(2 gün sonra)
Jimin'in ağzından:
Bugün hastaneden çıkıyordum çok şükür. Tae çıkış işlemlerini yapmak için hastanenin veznesine indi. Bay Jeon yoktu ortalıkta. Gitmişti galiba. Neyse işi vardır büyük ihtimalle. Tae işlemleri yapıp çıktık. Saraya geldiğimde Tae odama kadar iletti.
-Teşekkür ederim Tae. Biraz dinleneceğim her şey için sağ ol.
-Önemli değil Jimin. Bir isteğin olursa betalara söylersin ya da beni ararsın tamam mı? Biz de Bay Jeon'un laboratuvarına gidiyoruz. Çalışmamız lazım.
-Ama gece gitmeyecek miydik?
-Ee yok Bay Jeon acil bir şey olduğunu söyledi.
-Peki, selam söyle herkese.
-Söylerim hoşçakal.
-Güle güle.
Tae gittikten sonra odama geldim. Yatağımın üzerinde bir demet papatya duruyordu. Papatyayı aldım ve içindeki notu gördüm.
'' Kusura bakmayın hastalıklı beyefendi. Çıkışınıza gelemedim işlerim vardı. Ama en kısa zamanda geleceğim. İyi dinlemeler... ''
JEON JUNGKOOK
Not üzerine gülümsemiştim. Romantik adam. Çiçekleri betalardan birisine verip vazoya koymasını söyledim. Daha sonra duş alıp uyudum.
Akşama yakın uyandığımda baş ucumda beni izleyen Bay Jeon ile karşılaşmayı beklemiyordum.
-Bay Jeon sizin ne işiniz var burada?
- Valla dinlen demiştim ama asırlık uykuya dalacağın aklıma gelmezdi. Bir ihtimal uyanırsın diye 4 saattir şu sandalyede seni bekliyorum.
-Yaa neden uyandırmadınız?
-Kıyamadım.
Sözü karşısında utanmıştım. Umarım kızarmamışımdır.
-Hadi kalk domates hazırlan. Seni bir yere götüreceğim.
-Ben domates değilim.
-Hım belli evet yanakların öyle demiyor ama.
-Ya üff. Nereye gideceğiz?
-Sürpriz
-Ya ama ben çok merak ederim.
-Bu beni hiç alakadar etmez.
O giderken arkasından homurdandım.
-Gıcık işte nolacak.
-Ayy biliyorum canım kendim,dedi bana dönerek.
5 dakikaya hazırlanıp aşağı indiğimde arabanın önünde beni bekliyordu. Yanına geldiğimde ön kapıyı açıp
-Buyurun Jimin Bey aracınız hazır.
Kıkırdayıp arabaya bindim. O da yanımda yerini aldı ve yola çıktık.
Yaklaşık 35 40 dakika sonra dağ evi gibi bir yere geldik.
-Burası neresi?
-Girince görürsün.
Arabadan indikten sonra eve doğru yürüyorduk.
-Sen gir hemen geliyorum.
-Pekala.
Kapıyı açıp içeri girdiğimde muazzam bir vanilya kokusu sarmıştı etrafı. Çevremiz mumlarla donatılmış, etrafta serbest bırakılmış balonlar,yerlere serpilmiş gül yaprakları,karşıda bir şömine ve önünde de iki tane minder duruyordu. Kafamı sağa çevirdiğimde dört dörtlük harikulade bir masa hazırdı.
Kafamı sola çevirdiğimde ise çift kişilik kocaman bir yatak vardı.
Bu kadar hoş bir ambiyans beni çok duygulandırmıştı. Gözlerim dolarken kapı sesi ile arkamı döndüm. Elinde güzeller güzeli bir demet gül ile bana doğru geliyordu. Gülleri bana uzattı. Gülleri aldım ve kokladım.
-Imm çok güzeller.
Bana bir adım yaklaşarak elini yanağıma koydu.
-Sen gibi değil asla.
Onun sözü üzerine gülümsedim. Elini yanağımdan çekti ve önümde diz çöktü. Kalbim deli gibi atıyordu. Bir kutu çıkardı ve bana doğru uzatarak kapağını açtı. İçinde çok zarif ve asil görünümlü iki yüzük vardı. Dikkatimi çeken nokta yüzüklerin altındaki patikti. Bana o gece gönderdiği patikti bu.
Gözlerimdeki yaşlar firar ederken o boğazını temizledi ve sözlerine başladı.
-Sana o gün yaşattıklarım için tekrar çok özür dilerim Jimin. Seni görememek benim için bir ölümdü. Ama öyle davranarakta seni bir daha göremeyebilirdim. O yüzden Jimin sana söz veriyorum seni her ne pahasına olursa olsun yanımdan ayıramayacağıma, her daim seninle olacağıma. Ve şimdi senden bir şey istiyorum. Benim omegam olur musun? Bundan sonra Jeon Jimin olur musun?
Sözleri çok etkileyiciydi. Gözlerimdeki yaş durmak bilmezken kafamı salladım.
-Olurum, evet. Kabul ediyorum. Senin omegan olurum alfa.
Tekrar aynı hizaya geldiğimizde elindeki kutudan yüzükleri çıkardı ve elimi tutarak bir tanesini benim parmağıma geçirdi. Diğer yüzüğü ben aldım ve onun parmağına taktım. Daha sonra kutunun içindeki patiği çıkarıp kutuyu kenara bıraktı. Patiği ellerime vererek
-Sana ikinci bir sürprizim daha var.
-Ne?
-Hazır mısın?
Başım ile onu onayladığımda ellerimizin arkasındaki patiği göstererek
-Projeyi bitirdik ve olumlu sonuç verdi.
-Yani artık-
-Evet artık hamile olabilirsin. Artık çocuğumuz olabilir.
Gözlerim tekrar dolarken Jungkook'un ellerini daha da sıkı tuttum. Bana doğru iyice yaklaştı ve ellerini yanaklarıma koydu.
-Ağlama ama Jimin.
-Ben-ben çok teşekkür ederim alfa. Çok mutlu oldum.
- Ben de çok mutlu oldum güzelim. Hem de çok...
Eğildi ve dudaklarımızı birleştirdi. Birkaç dakika sonra ayrılarak kapının arkasındaki varlığından bile haberdar olmadığım plak çalara bir plak yerleştirdi. Ve melodi kulaklarımıza dolarken bana doğru adımladı ve
-Bu dansı bana lütfeder misiniz beyefendi?diyerek elini bana uzattı. Elimi elinin üzerine koydum ve
-Seve seve ederim efendim, dedim.
Diğer elini de belime yerleştirdiğinde ben de elimi onun omzuna koydum. Ağır ağır adımlar ile hareket etmeye başladık.
Ben bal arısı gibiydim senden önce
Bak pervanelere döndüm seni görünce
Yana yana kül olsam her an, yine de senden ayrılamam
Yoluna adadım ömrümü ben sensiz olamam
Yana yana kül olsam her an, yine de senden ayrılamam
Bin yıl yaşasam yine sana doyamamSana gönlümü verdim ey nazlı güzel
Seni almazsam gözlerim açık gider
Bana ellerini ver hayat seni sevince güzel
Yoluna adadım ömrümü ben gel kaçma güzel
Bana ellerini ver hayat seni sevince güzel
Sana gönlümü verdim nazlı güzel
Sana gönlümü verdim ey nazlı güzel
Seni almazsam gözlerim açık gider
Bana ellerini ver hayat seni sevince güzel
Yoluna adadım ömrümü ben gel kaçma güzel
Bana ellerini ver hayat seni sevince güzel
Sana gönlümü verdim nazlı güzelBana ellerini ver hayat seni sevince güzel
Yoluna adadım ömrümü ben gel kaçma güzel
Bana ellerini ver hayat seni sevince güzel
Sana gönlümü verdim nazlı güzelMüzik bitince kafamı yasladığım omzundan kaldırdım. Gözlerinin içine bakarak
-Seni seviyorum alfa, dedim.
-Ben de seni seviyorum, omegam.
Parmaklarımın üzerinde yükselerek dudaklarına bir öpücük kondurdum.
.
.
.
Selam arkadaşlar, bölüm çok hoşuma gitti umarım sizinde hoşunuza gitmiştir. Hatam olmuşsa hepinizden özür diliyorum.
Sağlıcakla kalın😘💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Minik Deneğim🌼
Fanfiction~Buldum, işte bu kadar. Hazır ol Jeon Jimin. Bebeğimizi doğuracaksın. . . .