II- Özgürlük İçin Akan Bedel

137 7 4
                                    


Zeynep Bakşi Karatağ- Ah Yalan Dünya

⛅Zeynep Bakşi Karatağ- Ah Yalan Dünya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2. BÖLÜM: Özgürlük İçin Akan Bedel

Karanlıklar içinden aydınlıklara çıkıyordum.

Hem mecazen hem de manen...

İşte, orada yüzüme vuran bir ışık vardı. Bir de yolumun ucundan yolumu aydınlatan bir güneş doğuyordu. İçime huzur, bedenime sancı vuruyordu.

Gözlerimi araladım. Tavandaki ampulün yaydığı keskin ışık gözlerimi sızlattığında başımı çevirdim, gözlerimi kapatarak.

En son... Yine biri adımı seslenmiş ve yeniden karanlıklara hapsolmuştum. Bu sefer ki korkudan mıydı? Hayır, bu seferki kahrımdandı. Bu seferki yaralanışımdandı... Hem ruhumdan hem tenimden...

Gözlerimi açtığımda Derin'i görmüştüm. Ama ona tam bakamadan elimi yüzüme kapatmak zorunda kalmıştım. Bir süre bekledim öylece. Onun ağlayışlarının sesiyle öylece gözlerimi kırpıştırıyordum. Nihayetinde gözlerim ona ulaştığında yanağında gördüğüm yaşlarla içim cız etmişti.

Gözünden akan yaşla ellerini omuzlarıma sararak başını göğsüme bıraktı. Ona olan ihtiyacım katre katre yüreğimde çoğalırken kollarımı sırtına sararak acılarımın elverdiği ölçüde, sımsıkı sarıldım. Başını kaldırarak çeneme bastırdığında titreyen sesi bütün acılarımı def ederek içimde yepyeni bir yangın başlatmıştı.

"Bu hâlin ne?" Hiçbir cevap vermeksizin tavana bakmayı sürdürdüm. "Her yerin yara bere içinde."diye sitem etti. "Bana hâlimi göster."dedim yalnızca. Başını sallayarak bu isteğimi reddetti. "Görme. Annem kaportanı toparladı. En alttaki kaburgan kırık, karnındaki dikişler patlamış." Aynı anda aklımıza gelen yarayla yüzünü buruşturdu. "O yarada neyin nesi?" Bütün bu konuşmasına kayıtsız kalamayarak "Kaportamda neler olmuş?"diye sorduğumda başını göğsümden kaldırdı. Yüzümde nasıl bir hasar olduğunu bilmiyordum. Bedenimde kaç tane morluk vardı, onu da bilmiyordum.

Elini yüzüme kaldırarak kaşımı işaret etti. "Kaşında bir yara kapatıcı bant var." Dudağımı işaret etti. "Dudağın patlak." Gözümü işaret edeceği esnada onu omuzlarından tutarak yavaşça üzerimden kaldırdım. Yattığım yatağın yanındaki komodinin üzerinde duran aynayı yüzüme tuttuğumda içim ürpermişti. Her yerimde mor lekeler vardı ve Derin'in söylediği her şey tastamamdı. Derin aynayı elimden alarak komodinin üzerine bıraktı. "Gördüğün manzara çok mu hoşuna gitti, uzun uzun bakıyorsun?"dediğinde sızlayan dudaklarımı büktüm. "Adam sanatsal çalışmış." Yorgundum. Darmadağındım fakat ben acımı sahte bir umursamazlığın arkasına saklıyordum, sırf üzülmesin diye. Yanaklarındaki ıslaklığı kurularken gülümsedi. "İflah olmazsın."

Kapıda beliren gölgeyle bakışlarımızı oraya çevirdik. Derin'in annesi üzerime doğru yürüyordu. Çalışma masasının önündeki sandalyeyi yanımıza çekerek oturdu. Bu hâlimden hoşnutsuz olduğunu göstermek istercesine bacak bacak üstüne atıp kollarını göğsünde bağladı. Gözleri yüzümü arşınlıyordu. Tedirgin bakışlarım bakışlarına yakalandığında derin bir nefes alarak "Kim yaptı?"dedi. Ardından ekledi. "Sorumun cevabını biliyorum sanki."

Mezarlık Gülü |DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin