XI- Saklanmalıyız

27 2 3
                                    

Gizli Aşk- Feride Hilal Akin & Hakan Tunçbilek

Gizli Aşk- Feride Hilal Akin & Hakan Tunçbilek⛅

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

11.BÖLÜM: Saklanmalıyız

Hızlı adımlarla indiğim merdivenler beni bahçeye ulaştırdı. Binayı terk edercesine attığım adımlarla burnumu havaya kaldırarak temiz havadan derince soludum.

Parmaklarım uyuşmuştu. Moda Tasarımı bölümünü okumak bir hayli zordu. Kâğıt üstünde çizim yaparken sürekli sallanacak güçlü bir bileğe ihtiyaç oluyordu.

Bahçeden geçip kantine doğru ilerlerken Yağız’ı görmüştüm. Bir köşede, yanında en yakın arkadaşıyla tekinsiz bakışlarını üzerime salıyordu. Yine, her yerde beni buluyordu.

Onun bu bakışlarından rahatsız olsam da aldırmadan kantine girdim. Elimde bir bardak sıcak saleple kantinden yavaş adımlarla geri çıktım. Bahçede, gözlerime ilişen, oturabileceğim boş bir bank bulduğumda oraya doğru gidecektim ki kolumdan tutulmamla sarsılarak durduruldum.

Beni her kim tutmuşsa sert bir şekilde çekiştirmişti kolumu. Akabinde avucumda savrulan bardaktan taşan kaynar sıvı parmaklarımın üzerine dökülmüştü.

Yanan parmaklarımla derin ve acılı bir nefesi içime çekerken bana bu kadar kaba davranan kişinin yüzünü görmek için omzumun üzerinden döndüm. Yağız çıkardığı sonucu gördüğünde dudaklarını büzerken cebinden çıkardığı paketten bir peçete alıp bana uzattı. Elimdeki karton bardağı, elimi temizlemem için aldığında peçeteyi yanan parmaklarımın üzerine bastırdım. Ben ellerimde soğuyan sıvıyı temizlerken Yağız “Pardon.”dedi. “Elinde bardak olduğunu görmedim.”

Peçetenin üzerinden sancıyan parmaklarımı kavrarken “Biraz daha nazik davran insanlara.”dedim. Ben canımın acısıyla uğraşırken onun başımda saçmalaması beni sinirlendiriyordu. “Nazik olursan seni üzerler.”diyordu. Falan filan, falan filan...

“Sana kötülük beslemeyen birine düşmanlık beslemek manasız.”

İğneleyici sözlerim onda yerini bulmuştu. Dişlerini birbirine bastırırken elinde tuttuğu bardağımı avucuma bıraktı sertçe. Bu sert hareketi yüzünden tekrar yanacağımı sanmıştım. Kaşlarım çatılırken can havliyle geriye doğru çekildim. Neyse ki salep dalgalanmış ama bardaktan ikinci kez taşmadan durulmuştu.

Bir anda dibimde bitmiş ve benimle bir anda tartışmaya koyulmuştu. Bu ne hızdı ve bu ne saçmalıktı böyle?

Gözlerinde yanan hırs ateşini görüyordum. Sarp’a kinliydi ve kardeşine olanlardan dolayı sanki intikam istiyordu. Kimin haklı kimin haksız olduğunu umursamadan…

O an o duygunun onu nasıl tükettiğini gördüm ve içten içe onun için üzüldüm.

“Bak.”dedi.  “Seni uyaracağım şimdi. Kulaklarını aç.” Elimdeki bardağı duvarın üzerine bırakırken cebimden çıkardığım ıslak mendil paketinden bir tane mendil çıkardım. Ellerimdeki yapışkan sıvının emarelerini silerken bıkkın bir nefes aldım. Ne diyeceğini az çok tahmin edebiliyordum. Sarp hakkında bir şeyler söyleyecek ve beni şüpheye itmeye çalışacaktı. Bunu, o gün Sarp’a saldırdığı günden beri birkaç kezdir tekrarlıyordu. Ama bana böylesine iyi ve nazik davranan bir adam için şüpheye düşmemin imkânı yoktu.

Mezarlık Gülü |DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin