XV- Sil Gözlerindeki Yalnızlığı

19 3 1
                                    

🌥

Merhaba, millet

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhaba, millet.
Herkesin gözlerindeki yalnızlık kaybolsun, herkes ruhuna bir eş bulsun. Kimsenin yalnız olmaması dileğiyle... Bu bölüm, gözlerindeki yalnızlığı silmek istediğiniz insanlara gelsin.🥀
Keyifli okumalar.

15.BÖLÜM: Sil Gözlerindeki Yalnızlığı

Pencereden dışarıyı seyreden, güzel yürekli bir adamı seyrediyordum...

Oturduğum koltukta bacaklarımı koltuğun başından sarkıtmış ve dirseklerimi dizlerime yaslayarak ellerimi çeneme dayamıştım. Onu bir sanat eseri gibi seyrediyordum dakikalardır. Ondan mücevher diye bahsederken öylesine konuşmuyordum. O gerçek bir mücevherdi. Hiçbir şeyle değeri biçilemezdi. Eşsiz ve yalnızca beni seven bir yürekti.

Kucağımda kıvrılmış Pamuk'u kollarıma alıp ayağa kalkarak onun yanına gittim. Bakışları uzaktaydı. Onunla birlikte pencereden dışarı baktığım yağmur yağdığını fark ettim. Başımı kaldırıp sessizliğe bürünmüş güzel gözlüme baktım. Dalıp gitmişti. Kim bilir mavi gözleri hangi hayal deryasında, ne arıyordu?

Yüz hatları bir hayli gergindi. Bedeni sanki acı çekiyormuşçasına küçülmüştü. Bir eliyle omzunu sıvazlıyordu. Bu adamın kendi kendini sarmakla ve sevmekle bir alıp veremediği vardı. Kendime hakaret sayıyordum bu tavrını ama ona da hak veriyordum. O acısına karşı böyle savunuyordu kendini. Savaşarak karşı çıkarak değil de kabullenerek ve içine kapanarak. En büyük hamlesini de kendi kendini sararak gerçekleştiriyordu.

Fısıltılı bir sesle, nazikçe daldığı diyarlardan çekip aldım onu. "Fazla bakma, bir tanem. Yağmur, hüzünlendirir."

Ellini kotunun cebinden çıkarttı. Aldığı derin bir nefesle bana doğru dönerken adımlarımı önünde bitirmiştim. Kendini saran eli bana doğru uzandı. Beni koklarının arasına aldı yavaşça. Çenesini başımın üzerine bastırdığında göğsü aldığı nefesle şişmişti.

"Ben her yağmur yağdığında hüzünlenirim zaten."

Ardımda kalan yüzünü görmek için kollarının arasında döndüm. Gözlerinin nasıl bir hüzne boğulduğunu görmek istiyordum. Mimiklerini okuyup ne düşündüğünü anlamak istiyordum. "Neden?"diye soludum. Bakışları kısa bir süreliğine gözlerime değdi. Daha sonra arkamdaki pencereye devrildi gözleri. Aldığı sancılı nefeslerce göğsü titriyordu.

"Ben annemi ve kız kardeşimi yağmurlu bir günde kaybettim."

Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki. Ensemde hissettiğim soğuk esinti nefesimi kesmişti. Kalbim sancırken sessizce yüzüne bakmaya devam ettim. Bu az uz değil çetrefilli bir acıydı. Öldürücü bir sancıydı.

Sessizce arkamı döndüm tekrar. Dalgın dalgın Pamuk'un tüyleriyle oynuyordum. Ne söylesem kar ederdi? Acısının karşısında konuşmaya dilim döner miydi?

Mezarlık Gülü |DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin