22.BÖLÜM: Mahkûm
İnsan, insanı ölüm yokmuş gibi kırardı.
Yıkar ve dağıtırdı.
İnsana azap olarak gönderilmiş en çetrefilli, şey yine insandı. Birbirimizi dağıtırdık ama umurumuzda olmazdı. Sonra kırdığımız insan, ansızın ölünce bin pişman olurduk. Dilenmemiş aflar, dillendirilmemiş sevgiler... Yersiz kalan bütün kelamlar, mezar taşına savrulurdu en nihayetinde.
İdamdan sonra gelen aftı, bu.
Lakin idamdan sonra gelen affın affı olmazdı.
Bir gecenin vaktinde, ruhumun eceli olan bir ağrıyla uğraşıyordum.
"Senden binlerce kez özür dilerim."
"Seni anlamadım, dinlemedim. Yok yere kalbini incittim."
"Beni affedebilecek misin abla?"
Gözyaşlarım içinde uyumaya çalıştığım vakitlerde bu mesajlar düşmüştü telefonuma. Ardı arkasınca sıralanmıştı.
Küçük kız kardeşim, Eda Ela'm pişman olmuştu.
Geç ve güç olmuştu fakat olmuştu. Ona karşı içimde derin bir kırgınlık vardı. Bu kırgınlık, içimdeki acıyla harmanlanıyordu. Ama ben her şeye rağmen onu kırmaktan çekiniyordum. Haletiruhiyem her ne kadar düşkün durumlarda olsa da ziyadesiyle pozitif cevaplar vermiştim ona. Özrünü kabul etmiştim, metanetli davranarak.
Yine de kırgındım ona. İçimden sitem etmek geçiyor olsa da tek bir kelam olumsuz bir şey yazmamıştım. Olabildiğince kısa cevaplar vererek konuşmamızı kısa tutmuştum.
Derin konuşmalar, derin yaraları gün yüzüne çıkarırdı. Bunun olması ikimize de zarardı.
Emrah'tan bir cevapsız arama vardı. Henüz yeni fark ediyordum. Sabah ilk işim onu aramak olmalıydı.
Telefonumu sessize almış ve gözyaşlarımı dindirme çabalarına nail olmuştum. Yatağımın içinde, uyumak için debelenirken gözlerim tavanda düşünüyordum. Emrah, Çınar ve Eda'yı düşlüyordum. Kardeşlerime üzülüyordum.
Eda Ela, beni bencillikle suçlamıştı. Çınar, beni ihanetle yargılamıştı. Emrah... O, yalnızca yanımda olmuştu. Gerçek bir kardeş gibi benimle kalmıştı. Bir şeyi fark ettim, kardeşlerimi düşlerken: Eda Ela'nın, Emrah'tan haberi yoktu.
İçim sıkıntıyla doldu. Emrah'ı ondan sakladığımı düşünüp beni yeniden bencillikle suçlayabilirdi.
Bir yanlış anlaşılmaya daha kurban gitmek istemiyordum. Üstelik benimle irtibatını kesmiş olduğu için ağabeyimizden haberi olmayan kardeşim tarafından...
***
Sabah ilk işim Emrah ve Eda'yı aramak olmuştu. Eda'ya buluşmak istediğimi, Emrah'a ise yanıma gelmesini istemiştim. Beni kırmamış, arabasına atladığı gibi yanıma gelmişti. Benim için endişeleniyordu. Sarp'tan ayrıldığımı biliyordu. Eve geldiğinde hiçbir şey dememişti olanlara dair fakat yanımda olduğunu bildirir gibi bana uzunca sarılmıştı. O an yeniden şükretmiştim, böyle bir zamanda onun gibi birinin karşıma çıkması kadar büyük bir güzellik olduğu için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mezarlık Gülü |DİLHUN
Novela JuvenilMezarlık Gülü... Acının, boynuna dolandığı kadın. Gece bakışlı kadın... Bağrındaki acılarını görebilen, dahası susuşlarından bile anlayabilen bir adama rast geldi. Bu, uzun süreli bir rast gelişti ama o kanlı günde; kadın acının çıkmazındayken adamı...