⛅
Fazıl Say Serenad Bağcan- İnsan İnsan3. BÖLÜM: Suçsuz Suçlu
Acıdan, kederden kaçmazdım ben.
Bizzat koynuna atlamıştım, acının. Ne denli canımın yanacağını bile bile kendimi ateşlere atmıştım. Bunu bile isteye gerçekleştirirken bir kereye mahsus canımın yanacağını sanmıştım ama hayat bugün beni yeniden şaşkına çevirmişti. Yine yeniden, yaralarımı sızlatmak ister gibiydi. Sanki sızlayacak bir yanım varmış gibi...
Gelmişti işte. Benim burada oluşum onun gözünden kaçar mıydı hiç? Onu son kez göreceğimin şerefine aldığım yaralar boşuna mıydı yani şimdi? Akan kanımın damarıma ne zararı vardı?
Suretini asla unutamazdım. O zalim suretini... Beni mahveden gözlerini silip atamazdım aklımdan. Gördüğüm saniyede tanımıştım onu.
Beyaz arabasının içinde, kesinlikle sarhoş bir şekilde varlığımın bulunduğu sokağı katlediyordu. Donan bedenim hızlıca çözüldüğünde nefeslerim kesilmişti. Bu hareketimin bana ne denli acı vereceğini umursamayarak kendimi savururcasına, kem gözlerden saklanmak için bahçe kapısının duvarına fırlatmıştım. Yaslandığım duvarın soğukluğu tenime işlerken kalbimin uğultusu kulaklarıma vuruyordu. Onu ve arabasını nerede görsem tanırdım. Beni görmüş olacağının korkusu içimi, organlarımı parçalıyordu. Ayça'yı da son anda kendime doğru çekerek saklamayı başarmıştım. Bu ani hareketim kaburgalarıma birer acı olarak dönse de iş işten geçmişti.
Kavuştuğumu sandığım huzurun üzerine kara bir çarşaf çekilmişti. Gürleyen motorun sesi içimde hezeyanlar oluşturuyordu. Kalbim yeni kaburga kırıklarına mahal vermek istercesine dövüyordu göğsümü. İçine hapsolduğum saniyeler beni adeta yutuyordu.
Derin soluklarımın ardında omzumu duvara yaslayarak dizlerimin üzerine çöktüm. Bu yaşadıklarım beni yoruyordu. Buna izin vermemeliydim. Titreyen ellerim gözlerimin hizasına düştüğünde başımı öne doğru eğerek sakinleşmeye çalıştım. Gözlerime kendi ellerimle kara çarşaflarımı çekmiştim. Nefeslerim kulağımda uğulduyordu ve işte kıyametim yaklaşıyordu. Attığı her adımın sesiyle bedenim soğuk duvar köşesinde daha da küçülüyordu. Gözlerimi sımsıkı yummuştum. Geçen her saniyede boynuma dolanıp nefesimi kesen yağlı urgan gittikçe sıkılaşıyordu sanki. Ellerim titriyor, canım korkuyla cebelleşiyordu.
"İnsan insan dedikleri
İnsan nedir şimdi bildim"Dudaklarımın kıpırdanışı, onunla her yakınlaştığımızdaki tavrımdı. Onun bana zarar vereceği her anki çırpınışımdı. Dilimden dökülen şey hiçbir zaman beni koruyamamıştı ama ben hep arkasına saklanmıştım. Şarkı söylersem geçer, acı çekmem sanmıştım.
"Can, can deyü söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim."Kulağım bütün seslere ulaşamaz olduğunda adım seslerinin durduğunu hissettim. Beni gördüğü gerçeği beynimin içine balyoz misali iniyordu. Ruhum onun bana olan yakınlığını hissedercesine çekiliyordu. Dizlerimi karnıma çekmiş, duvarın dibine çökmüş bir vaziyetteydim. Dizlerimi kavrayan yumruklarıma doğru alçaltmıştım yüzümü. Gözlerim kapalı, dudaklarımdan çıkan nefeslerin kulaklarımda uğuldayışını dinliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mezarlık Gülü |DİLHUN
Teen FictionMezarlık Gülü... Acının, boynuna dolandığı kadın. Gece bakışlı kadın... Bağrındaki acılarını görebilen, dahası susuşlarından bile anlayabilen bir adama rast geldi. Bu, uzun süreli bir rast gelişti ama o kanlı günde; kadın acının çıkmazındayken adamı...