Medya: Aleyna
Medya 2: Perdenin ardındakiler~
Gökyüzü💙
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••🌺
•••••*Bir çiçekle bahar olmaz ama;
Her bahar bir çiçekle başlar...
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••Efsa'dan:
••••••••••••••Zaman... durmaksızın akan kavram... acılarıyla, sevinçleriyle, getirdiği bir sürü sorunları ve o sorunlardan kurtulmak için ürettiğimiz çözümleriyle... akıyordu zaman...
Aleyna'yla ilk karşılaşmamız sanki dünmüş gibi geliyordu bazen gözlerimin önüne, o bizim yaşadığımız sokaktan yukarda olan sokağa yeni taşınmış, biz yeni tanış olmuştuk sanki...
Fakat aradan geçen yıllarda o kadar çok olay oldu ki, ne Aleyna o ilk tanıdığım gibi kaldı, ne de ben... Savurdu hayat ikimizi de türlü türlü acılarla, olaylarla, çıkmazlarla... ama tüm bunlar olurken çok iyi şeyler de oluyordu elbette... Aleyna ile aramızda olan bağın her geçen gün biraz daha artması gibi... O da tekti, ben de. Derdimizi, sevincimizi anlatacak ne bir kardeşimiz vardı, ne de arkadaşımız. Biz olduk birbirimizin hem arkadaşı, hem kardeşi, hem de dert ortağı.
Şimdiyse benim can arkadaşım kendi yuvasını kurmak için ilk adımlarını atmaya başlamıştı. Bu durum en çok beni mutlu ediyordu tabii ki, çünkü Aleyna dünyanın engebesine gözünü açtığı ilk günden hasretti yuva sıcaklığına, aile ortamına.
Yurdun soğuk duvarları, karanlık yataklarında geçmişti çocukluğu... Anne sevgisine hasret, baba kollarının verdiği güvene aç büyümüştü... Çocuklarla, yurt çalışanları, hocalarla dolu olan yurd odalarında yapayalnız büyümüştü.
Şimdiyse kendi yuvasını kuracak, kendi çocuklarını sevgisiyle, sıcaklığıyla sarıp sarmalayacaktı... Nasıl sevinmeyeyim ki? Arkadaşım Allah'ın izniyle yıllardır hasret kaldığı ortama kavuşacaktı.
İyi hatırlıyorum, o illet kafede akşam çalıştığımız günlerde bana hep onunla yemek yememi, sonra eve gitmemizi isterdi... "Buz gibi, insan nefesinden yoksun evime girdiğimde inan hiç iştahım kalmıyor, hele tek başına sofrayı kurmak, bol sessizliğin içinde boğazında oluşan kocaman yumruyla yemek çok zor"... diye söylenirdi hep, bense her zaman şakaya salsam da içten içten o kadar çok üzülüyordum ki, bu üzüntüyü anlatacak doğru kelimeyi asla bulamadım yıllarca... Bazen onlara gider, bazense onu bize çağırırdım... Fakat bunlar yaralı kalbini iyileştirmeye yetmiyordu ki...
Düşüncelere dalarak oturup kaldığım yataktan kalktığımda artık yavaştan hareketlerimin ağırlaşmaya başladığını hissediyordum, çünkü kızım artık altıncı ayına geçmiş, kendi varlığını iyice belli etmeye başlamıştı. Bugün öğlen olsa da Yaman işe gitmemiş, onun yerine işleri çalışma odasından halletmeyi karar vermişti. Demir geldiğinden dolayı işlerin çoğu kısmıyla o ilgilendiği için Yaman çok acil olmadıkça gitmiyordu işe. Bu duruma da tabii ki en çok sevinen bendim, varlığını her an yanımda hissetmek bana çok iyi geliyordu.
Yataktan kalktıktan sonra gözlerim dolabın üzerine koyduğum kutuya takılmış, ve yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamamıştım... O orta boy koyu kahve renkli kutuda Aleyna ve benim anılarımızla ilgili eşyalar ve benim ikimiz için yaptığım, fakat ona vermediğim bileklikler vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Masal (Tamamlandı🍃)
General Fiction"Sana yardım edeceğim" sert ve erkeksi sesiyle konuşmuştu adam. Kelimeler ağzından hangi ara çıkmıştı hiç fark etmemişti. "Nasıl?" diye sordu kadın masmavi gözlerinden umut kırıntıları geçerken. Deli gibi merak ediyordu karşısında oturan daha bugün...