Medya: Perdenin Ardındakiler &Anıl Piyancı Band ~ Yağmurlar
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••🌺
•••••*Bir kış sabretmişsin de tam çiçek açacakken dolu vurmuş gibi oluyor bazen hayat...
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••Yaman'dan:
••••••••••••••••Gözlerimi kapatarak derince nefes aldığımda, birkaç damla gözyaşının yanaklarım boyunca süzülmesine de izin vermiş olmuştum.
Çok şükürler olsun, iyiydiler, gitmemişlerdi. Çok şükürler olsun ki, bir kez daha şu hastanenin en ücra kuytusunda yerle bir olmamıştım. Bir kez daha damarlarımda akan kana kadar ilmek ilmek işleyen o acıyı yaşamamıştım.
Atlatmışlardı çok şükür... Efsa, Masal ve ben... bir yolculuğa çıkmıştık, bizi ta İstanbul'dan doğduğum topraklara kadar getiren bir yolculuğa... Birlikte ne zorluklardan geçtiğimiz bir yolculuğa... birlikte ağlayıp, birlikte güldüğümüz yolculuğa...
Bugün o kadar çok korktum ki ben, yolculuğumuzda beni yalnız bırakırlar diye... Ama olmadı, bırakmadılar beni... İyi ki de bırakmadılar.
Gözlerim kapalı bir şekilde hem gülüyordum, hem ağlıyordum.
"Geçmiş olsun yengem, hepimize geçmiş olsun" diyerek bana sarılan yengeme aynı şekilde karşılık verirken bile açmamıştım gözlerimi, açamamıştım. Belki de yaşadığım duygu yoğunluğundan dolayıydı bu durum.
"Geçiyor yengem, geçecek" dediğimde gözlerimi de aralamış, bulanık bakış açımı düzeltmek adına birkaç kez kırpıştırmıştım göz kapaklarımı...
•••••
"İçeri girip bakmam sorun olmuyor değil mi?" diye endişe ve merak içinde beni yönlendiren hemşireye sorduğumda gülümseyerek başını iki yana sallamıştı.
"Hayır efendim, zaten bebeklerimiz küvezde. Ama kısa süre kalmanız sağlıkları açısından daha iyi olacaktır" diye cevap verdiğinde bu kez ben başımı onaylar biçimde sallamıştım.
Ardından ağır ağır adımlarla küvezine 'Eroğlu bebek ' yazılan miniğin yanına ilerlemiştim. Gördüğüm manzarayla içim huzurla dolarken, yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamıyordum. Çok küçük, ufak tefek olmasına rağmen içimi boyutsuz bir sevgi, eşsiz bir huzurla doldurmuştu.
Sırtüstü uzanan miniğin başı hafif sağa taraf dönmüştü, minicik elleri iki yanında ara sıra hareket ediyor, ayakları da ellerine eşlik ediyordu. Üzerinde sadece kendisi gibi ufacık bir bez vardı.
İçim ellerini tutma isteğiyle dolup taşarken, gözlerini çok az da olsa aralayan kız beni kendine bir kez daha hayran bırakmıştı. Mavi renk gözleri vardı çünkü, aynı Efsa gibi...
"Masal Mavi" diyerek gülümsediğimde ismini fısıldamıştım. Masal Efsa'nın düşündüğü isimdi, Mavi ise şimdi benim içimden geçmişti.
"Ne tatlısın sen böyle, minicik ve mavi, çok sevdim biliyor musun seni?" şu an onu Efsa'yla birlikte küvezde değil de beşikte sevmek istiyor olsam da, bugüne de çok şükür diyerek, onları bana bağışladığı için tekrar tekrar minnettar oluyordum.
"Sen de beni sevecek misin acaba? Maviliklerin bana sevgiyle bakacak mı acaba? Annen gibi çok güzelsin, küçük ve güzel..." diyerek duraksadığımda gözlerimi bir an bile minikten ayıramıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Masal (Tamamlandı🍃)
General Fiction"Sana yardım edeceğim" sert ve erkeksi sesiyle konuşmuştu adam. Kelimeler ağzından hangi ara çıkmıştı hiç fark etmemişti. "Nasıl?" diye sordu kadın masmavi gözlerinden umut kırıntıları geçerken. Deli gibi merak ediyordu karşısında oturan daha bugün...