Medya:Mustafa Yıldızdoğan~Gidenler geri dönmüyor....💫
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••🌺
•••••*Fransızcada özlemek yerine eksik bırakmak fiili var.
Mesela 'onu özlüyorum' değil de, 'o beni eksik bıraktı' diyorsun.
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••Efsa'dan:
•••••••••••••Kızıla boyanmış gökyüzünün altında, etrafı ağaçlıkla çevrili bir alandaydım. Yüzüme sarkan gün ışığıyla gözlerim kısılırken neden burada olduğumu anlamıyordum. Ben neredeydim? Yaman neredeydi? Neden yalnız böyle bir yerdeydim?
Üzerime baktığımdaysa bembeyaz bir elbise vardı, uzun kolları salaştı. Saçlarım açık, ayaklarımdaysa hiçbir şey yoktu. Çıplaktı ayaklarım.
Nerede olduğumu anlamak ister gibi yürümeye başladığımda, bir süre sonra karşıma küçük bir nehir çıkıyor ve arkası dönük bir adam eğilerek yüzünü yıkıyordu nehirde.
"Burası neresi?" diyerek sorduğumda duraksayan adam ağır ağır oturduğu topraklıkdan kalkmış, yine ağır ağır hareketlerle bana taraf dönmüştü.
Adamın dönmesiyle gördüğüm manzara karşısında gözlerim kocaman açılmış, ardındansa hızla dolmaya başlamıştı. Bu adam benim babamın gençlik haliydi çünkü. Hani beni her sabah okula götüren, saçlarımı tarayan, kahvaltımı hazırlayan, derslerimde yardımcı olan biricik babamdı.
"Baba..." diye sesli bir yakarışın ardından göz pınarlarımda toplanan su yanaklarım boyunca süzülmeye başlamıştı.
"Baba, neden buradasın? Neden beni bıraktın?" hıçkırarak bağırdığımda babama yaklaşmak istiyordum, fakat bir türlü hareket edemiyordum, çivilemişlerdi sanki bedenimi toprağa...kımıldayamıyordum bir türlü.
"Benim yüzünden gittin değil mi? Duyduklarını kaldıramadın. Kendim sebep oldum sana hasret kalmama değil mi?" dediğimde babam gülümsemişti, fakat gözleri dolu doluydu onunda.
"Efsa'm, yaralı kızım benim. Minicik kalbinde hunharca yarayı sesini bile çıkarmadan taşıyan meleğim" nasıl özlemişim baba sesini, nasıl özlemişim rüzgarın burnuma doldurduğu kendine has kokunu, nasıl özlemişim hep soğuk olmasına rağmen, benim içimi ısıtan ellerini... Nasıl özlemişim bir bilsen...
"Babam..." diyerek konuşmak istediğimde izin vermemişti.
"Senin yüzünden gitmedim güzel yüzlüm, kendim için gittim. Sebebi olduklarımın ağırlığının altında ezildiğim için gittim..." senin bir suçun yoktu ki babam, neden öyle düşünüyorsun?
"Yük oldum yıllardır kızım sana, okuyamadın bile benim yüzümden, çalıştın, bana baktın, evi geçindirdin, bir kere bile uf demedin, isyan etmedin, bir kere bile bana kaşlarını çatmadın. Her soruna rağmen güzel gülüşünü soldurmadın benim yanımda" sus baba, Allah aşkına sus, dağlama yüreğimi, parçalama kalbimi...
"Haklısın kaldıramadım duyduklarımı, ama senin yüzünden değil, onlara benim sebep olduğum için kaldıramadım. Duyduğumda hiçbir şey yapamadığım için kaldıramadım. Yapamazdım kızım, bakamazdım yüzüne." Dediğinde hıçkırıklarım ormanda yankılanıyordu.
"Senin hiçbir suçun yoktu baba, neden öyle düşünerek kendine zulüm ettin. Tüm suç bendeydi, sen neden öyle düşündün. Neden?" Diyerek yakardığımda babam gülümsemesini soldurmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Masal (Tamamlandı🍃)
General Fiction"Sana yardım edeceğim" sert ve erkeksi sesiyle konuşmuştu adam. Kelimeler ağzından hangi ara çıkmıştı hiç fark etmemişti. "Nasıl?" diye sordu kadın masmavi gözlerinden umut kırıntıları geçerken. Deli gibi merak ediyordu karşısında oturan daha bugün...