Gel içeri geçelim.
Beraber içeri geçtik. Yemek masasına oturduk. Kararımızı açıklamaya geliyorduk ki bir fenalaştım. İzin isteyip lavaboya geldiğimde ellerimi tezgaha dayadım. Ne olmuştu birden bana.
-Jimin?
Bir anda ses duyunca irkildim.
-Bay Jeon?
-İyi misin?
-Ben birden başım döndü sadece. İyiyim. Sağ olun.
-Teşekkür ederim.
-Anlamadım. Ne için teşekkür ediyorsunuz?
-Geldiğin için. Gelmezsin sandım.
-Neden gelmemi çok istediniz Bay Jeon?
Bana birkaç adım yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattı. Santimler kalmıştı tenlerimizin değmesine. Boynuma doğru eğildi ve kokumu içine çekti.
-Immmm, omega.
Ne? Nasıl anladı? Ama ben feremonları mı belli etmedim ki.
-Siz? Nasıl anladınız?
-Neyi?
-Kurdumu?
Tekrar eğildi ve yine kokumu içine çekti.
-Sana hazırladığım parfüm sayesinde. Feremonlarını belli etmesende kokun kurdunu etkinleştirdi.
-Neden bö-
-Şşşş.
Tekrar boynumdan derince kokumu çektikten sonra
-Biliyor musun Jimin? Alfaların omegalara zafı olduğunu...
Umarım güzel bir bölüm olmuştur. Hatam olduysa affola.
💙💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Minik Deneğim🌼
Fanfiction~Buldum, işte bu kadar. Hazır ol Jeon Jimin. Bebeğimizi doğuracaksın. . . .