Merhaba millet.
Bu hikâyenin sonuna yaklaştığımızı düşünürken birden bölümleri eksik yüklediğimi fark ettim. Hem de az önce. 27 adet bölümü taslak olarak kaydetmişim ama henüz buraya eklemediğim birçok bölüm varmış.
Yani hikâyemiz daha sürecek.
Umarım bu süre zarfında istediğim yere ulaşırım. Desteklerinizi eksik etmeyin lütfen.
Keyifli okumalar.26. BÖLÜM: Unutamam Ruhum Bulsa Da Ölümü
Unutamadım.
Onca çırpınışıma rağmen onu ne kalbimden ne kazınıp kaldığı aklımdan silip atamamıştım. Şimdi yine onunlaydım. Kalbime büyük bir azap veriyordu. Çünkü olurunun olmadığı bir insanın kalbiyle sürekli yan yana geliyordu. Dahası onu çok sevdiği için iki kat acı çekiyordu. Bir de her şey o kadar güzel giderken birden böyle bir hale düşmemiz yok muydu, İnsana ölümlerden ölüm beğendiriyordu.
Kalbim onun yanında kasılıp duruyordu, kendine bir zararın geleceğini bildiğinden. Çünkü biz bunu daha öncede yaşamıştık.
Birazdan, yalnızca sitem edecek ve daha çok yaralarımı deşecekti, ardından arkasını dönüp gidecekti.
Kollarım göğsümdeydi. Küskün bir çocuk gibi gelecek acılara karşı kalbimi saklıyordum sanki. Bu, kendi kendimizi sarmamızın sebebi buydu. Şimdi anlıyordum, onun sürekli kendi kendini sarışlarını.
İçgüdüsel olarak kendini kapatıyor ve kalbini, gelecek herhangi bir zarardan sakınmaya çalışıyordu. Tıpkı şu an benim olduğum gibi...
Bir nevi tehlike anında kollarınızı kaldırıp başınızı korumanız gibi bir şeydi. Bizde, işte böyle; duygusal tehlikeler içinse kollarımızı kaldırıp kalbimizi koruyorduk.
Ona ait olanı ondan koruyordum.
Söyleyeceği sözlerden, edeceği bir sitem dolu bakışlarının kalbime vereceği zevalden delicesine ürperiyordum. Canımın yanmasından, daha çok ağlamaktan korkuyordum. Kendime verdiğim unutacağım sözünü tutamamaktan korkuyordum, en çokta...
Sükûnetimin dar kefenini yırtarak sessiz sokağı seyrederken dudaklarımı araladım.
"Nereye götürüyorsun beni?" Bir zamanlar, onunla her yere gitmek isteyen sen değil miydin? Ne bu yersiz suallerin?
Dudaklarımdan dökülen heyecanlı ama çokça tedirgin bir serzeniş vardı. Onun beni uzun zaman sonra bir yerlere götürüyor olması, heyecanlanmama sebep oluyordu ve ona verdiğim acıdan dolayı tedirginlik yaşıyordum.
Mutlu olduğumu hissediyordum, bir yandan da. Çünkü işten ayrıldığımdan beri, aradan geçen uzun zaman boyunca onu göremeyişlerim beni kahretmişti. Bir zamanlar, itinayla demir gibi ördüğümüz bağlarımızı kopardığım o günden az bir zaman sonra da mezun olmuştuk. Bağlarımız onunla hepten kopmuştu. Katiyen yüzünü göremez olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mezarlık Gülü |DİLHUN
Fiksi RemajaMezarlık Gülü... Acının, boynuna dolandığı kadın. Gece bakışlı kadın... Bağrındaki acılarını görebilen, dahası susuşlarından bile anlayabilen bir adama rast geldi. Bu, uzun süreli bir rast gelişti ama o kanlı günde; kadın acının çıkmazındayken adamı...